3. TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali Animasyon Seçkisi Değerlendirmesi
3. TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali başladığına göre filmleri bir güzel izleyip yorumlarımızı da sizinle paylaşalım dedik. Bu yazıda animasyon kategorisindeki filmleri inceleyeceğiz. Animasyon severler olarak bu yazıya toplandıysak hadi başlayalım.
Inevitable
Alper Cengiz tarafından hazırlanan bu kısa film siyah beyaz olarak karşımıza çıkıyor. Yaklaşık yirmi dakika süren filmde kısır bir döngüye sıkışmış ve hayatın anlamını arayan, kaybolmuş bir adamın kaçınılmaz sonu anlatılmış.
Anlattığı konu itibariyle animasyonun siyah beyaz olması ve olabildiğince sade çizimler tercih edilmesi karakterin bunalmışlığını ve yalnızlığını iyi bir şekilde seyirciye yansıtmış. Kullanılan müzik tarzı da sanatsal bir hava katmış aynı zamanda da boğucu bir his vermeyi başarmış. Konuşma olmaması ve sadece gerekli noktalarda animasyonun renklenmesi hikayenin vuruculuğunu arttırmış.
Little Man
Fransız yapımı olan bu beş dakikalık animasyonda ormanda yaşayan bir baba ve küçük oğlunun hayatından bir kesit izliyoruz. Oldukça renkli bir animasyon olmasını ben çok sevdim. Yaşadıkları mekanın, ormanın iyi tasvir edildiğini düşünüyorum.
Küçük adamın değişmesine sebep olan olayda kullanılan renk çalışmasının çok akıllıca olduğunu söyleyebilirim. Bu sayede karakterin hissettiği dehşeti ve kendi içinde yaşadığı sorgulamayı seyircinin de yaşamasını sağlamışlar.
Kurdun Kutusu
Fantastik bir hikayeyi anlatan bu stop-motion animasyon Uğur Savaş tarafından yazıp yönetilmiş. Yaklaşık yirmi dakika süren bu kısa filmde oldukça başarılı bir dünya yaratıldığını söyleyebilirim. Dekorlar, karakter tasarımları oldukça yaratıcıydı. Dekorlarda kullanılan renk paleti hikayenin karanlık yönünü destekler nitelikteydi.
Ayrıca filmde kullanılan müzikleri ve seslendirmeleri de çok beğendiğimi söylemeliyim. Sadece birkaç diyaloğun seslendirilip geri kalan her şeyi görüntüler üzerinden anlatmak çok akıllıca bir karar olmuş. Bu sayede kritik birkaç anda söylenmesi gerekenler söylenebilmiş.
Magus baba’nın Mavi Maymunu
Rümeysa Bora’nın yönettiği bu animasyonda bez oyuncaklar diken bir adamın hayatından bir kesit izliyoruz. Animasyonda renkler çok güzel kullanılsa da hareketlerin ve tasarımın biraz basit kaldığını hissettim. Hikayede ise oyuncakçı yaşlı bir amca olması ve yaptığı maymunun bir nevi güçlerinin olması bana Pinokyo’yu hatırlattı. Esinlenilmiş olması muhtemel ama bu bir sorun değil tabi ki. Ama senaryonun havada kaldığını düşündüğümü söylemeliyim. İzlerken tam olarak hikayenin içine giremedim. Bunun sebebinin de hikayenin alt metninin tam doldurulmamış olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Omid
Didar Ağlaç Güzelkara’nın yazıp yönettiği kısa film aslında gerçek bir hayat hikayesini anlatıyor bize. Batı ak turnası türünün yaşayan son ferdi; Omid yani Türkçesiyle Umut’un hikayesi. Omid; eşinin göç ederken bir avcı tarafından vurulması sonucu yalnız kalmış. Yaklaşık on beş yıldır tek başına yaşayıp göç ediyor. Film ise bu hikayeyi animasyonlaştırıp festival aracılığı ile insanlar iletmek için çok iyi bir araç olmuş bence.
Animasyon sulu boya tarzında yapılmış ve bu karar sayesinde doğanın güzelliği çok net ortaya çıkmış. Sade çizgiler ve doğru vurgular sayesinde animasyon daha vurucu hale gelmiş. Ayrıca bu tarz gerçek bir hikayenin anlatılması belki de bir festival için riskli bulunabilir fakat ben bu riskin alınmasına değdiğini düşünüyorum.
On The 8th Day
Fransız yapımı olan bu animasyon sekiz dakika içinde insanın nasıl dünyaya yayılıp sonra da onu yok ettiğini anlatıyor. Animasyonda yaratılan dünya tamamen ipliklerden ve kumaşlardan oluşturulmuş. Bu fikri oldukça yaratıcı bulduğumu söylemeliyim. Doğru hızda ve akışkanlıkta bir kurgu hazırlanarak harika bir seyir zevki yaratıldığını düşünüyorum. Renk ve müzik kullanımı ise hikayenin anlatımında çok büyük bir etkiye sahip.
Son Ağaç
Zülfü Gül’ün yazıp yönettiği bu kısa filmde yine insanın doğaya ve sonucunda da kendine verdiği zarar anlatılmış. Sadece bir dakikada tüyleri diken diken edebilen metaforik bir yaklaşımla bunu başardıklarını söyleyebilirim. Ağacın köklerinin anne karnında bebeği besleyen ve yaşatan kordon olarak tasvir edilmesi seyircide bir tokat yeme hissi yaşatıyor.
Oldukça sade ve basit bir çizim tarzı benimsenmiş olması hikayenin ve metaforun gücünü arttırmış.
Spot the Differences
Bir ekibin beraber hazırladığı bu kısa film küçük bir kızın kendi evinin aynısı olan oyuncak ev ile oynadığı korkutucu oyunu anlatıyor. Animasyon tarzı gotik çizgilere ve renklere sahip olan bu kısa film hikaye olarak da korku filmleri izleyicilerinin aşina olduğu bir hikayeyi anlatmış. Müzik ve ses tasarımının da oldukça başarılı olduğunu söylemeliyim. Seyirciyi o gerilimin içine çekmeyi çok iyi başarıyor.
The Galactic Treasure
Ecem Çörtle tarafından yazılan, yönetilen bu kısa film Faye adında bir karakterin kara deliğin içine girip varoluşun en büyük hazinesini aramasını anlatıyor. Senaryonun oldukça bilindik bir senaryo olduğunu üzülerek söylemek isterim. Ayrıca izlerken diyalogların da maalesef gerçekçi olmadığı hissine kapıldım. Bu da bir izleyici olarak benim filmin içine girmemi engelledi.
Animasyon tarzı olarak çizgi roman tarzının seçilmesini beğendim. Fakat karakterlerin konuştuğunda ağızlarının oynamaması ve vücut hareketlerinin robotik olması beni rahatsız etti. Hikaye bana daha çok bir çizgi romana aitmiş hissi verdi. Diyaloglar ve hikaye üzerinde daha detaylı çalışılması gerektiğini düşündüğüm bir film oldu.
The Forest of the Honey Bees
Bir Fransız yapımı olan ve yaklaşık yirmi dakika süren bu filmde bir annenin çocuğuna arıların tarihini anlatmasını bir masal gibi izliyoruz. Sulu boya ve bir çocuk resmi çizimi tarzında hazırlanan animasyon bu masal anlatımını ve hissiyatını destekliyor. Hikayeyi bir anlatıcının ağzından dinliyoruz. Bu da karakterlerin ağzı oynamasa da izleyiciyi rahatsız etmiyor. Genel olarak izlemesi keyifli bir kısa film olsa da ortada tam olarak bir senaryo olmadığını hissettiğimi söylemeliyim.
Festivalin geneline baktığımızda animasyon kategorisinin genel olarak doğa ve insan ilişkilerine odaklandığını görüyoruz. Ben de bir izleyici olarak bu konunun bu şekilde sanatla gündeme gelmesinden çok keyif aldığımı belirtmek isterim. Seçkinin genelinin başarılı olduğunu düşünüyorum. İzlerken keyif almadığım bir iki kısa film olsa da çoğunun animasyon ve hikaye açısından çok güzel işler olduğunu düşünmekteyim. Mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Diğer kategorilerin yazılarında görüşmek üzere. Bizimle kalmaya devam edin!
3. TAYF Uluslararası Kısa Film Festivali Animasyon Seçkisi Değerlendirmesi