Gibi 6. Sezon 2. Bölüm: Mikrodalga
6. sezonun ilk bölümünün ardından Exxen’de yayınlanan Mikrodalga isimli ikinci bölüm, izleyicilere yine güçlü bir hikâye sundu. Gibi dizisinin son bölümünde, belki de bugüne kadar yapılan bölümler arasında en sade ama en kuvvetli mesajlardan biri verildi: Bazı durumlar için en doğru çıkış yolu, “Allah’a havale etmek.” Bu bölüm, izleyicilere yalnızca bir komedi hikâyesi sunmakla kalmadı, aynı zamanda derin anlamlar barındıran bir mesaj verdi. Mizah, dizi boyunca gündelik hayatın absürtlüğüyle yoğurulurken inanç, sabır ve hak arayışı gibi kavramlar inceden inceye zihinlerimize işlendi. Gibi, absürt mizahı ve toplumsal eleştiriyi ustalıkla harmanlamasıyla biliniyor. Bu bölümde de aynı denge korunmuş. Bilhassa Ramazan ayına tekabül eden bu bölüm, ayrı bir derinlik ve anlam kazanıyor.
Bölüm, ilk bakışta klasik bir Gibi hikâyesi şeklinde başlıyor: Yılmaz, İlkkan ve Ersoy’un altı aydır iade etmedikleri emanet bir mikrodalga fırını kimin geri teslim edeceği krizi… Bu büyük sorun, taş-kâğıt-makas gibi çok da şaşırtıcı olmayan çocukça bir yöntemle çözülmeye çalışılıyor ve neticesinde mikrodalgayı iade etme görevi Yılmaz’a düşüyor. Ancak olayın doğurduğu asıl problemler, Yılmaz’ın mikrodalga fırını teslim ettiği sırada gerçekleşiyor.
-Dikkat, buradan sonrası spoiler içerir!-
Yılmaz’ın evin çocuğundan tokat yemesiyle bölümün ana konusuna giriş yapıyoruz. Bu tokat, fiziksel bir darbeden çok daha fazlası aslında. Çünkü burada yalnızca bir karaktere değil, “hakkı yenen”, “sabreden” ve “haksızlığa uğradığında bile susan” herkese dair büyük bir metafor var.
Tokadı atan çocuk bir yana, çocuğun bu cüreti nereden bulduğu, ailenin hayret verici tepkisizliği ve mahallelinin olayı dalgaya alması, Yılmaz’ı iyice köşeye sıkıştırarak sabrını ciddi anlamda zorluyor. Gibi’nin her zaman sevdiğim yönlerinden biri olan trajedi ile komediyi iç içe geçirme mahareti burada da devrede. Yılmaz, öyle bir noktaya geliyor ki alışılmışın aksine, karakterine tamamen ters biçimde içine dönüyor ve o unutulmaz sahnede tek başına dua ederken buluyoruz onu.
“Allah’a havale ediyorum.” cümlesi bu bölümde bir şaka unsuru gibi dursa da alt metni oldukça derin. Haksızlığa uğrayan ama sesini çıkaramayan insanların iç dünyalarında nasıl bir tevekkül geliştirdiklerini çok sade ama etkileyici bir şekilde anlatıyor. Bilhassa dua sahnesine İlkkan ve Ersoy’un “Aşksız Kaçık yayından kaldırılmış!” haberiyle dalmaları, Gibi mizahının en basit ve aynı zamanda en zekice örneklerinden biri. Yılmaz’ın şaşkınlıkla “Ne diyorsun sen ya?” tepkisi hem güldürüyor hem de karakterin içinde bulunduğu ruh hâlini apaçık ortaya koyuyor.
Bölümün ilerleyen kısımlarında ise Yılmaz’ın “ahı” adeta domino etkisi yaratıyor. Mahallede bir bir başlarına olmadık işler gelen insanlar, başlarına gelen olaylara artık dayanamayarak bunların sebebinin Yılmaz’dan aldıkları âhlar olduğunun bilincine varıyor ve bu kez sıraya girip Yılmaz’dan helallik istemeye başlıyor. Bu noktada olay fantastik bir hâl alıyor ama Gibi’nin büyüsü de burada başlıyor zaten. Gerçekle hayal, gündelikle olağanüstü arasındaki o belirsiz çizgide gezinirken bir anda kendimizi halı sahada, bir arabanın üstünden megafonla helallik dağıtan bir hoca eşliğinde buluyoruz. Tam anlamıyla “Yuh artık!” dedirtecek bir sahne ama içten içe hepimiz o helalliğin verilmesini istiyoruz.
Mahallelinin bir anda ölüm kalım meselesi gibi Yılmaz’ın gönlünü almaya çalışması, aslında toplumun nasıl sonuç odaklı yaşadığını da gösteriyor. Hatalardan ders çıkarılmıyor, yalnızca sonuçları düzeltilmeye çalışılıyor. Bu da bölümün bir başka ince eleştirisi olarak karşımıza çıkıyor.
Bölüm, finalde dizinin tekrar yayına girdiği haberiyle biterken; “âhın” gücü, maneviyatın tesellisi ve içe dönmenin vakarını adeta selamlıyor. Mizahın bu denli içsel ve incelikli bir meseleye değmesi, Gibi’yi yalnızca “komik” değil, aynı zamanda “anlamlı” bir iş hâline getiriyor. Bu bölüm bana kalırsa bir Ramazan bölümü olmanın ötesinde, günümüz insanının içsel çöküşüne karşı bir direnç, bir cevap niteliği taşıyor. Ve bu cevap, bağırarak değil, dua ederek geliyor.
Yılmaz’ın dediği gibi: “Allah’a havale ediyorum.”
Gibi 6. Sezon 2. Bölüm: Mikrodalga