Masters of the Air: Amerika’nın Bombacı Çocukları
Yaratıcı birliktelikleri 1998’de yapımcılığını üstlendikleri ‘Er Ryan’ı Kurtarmak’ adlı filme dayanan Steven Spielberg ve Tom Hanks’ın en son eseri olan Masters of the Air’ın ilk bölümü 26 Ocak 2024 tarihinde Apple + adlı online platformda yayın hayatına başladı.
1998’deki ilk projelerinin başarısından sonra sırası ile 2001 yılında 101.Hava İndirme Tümenine bağlı Easy bölüğünün askerlerinin anılarının anlatıldığı Band of Brothers, daha sonrasında ise 2010 yılında Amerikan Deniz Piyade Kolordusu’nun Pasifik cephesinde verdiği mücadeleyi anlatan The Pasific adlı dizilerin yapımcılığını üstlenmişlerdir.
Kadrosunda Austin Butler, Callum Turner, Barry Keoghan gibi birçok başarılı oyuncunun yer aldığı Masters of the Air’in kendisinden önceki benzer seriler gibi büyük bir başarı yakalaması bekleniyor.
Biraz da söz konusu dizinin içeriğinden bahsetmek gerekirse; 9 bölümlük mini dizi olarak planlanan bu yapım II. Dünya Savaşında Nazi Almanya’sına karşı savaşan Amerikan Hava Kuvvetlerinin bombalama birimlerinden biri olarak bilinen 100. Bomba grubunun faaliyetlerini anlatmaktadır. Başrolde iki subay olan John Egan (Callum Turner) ve Gale Cleven (Austin Butler) yer aldığı yapımda Amerikan tarihin en zorlu bombalama görevlerinden birisine tanık oluyoruz. Dizinin genel anlatıcılığını yine o dönemde seyir subayı olarak birçok görevde yer alan ve başarılı oyuncu Anthony Boyle tarafından canlandırılan Binbaşı Harry Crosby üstleniyor. İlk bölümde Birleşik Krallıkta’ki bir üsse görev yapmak için gönderilen ekiplerin arkalarında bıraktıkları hayatlarının detaylarını öğreniyoruz. Bir anlamda onlarla tanışıyor ve arkadaş oluyoruz. Bence bu bölümde karakterlerin samimiyeti ve gerçekçiliği sayesinde seyirci kısa sürede bu karakterlerle bağ kuruyor. İlk bölümleri sakin geçen dizinin seyri Amerika’nın aktif olarak savaşa dahil olması ile değişiyor. Dizinin her bölümünde gerilim ve tempo dengeli bir şekilde artırılıyor ve bu sayede izleyici hikâyeye bağlı kılıyor.
Oyuncu seçimlerine gelirsek; böyle tarihi bir yapımda beklenti seçilen oyuncuların oynadıkları kişilere benzemesi yönünde olur. Ancak bu yapımda bunun çok ciddiye alındığını düşünmüyorum. Karakterler ve oyuncular arasında elbette benzerlikler var ancak biyografik denebilecek bir yapım için bu benzerliklerin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Oyunculuklara gelirsek; birçok oyuncu rollerini hakkıyla canlandırmışlar diyebilirim özellikle Harry Crosby’i canlandıran Anthony Boyle bence dizinin başrolü olmamasına rağmen oyunculuğu ve karakterine getirdiği samimiyet ve kırılganlık sayesinde dizinin gerçek starı olmuş. Öte yandan, dizi star isimlerin dışında birçok yeni yıldıza da yer vermekte olup, örneğin ilk televizyon çıkışını bu dizi ile yapan Nate Mann, diziye sonradan dahil olsa da Rosenthal karakterini canlandırırken muhteşem bir oyunculuk sergiliyor ve en sevilen karakterlerden biri haline geliyor.
Bununla birlikte beni bu yapımda belki de en çok hayal kırıklığına uğratan şeylerden biri maalesef başrollerden birini canlandıran Austin Butler’ın yetersiz kalan oyunculuğu. Bana kalırsa Austin Butler bu yapımda canlandırdığı Gale Cleven karakterini tam olarak benimseyememiş ve sonuç olarak ortaya beklenilenin altında donuk sayılabilecek bir performans çıkmış. Beni hayal kırıklığına uğratan bir diğer konu ise dizinin özel efektlerinin böyle büyük bir prodüksiyon için beklenmedik derecede acemice yapılmış olması, özellikle havada yaşanılan bazı çatışmalarda düşman uçaklarının fazla yapay görüntüsü maalesef direk göze batıyor. Her ne kadar özel efektleri bu diziye yakışır biçimde olmasa da muhteşem oyunculuklar gerçekçi kostümler ve dekorlar ile yaratılan dünya sayesinde diziyi izlenir kılıyor. Özellikle dizinin ilerleyen bölümlerinde gördüğümüz esir kampları ve burada oluşturulan rahatsız edici sayılabilecek atmosfer seyirciye özel efektlerdeki yetersizliği unutturur nitelikte.
Savaşın acımazlıklarını hiçbir şekilde gözler önüne sermekten kaçınmayan bu yapım bizlere bir kez daha savaşın bütün taraflar için ne kadar yıkıcı olduğunu hatırlatıyor. Dizide yaşanılan bir diğer problem ise belki de dizinin doğası gereği çok fazla karakteri barındırması sebebi ile dizideki olayları ve karakterleri takip etmekte zorluk çekilebiliyor olması… Özellikle kostümlerin benzerlikleri sebebi ile ilk bölümlerde kişileri takip etmekte zorluklar yaşanabiliyor ancak her gün en az 20 ila 40 kişinin öldüğü ve yenileri ile değiştirildiği bir durumda belki de bu karmaşıklık seyirciye durumun vahametini yansıtmak için özellikle verilmek istenmiş olabilir.
Genel olarak bakıldığında birkaç eksiği ile de olsa Tom Hanks ve Steven Spielberg ikilisi yapımcılıklarını üstlendikleri savaş serilerine yine çok etkileyici ve başarılı bir yapımı eklemeyi başarmışlar. Belki de özellikle günümüzde yaşanan bu siyasi karmaşaların ve savaşların içerisinde savaşların kişi veya devlet ayırmaksızın olan kötülüğünü ve acımasızlığını hatırlamak için kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım Masters of the Air.
Masters of the Air: Amerika’nın Bombacı Çocukları