Before Sunrise: Viyana Sokaklarında İki Aşık
Aşina olduğunuz romantizm yüklü aşk sahnelerini bir kenara bırakın. Sadeliği ve doğallığıyla sinema dünyasında yer etmiş, izledikten sonra tatlı bir yaşanmışlık hissi bırakan bir seri Before üçlemesi. Dokuzar yıl arayla çekilmiş Before Sunrise, Before Sunset ve Before Midnight zaman kavramını tüm gerçekliğiyle ele alıyor. Başrollerinde Juline Deply ve Ethan Hawke’ın rol aldığı filmlerin çekimleri arasında geçen yıllarda karakterlerin değişimlerini ve olgunlaşmalarını sinemaya çok iyi yansıtmış yönetmen Richard Linklater. Serinin her bir filmi farklı bir şehirde karşılıyor bizi; Viyana’da gerçek olmayacak kadar güzel bir aşk heyecanına kapılırken, Paris’te bu aşkın geçen yıllara rağmen kuvvetlenmiş romantikliğine tanıklık ediyoruz, son olarak Yunanistan’ın güneyindeki Mora Yarımadasında hayatın acımasız gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Başrol Ethan Hawke bu üç filmi çok güzel özetliyor;“Before Sunrise, ‘ne olabilir’ düşüncesi üzerine bir film, Before Sunset, ‘ne olabilirdi ya da olmalıydı’ üzerine, Before Midnight ise aslında/gerçekte ne olduğu ile ilgili bir film.”Her bir filmde çiftin beraber geçirdiği bir güne eşlik ederken güzel kurgulanmış diyaloglarla kendinizi yakın bir arkadaşınızla konuşuyor gibi hissediyorsunuz. Film hakkında pek bilinmeyen bir detayı bilmenizde fayda var; yönetmen Richard Linklater yaşamış olduğu gerçek bir olayı hikayeleştirip senaryo oluşturmuş ve bunu çok güzel bir şekilde beyazperdeye taşımış.
Film serisi genel olarak tek plan çekim tarzında izleyiciye sunulmuş. Üç filmin üç farklı şehirde çekilmiş olması ve film esnasında o şehrin sokaklarında dolaşıyor gibi hissetmemiz profesyonel sinematografik detaylardan biri; filmin akışı şehirlerle özdeşleşmiş gibi. Şüphesiz bu serinin en güzel taraflarından biri; oyuncuların rolleriyle özdeşleşerek usta performanslar sergilemeleri. Diyaloglar neredeyse doğaçlama sanacağımız kadar doğal ve içten görünmesine karşın usta oyuncular; filmde geçen en küçük diyalogun bile senaryonun parçası olduğunu belirtiyor.
Eğer doksanlarda yaşamış ve serinin ilk filmi çıktığında izleme şansına sahip olduysanız, dokuz yıl bekleyişlerin ardından serinin devamını izlemenin zevki eminim doyumsuzdur. Ancak benim gibi sonradan izleyip üç farklı zamanda, üç farklı şehirde aynı aşkı seyretmek de eşsiz bir sinema keyfi yaşatıyor.
İlk filmimiz Before Sunrise yirmili yaşlarda iki gencin; Celine (Juline Deply) ve Jesse (Ethan Hawke)’nin bir tren yolculuğunda tanışmalarıyla başlar. Bu gençler seyahat esnasında henüz çok az zaman geçirmelerine rağmen içten içe birbirlerinden hoşlanırlar. Viyana’ya vardıklarında Jesse gideceği yere varmış olduğu için ayrılacaklardır. Jesse’nin son anda ortaya attığı çılgınca teklif karşısında başta tereddüt eden Celine, teklifi kabul eder ve Viyana sokaklarında beraber romantik bir gece geçirirler. Karşılıklı sorular sorarak ilerleyen sohbetlerinde filmin çekildiği dönemin gençlerinin destekledikleri ve karşı çıktıkları görüşler bizlere aktarılıyor. Gün doğana kadar birbirlerini yakından tanıyarak dilediklerini yapıp eğlenirler.
Bir plakçıda dinledikleri Kath Bloom’un Come Here şarkısı eşliğinde birbirlerinden kaçırdıkları bakışlarından hislerinin ne kadar kuvvetli olduğunu anlaşılır. Birbirlerini arkadaşlarına anlatıyormuş gibi yaptıkları küçük oyunlarında Celine’in “Ben başka bir yere bakarken gözlerini üzerimde hissetmek hoşuma gidiyor.” repliği her şeyi daha da anlamlı hale getirir. Gün doğunca ayrılacaklarını bildikleri halde, birbirlerinden etkilenip aşık olmuşlardır. Celine’in tavsiyesi üzerine gerçekçi olup o gecenin onların ilk ve son geceleri olduğunu kabullenerek bir daha buluşmamaya karar verirler. Gün doğup ayrılık vakti geldiğinde gerçekçi olma sözlerini unutup altı ay sonra aynı tren peronunda buluşmaya karar verdikten sonra ayrılırlar.
Filmin sonunda bir yanınız bir an önce yeniden buluşmalarını hatta hiç ayrılmamalarını isterken; diğer yanınız gerçekçi olarak böyle bir buluşmanın yaşanmayacağını düşünüyor. Merakta bırakan sonun ardından yıllar sonra soru işaretlerini gideren ve izleyiciyi yepyeni bir meraka sürükleyen Before Sunset filmi seyirciyle buluşuyor.
Before Sunrise: Viyana Sokaklarında İki Aşık
Before Sunset: Paris’te Geçen Etkileyici ve Sofistike Bir Devam Filmi
Before Midnight: Mora’da Bir Aşkın En Gerçek Hali
4 Yorumlar
Izleme isteğim kat be kat arttı ellerinize sağlık çok harika bir yazı olmuş (:
İncelemeyi okurken filmi çok merak ettim en kısa zamanda izlicem
Filmin 1. Bölümünü izlememiştim ama yazarın etkili anlatımıyla 2. Bölümü merak ettim en kısa zamanda izlenilecek film listemin ilk iki sırasında yer aldılar.🙂
ben bu üçlüyü çok merak ediyorum 🙂