Freakier Friday: Daha Çılgın, Daha Komik
2000’li yıllarda Lindsay Lohan’ın en popüler olduğu dönemde Çılgın Cuma isimli beden değişimi filmi, komedi ve aile türleri arasında yerini almıştı. 20 yıl aradan sonra ikincisi vizyona girdi. Açıkçası, eski filmlerin tekrar çekildiği, hatta eski filmlerin yeniden vizyona girdiği bir dönemden geçiyoruz. Hem ülkemizde hem de dünyada sinema üretim faaliyetleri çok yavaşlamış durumda. Dijitalleşmenin getirdiği platformların sayısı ve içerikler arttıkça sinemacılar, beyaz perdeye film yapmaktan çekiniyor.
Tüm bu duygular içerisinde Daha Çılgın Cumayı izledim. Baştan söylemeliyim ki bu kadar sene sonra bir filmin devamı geldiği için önyargım vardı; fakat 12 yaşımdaki halime hikâyenin devamını borçluydum. Filmin açılışından son karesine kadar çok keyifli, çok eğlenceli yaklaşık iki saat geçirdim.
Freakier Friday: Daha Çılgın, Daha Komik
Hem senaryo hem de başrol oyuncuları Lindsay Lohan ve Jamie Lee Curtis oldukça güzel yaş almışlar ve aradan geçen 22 senenin ekrandaki yansıması çok iyi olmuş. Özellikle Tess Colman (Jamie Lee Curtis) artık bir anneanne olsa da karizmasından hiçbir şey kaybetmemiş. Anna (Lindsay Lohan) ise tam anlamıyla bir geri dönüş yaşayarak 30’lu yaşlarının sonunu adeta altın çağındaymış gibi yaşıyor. Tabii Çılgın Cuma deyince aklımıza esas oğlan Jake (Chad Michael Murray) de geliyor. O da karizmasından hiçbir şey kaybetmemiş, serseri gençten olgun erkeğe dönüşmüş bir izlenim veriyor.
Aslında filmin yapısına baktığımızda hem ilk filmden hem de türünden dolayı olacakları tahmin etmek hiç de zor değil. Fakat bu tahminler, seyir zevkimizi hiç bozmuyor.
Filmin konusuna gelirsek; yıllar geçse de aynı karmayı bir kez daha izliyoruz. Sadece bu kez daha “abartılı”! Jamie Lee Curtis’in Tess’i ve Lindsay Lohan’ın Anna’sı, aradan geçen 22 yıl sonrası çok daha karmaşık bir “beden değiş tokuşu” macerasına atılıyor. Anna artık bir anne ve müzik menajeri; üstelik yeni nişanlısı Eric (Manny Jacinto) ile karışık aile dinamikleriyle boğuşuyor: Bir yanda Anna’nın asi kızı Harper, diğer yanda nişanlısının şık ve havalı kızı Lily. Tahmin etmek zor değil… Büyülü bir talihsiz kaza sonucu tam dört kişi birden beden değiştiriyor! Tess, Anna’ya; Anna, Harper’a; Harper, Lily’ye; Lily ise Tess’e geçiveriyor. Tam bir “opsiyonel karışıklık tatlılığı”! İlk filmde Çin restoranında atışan anne-kızın sebep olduğu bu değişim, bu sefer modern bir dolandırıcı tarafından gerçekleşiyor.
Freakier Friday: Daha Çılgın, Daha Komik
Anne-kız dinamikleriyle genç-yaşlı dinamikleri birleşiyor ve ortaya yüzümüzü sürekli güldüren anlar çıkıyor. İki film de aslında bize sürekli karşımızdakinin perspektifinden bakmayı hatırlatıyor, bunu öğütlüyor. Film, karakterlerin birbirinin yerine geçerek “bir günlük hayatları” deneyimleme hikâyelerine dalıyor; tatsız esprileriyle değil, duygularıyla yakalıyor. Hem geçmişin enerjisini hissediyoruz hem de yeni jenerasyonun hızlı ritmine kapılıyoruz.
Sık sık hissettiğimiz annelerin fedakârlıkları, kendi hayatlarından ve hayallerinden vazgeçmeleri gibi temalar birçok sahnede gösteriliyor. Bazen birini anlamak için onun gibi düşünmen gerekir; işte bu film, çok naif bir yerden bize bu hikâyeyi anlatıyor. Bir devam filminin ilkinden daha iyi olabileceği konusunda da iddialı. Aradan geçen yıllarda Anna’nın artık yetişkin olması ve annesiyle ilişkisinin düzelmiş olması bence iyi bir seçim. Böylece birbirlerini anlamak için tekrar beden değişimine ihtiyaç duymuyorlar. Fakat artık aile büyüyor ve yeni jenerasyonun da anlaşılmaya ihtiyacı var. Yeni jenerasyonun da bencil olmamayı öğrenmesi gerekiyor. Kısaca Daha Çılgın Cuma, bu fikirlerle ne demek istediğini çok net ifade ediyor.
Freakier Friday: Daha Çılgın, Daha Komik
Sevmediğim yanları da yok değil. Mesela Anna’nın kardeşi Harry bu filmde yok; ismi sadece bir yerde geçiyor. Onun hikâyesine dair bir açılım yapılabilirdi. Ya da Harper’ın babasının kim olduğunu bilemiyoruz. Tek anladığımız, onun da vefat ettiği ve Anna’nın tek ebeveyn olarak Harper’ı büyüttüğü… Hatta bir ara sanki Jake onun babasıymış gibi düşündüm.
Genel olarak Daha Çılgın Cuma, izleyeni hem geçmişteki duygulara götüren hem de aşina olduğumuz fakat gülümsememize engel olmayan komedisiyle, dramasıyla bize hayat dersleri vermeyi amaçlıyor ve konfor alanımızda hissettiriyor.
