Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Before Midnight: Mora’da Bir Aşkın En Gerçek Hali

Before Midnight: Mora’da Bir Aşkın En Gerçek Hali

Yazar: Zeynep Polat

Before Midnight: Mora’da Bir Aşkın En Gerçek Hali

Dokuz yıl aradan sonra serinin yayımlanmış son filmi olan Before Midnight’ta bu kez daha da yaş almış ve aile hayatına dalmış çift, karanlık bir hikaye ile geliyor karşımıza.

Film havaalanında Jesse’in oğlunu uçağa bindirip yolcu etmesiyle başlar. İkinci filmden sonra oluşan soru işaretleri Celine ve Jesse’nin mutlu görünen çocuklu aile sahneleriyle giderilir ve ilk filmin sonunda oluşan “tren peronunda keşke hiç ayrılmasalardı” dileğimiz bir nebze de olsa gerçekleşir. Dolayısıyla tatlı bir tebessümle başlarız filme. Ailece tatil yapmak için Yunanistan’dadırlar. Mora sokaklarında dolaşırken ülkenin kültürüne tanıklık ediyoruz. Bu filmde serinin diğer filmlerinden farklı olarak yan karakterler de sohbete dahil olurlar. Çiftimizi yalnız görmeye alışık olduğumuzdan yalnız kalmaları için ve bu dokuz yılda hayatlarının nasıl ilerlediğini öğrenmek için sabırsızlanıyoruz.

Arkadaşlarının onlara hediye ettiği bir gecelik otel rezervasyonu sayesinde çiftimiz baş başa bir gün geçirir. Otele yürüyerek giderken Jesse’nin “Yürüyüp havadan sudan konuşmayalı ne kadar olmuştu?” sorusuyla aslında bu sohbeti bizim kadar onların da özlediğini anlıyoruz. Ancak beklediğimiz romantik sohbetten ziyade; bu sefer aile meselelerini tartıştıkları uzun plan sekansta; Jesse sık sık oğlunun yanında olamayışından ve eski eşiyle yaşadığı sıkıntılarından bahseder. Otel odasına vardıklarında romantik bir sahneden sonra başlayan tartışmadan hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlarız. İlişkilerinde eski heyecanın kalmadığını, iletişim kopukluğu yaşadıklarını ve aslında yılların aşıklarının birbirine tahammülsüzleştiğini görürüz. Jesse’nin “Ben artık sana aşık değilim.”  itirafıyla gerginlik iyice artar ve içimiz bir kere daha dağlanır. Celine sinirle otel odasını terk edince Jesse dayanamayıp peşinden gider. Jesse’nin, Celine’i aslında bu tartışma ve kavgalarının hayatın bir parçası olduğuna, birbirlerine olan sevgi ve aşklarının hiç azalmadığına ikna etmesiyle barışırlar. Hayatlarının geri kalanının tahmin edilebilir olduğu bir noktada film sonlanıyor.

Filmin Jesse’si Ethan Hawke geçtiğimiz günlerde The Independent için verdiği röportajda dördüncü filmin çekilebileceğini söyledi. Hawke, “İlk iki filmden sonra üçüncünün çekileceğinden emindim ama son filmde, ilk filmin başında trende kavga eden çifte dönüştüğümüzde her şey tamamlanmış gibi hissettim. Eğer devam etseydi yaşadıklarımız şekil değiştirecekti. Başka bir şeye dönüşecekti. Julie, Rick (Richard Linklater) ve ben eğer o enerjiyi bulabilirsek yeniden birlikte çalışabiliriz. Nasıl olur, bilemiyorum. Daha önce de 5 yıl sonrasını düşünmemiştik ama her seferinde filmleri tamamlamayı başardık. Waking Life‘ı Before Sunrise’dan 5 yıl sonra, Before Midnight’ı da Before Sunset’i çektikten 5 yıl sonra çekmeye karar vermiştik. Şimdi Before Midnight çekildikten 5 yıl sonra yeniden buluşacağız. Bakalım rüzgar bizi nereye götürecek?“ diyerek dördüncü film için umutlanmamıza neden oldu. Sessizce dördüncü filmi beklemeye başlıyoruz.

Before Sunrise: Viyana Sokaklarında İki Aşık

Before Sunset: Paris’te Geçen Etkileyici ve Sofistike Bir Devam Filmi

Before Midnight: Mora’da Bir Aşkın En Gerçek Hali

Bunlar da ilginizi çekebilir

1 Yorum:

Avatar
Doruk 28/09/2020 - 00:08

3. Kısım da durgun bir anlatım olmuş ama anladığım kadarıyla 3. Film de durgun bu bile izlemek için sebep oluyor bana. Bu üclemeyi izlemek icin anlatimlarin sonunu bekliyordum bundan sonra ilk iş izlemek olacak!

Yanıtla

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...