Baby Reindeer: Ne Kadar İleri Gidebilirsin?
Netflix’in son popüler projesi olan Baby Reindeer, 11 Nisan’da yayına girdi ve yayına girdiği ilk günden beri bütün dünyada en çok izlenenlerin arasına girmeyi başardı. Peki bu yapımı bu kadar etkileyici kılan şey neydi?
Açıkça konuşmak gerekirse bu diziye başlarken çok büyük bir beklenti içerisinde değildim. Çünkü bir anda çok popüler olması dışında daha öncesinde dizi ile ilgili hiç bir şey duymamıştım. Diziye ilk başladığımda klasik bir takipçilik hikayesi beklentisi içerisindeydim. Ancak izledikçe kendimi çok daha derin bir konunun içinde buldum.
Dizi başarısız bir komedyen olan Donny Dunn’ın bir pubda çalıştığı sırada, Martha isimli bir kadın tarafından aylarca taciz ve takip edilişini konu alıyor. Oyuncu kadrosunda Donny Dunn’ı oynayan Richard Gadd’a Martha rolünde Jessica Gunning eşlik ediyor.
Dizide her şey bir gün orta yaşlı bir kadın olan Martha’nın Donny’nin çalıştığı bara gelmesi ile başlıyor. Barda tek başına ağlayan kadını gören Donny bu hareketinin ona korkunç şeyler yaşatacak bir dizi olayın başlangıcı olduğunu bilmeden, Martha’ya acıyarak çay ikram eder. Donny’nin bu hareketinden çok etkilenen Martha, Donny’ye tam da ihtiyacı olduğu bir zamanda iltifatlar etmeye başlayarak onun kendisini daha iyi hissetmesini sağlar. Bu duruma eğlencesine karşılık veren Donny ise ne yazık ki konuştuğu kişinin daha önce birçok kez polis tarafından tutuklanan seri bir takipçi olduğunun farkına çok geç varacaktır.
Baby Reindeer her ne kadar genel anlamda bir takip dizisi gibi görünse de aslında filmlerde ve dizilerde görmeye alışık olmadığımız birçok konuya değiniyor. Örneğin birçok projenin aksine bu dizide bir kadının değil bir erkeğin maruz kaldığı sistematik takip ve tacize tanık oluyoruz. Martha aylarca ana karakterimiz olan Donny’i takip ediyor ona bazıları erotik içerikli emailler atıyor ve sadece bununla da kalmayarak tacizini Donny’nin çevresindeki insanlara kadar taşıyor. Yaşanan olaylar doğrultusunda birçok kez polise baş vuran Donny’nin polisler tarafından ciddiye alınmaması toplumun hala erkeklerin yaşadığı tacizi kabullenemediğini bir kez daha kanıtlıyor.
Dizinin kırılma noktası izlemesi oldukça zor olan 4. bölümde yaşanıyor. Ana karakterimizin geçmişini öğrendiğimiz bu bölümde hayallerini gerçekleştirmek için büyük şehre taşınan Donny’nin sektördeki güçlü bir otorite figürü tarafından boş vaatler ile kandırılarak önce çeşitli uyuşturuculara alıştırılması ve daha sonrasında halüsinojen etkili maddelerin etkisi altında iken önce tacize daha sonrasında ise tecavüze uğradığını öğreniyoruz. Bu bölüm her ne kadar izlemesi zor olsa da bence anlatım biçimi, oyuncu ve çekimler ile dizinin en etkileyici sahnelerini içerdiği söylenebilir. Özellikle hikayesinin doğru anlatılması için bu sahneleri tekrar yaşamak zorunda kalan Richard Gadd’ın cesareti taktir edilesi. Bu bölüm bence otorite figürlerinin sektöre yeni giren kişilere boş vaatler vererek uyguladığı sistematik cinsel tacizin anlatılması açısından çok doğru bir örnek teşkil ediyor.
Dizinin üzerinde durduğu bir diğer konu ise Donny’nin maruz kaldığı tacizden sonra yaşadığı kimlik bunalımı ve bu durumun getirdiği utanç ve bilinmezlik. Ülkemizde ve dünyada birçok insanın yaşadığı bu durumu çok gerçekçi ve samimi bir şekilde anlattıklarını düşünüyorum. Özellikle Donny’nin yaşadığı taciz sonrasında içine kapanması ve özgüvenini kaybetmesi belki de her gün birçok insanın yaşadığı ama konuşmaya cesaret edemediği bir durum. Aslında Donny’nin yaşadığı bu durum neden Martha’yı hayatına aldığını açıklıyor. Belki de Donny, Martha’da kaybettiği özgüveni buluyor ve onun sayesinde tekrar kendini “yeterli ve değerli” görüyor.
Baby Reindeer’ın çekimleri de tıpkı senaryosu gibi muhteşem. Dizi tuhaf close-upları, orantısız çekim açıları ile gerilim filmlerindekine benzer bir atmosfer yaratıyor. Bazı sahnelerde kullanılan renklerle karakterlerin duygu durumlarının bağdaştırılması ile dizi adeta bir görsel şölen sunuyor.
Oyuncuların devleştiği dizide özellikle Donny’i oynayan Richard Gadd’ın 6. bölümdeki monoloğu o kadar gerçek ve sarsıcı ki izleyiciyi kendisi ile yüzleşmeye zorluyor. Öte yandan Jessica Gunning Martha’yı canlandırırken onun ısrarcılığını ve obsesyonunu ekrana o kadar iyi yansıtıyor ki izleyicide rahatsız edici bir etki bırakıyor.
Toparlamak gerekirse gerçek bir hikayeden uyarlanan bu yapım birçok kişinin konuşmaya cesaret edemediği konuları çekinmeden tüm çıplaklığı ile işliyor. İzlemesi bazen çok zorlaşsa da bütünü ile bakıldığında bence bu dizi kesinlikle bu yılın en iyi yapımlarının arasında yer alıyor.
Baby Reindeer: Ne Kadar İleri Gidebilirsin?