Alien vs Predator: Requiem: Yaratıklar vs Liseliler
Alien vs Predator için söylediğim her şeyi geri alıyorum. Her ne kadar rezil bir film olsa da, kendi içinde tutarlı bir film olduğu için takdir ediyorum. Bize gereksiz drama sahneleri izletmediği için de ayrıca teşekkür ederim.
Alien vs Predator: Requiem içinse tek bir şey söyleyebiliyorum: Bu filmi teen/slasher ya da B Movie türlerini sevmiyorsanız, sakın ama sakın izlemeyin.
İzlediyseniz de gelin film hakkında biraz dertleşelim.
2007 yılında vizyona giren filmin oyuncu kadrosunda Reiko Aylesworth, Johnny Lewis, John Ortiz, Kristin Hager, Steven Pasquale, Sam Trammell ve Ariel Gade yer alıyor. Ayrıca önceki filmde Alien ve Predator’ü canlandıran Ian Whyte ve Tom Woodruff Jr. da kadroda. Film, önceki yapımların ilhamıyla taze kan Strause kardeşlerin yönetmenliğinde çekilmiş. Kuklalar ve maketlerin yerini CGI efektlerin aldığı, prodüksiyon anlayışının net şekilde değiştiği bir Alien-Predator filmi bu.
Hikâye, önceki filmin sonunda Predator’ün içinden çıkan Chestburster’ın gemiyi yok etmesiyle başlıyor. Hollywood’un dünya algısı yine şaşırtmıyor; gemi, tabii ki Amerika’da, Colorado’nun küçük bir taşra kasabasına düşüyor.
Ve sonra… Yaklaşık bir buçuk saat süren ama bir ömürmüş gibi gelen ergen dramaları ve libido savaşları başlıyor.
Cool kız, popüler çocuk yerine ezik oğlanı tercih ediyor; popüler çocuk, eziğe zorbalık yapıyor… Allah aşkına, hiç izlemediyseniz bile küçük bir tahminde bulunun: Sizce ezik çocuğun mesleği ne? Pizza dağıtıyor.
Film o kadar klişelere bel bağlamış ki, tek bir sürpriz barındırmıyor.
Alien vs Predator: Requiem: Yaratıklar vs Liseliler
Ama dürüst olayım; ben bu filmi zaten klişeleri bilerek izliyorum. Hatta bu durumu “Suspension of Disbelief” (İnandırıcılığı Askıya Alma) kavramıyla açıklamak da mümkün. Yani, ben yaratıkların kapışabileceği bir dünya istiyorum. Ama sen bana Alien vs Predator vaad edip, filmin büyük bölümünde lise dizisi izletiyorsan, olmaz işte.
Film sadece klişeleriyle değil, kurgu açısından da ciddi tutarsızlıklar içeriyor. Çekimler sırasında yapım ekibi de filmden bıkmış olacak ki, ışıklandırma dahil birçok detay eksik geçilmiş. Eleştirmenler de zaten bu konularda epey yüklenmiş.
Ama ne hikmetse, 2007’de nasıl bir aksiyon kıtlığı varsa, film 130 milyon doların üstünde hasılat yapıyor.
Gelelim filmin eğlenceli taraflarına.
İki türün melezi olan Predalien’ın tasarımı gerçekten başarılı. Korkutucu iki katilin birleşiminden doğan bu yeni yaratık, yanında klasik Xenomorph’ları da getiriyor. Onları temizlemek için gelen Wolf isimli Predator ise doya doya yaratık öldürüyor. Filmin adının hakkını veren belki de tek kısım bu.
Alien vs Predator: Requiem: Yaratıklar vs Liseliler
Yaratık dövüşleri ya da insanların katledildiği sahnelerde bazı ilginç denemeler var. Fakat filmin planlanan şiddet düzeyi çok daha fazlaymış. 18+ sınıfına takılmamak için birçok sahne çıkarılmış, hatta finali bile 5 kez değişmiş.
İnsan karakterlerinin artırılması da bu sansür politikalarının bir sonucu. Özellikle dövüş sahnelerinde insanların ortalıkta dolanması sinir bozucu. İki dev yaratık dövüşüyor, sen niye kaçmıyorsun güzel kardeşim? Yok, illa üstlerine yürüyecekler… Sonuç: pata küte ölüyorlar.
Tüm bu olaylar nereye bağlanacak diye beklerken… Kentin üstüne atom bombası atılıyor ve film bitiyor. Gerçekten inanılmazsınız.
1979’da klasik sinemanın sınırlarını zorlayan, popüler kültürü yeniden şekillendiren Alien… 80’lerde aksiyon sinemasına yeni kurallar koyan Predator… Bu iki film de, kendi dönemlerinin imza estetiğiyle şekillendi. Ama geldiğimiz noktada, Transformers serisinde, çizgi roman uyarlamalarında, kıyamet temalı filmlerde, Godzilla’da, hatta Fast & Furious’ta gördüğümüz şey yine aynı: Ucuz, sakil, tamamen para odaklı bir yapı.
Alien vs Predator: Requiem: Yaratıklar vs Liseliler
Halbuki Alien fimlerinde gördüğümüz güçlü kadın imgesiyle birleşen anlatı, karşısında da erkeklik anlatısının yer aldığı Predator gibi bir yapı varken iki karakteri bir araya getirip ucundan kıyısından bu toplara iki filmde de girmemek. İşin işçi, asker, zengin, fakir gibi eksenleri varken sınıfsallığa hiç dokundurmadan bu defteri kapatmak da ayrı bir çaba gerektiriyor gerçekten. Hiç eklemeye de bilirsin pek tabi böyle dertleri ama konu bir şekilde döner dolaşır tesadüfen anlam yerini bulur çoğu zaman. Seyirci çıkarmak istediği anlamı bir şekilde koparır. Tabii koca koca insanların havuz başı ergen fantezilerini izletmiyorsanız.
Neyse ki artık bu tarz şeyleri filmlerde görmüyoruz.
Değil mi?
Toparlarsak;
Alien vs Predator: Requiem, Alien ve Predator serisinin mezarına işeyen, “önceki film tuttu, hadi aynısını biraz daha ucuz yapalım” mantığıyla çekilmiş, Predalien ve yaratık dövüşleri dışında dişe dokunur bir şey sunamayan bayık bir film. Benim nazarımda sınıfta kalıyor.
Bir sonraki filmimizde, Adrien Brody’nin başrolde olduğu Predators’ta görüşmek üzere.
