Zuhal: Sürüklendiğimiz Duygular
Yönetmenliğini Elif Nazlı Durlu’nun üstlendiği aynı zamanda senaryosunu ise Ziya Demirel ile beraber yazdığı 2021 çıkışlı filmin başrolünde Nihal Yalçın yer alırken oyuncu kadrosunda Nur Sürer, Celil Cengiz, Fatih Al, Şebnem Sönmez, Sarp Aydınoğlu da yer almaktadır. Elif Nazlı Durlu’nun ilk uzun metraj filmi olan “Zuhal” ilk olarak ‘Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’ kapsamında gösterildi. Nihal Yalçın’a Antalya Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ kazandıran bir saat yirmi sekiz dakikalık film nerdeyse tek bir mekanda geçiyor.
Zuhal karakteri iyi bir işe, ortalama bir eve ve düzenli bir ilişkiye sahip, üst orta sınıfa ait bir kadındır. Eve yerleşme telaşıyla başlayan ama bir gece yarısı kedi miyavlama sesiyle hayatı değişen Zuhal’in hikayesi acaba psikolojik problemleri mi cereyan ediyor yoksa gerçekten böyle bir kedi var mı seçenekleriyle bizi sürüklemeye başlıyor. Geceleri Zuhal’in uykusunu zehir eden kedi sesi artık konunun yöneticiye gitmesini ve bir toplantıyı gerekli kılıyor. Komşularıyla ilişkisi de, iletişimi de pek iyi olmayan Zuhal, toplantıda duyduğu sesin onun dışında kimsenin duymadığını öğrenince içten içe -bence, kendini sorgulamaya itiyor ama sesinde peşini bırakamıyor.
Zuhal, gündüz vakti sesin peşine sitenin bahçesinde düşer. Birkaç çocuğun kedileri kışkırtmak için telefondan kedi miyavlama sesi açtığını tespit edip biraz da fazla tepki vererek azarlar. Bu noktada onun aslında bu durumdan ne kadar etkilendiğini farkediyoruz, kendi hayatımızla kıyaslıyoruz. Aniden korkutulduğumuzda hiç vermediğimiz tepkileri vermek gibi tepki veriyor Zuhal. Aynı gece ses kesilmeyince bina boşluğundan geldiğini düşünüp, boşluktan sarkarak sesi dinlemeye çalışırken düşer. Kapıcı ve ailesi Zuhal’i bulup müdahale ederek evine bırakır ve sonraki gün kapıcı kızıyla Zuhal’in evine gelir. Kızının da kedi sesi duyduğunu ve binadaki tek boş daireden geldiğini iddia eder. Hep beraber emlakçıyla birlikte dairede kedi sesini beklemeye başlarlar, emlakçınıın sürekli telefonla konuşması, kız çocuğunun masum bakışları ve Zuhal’in telaşı bizi kısa bir gerginliğe sürükler. Kedi sesinin duvarın içinden geldiğini tespit etseler de emlakçı ev sahibi olmadan bu duvarı kırdıramayacağını söyleyerek evden çıkarlar. Fakat Zuhal o gece eline bir balta alıp balkondan daireye girerek duvarı kırar, kediyi ordan çıkarır ve sancılı arayış son bulur. Nazlı Elif Durlu’nun imge ve metaforlarla kuşandığı filmde akıllara kazınacak birkaç sahnesine örnek verecek olursam iki bebekli kadın komşusunda onları uyuttukları sahne, kimsenin olmadığı evinde salona sıkışan ve bir türlü yerine yerleştirilemeyen dolabın içine saklanması sahneleriydi. Son olarak kediyi kurtardıktan sonra sarıldığında ki o rahatlama bir seyirci olarak bana tam anlamıyla katarsis yaşattı.
Filmi kendi hayatından bir kısım ya da kendi senaryosuymuş gibi en iyi şekilde oyunculuk performansını sergileyen Nihal Yalçın’ın emeklerinin tam anlamıyla karşılığı olmasa da ödülle de taçlandırıldığını bilmek çok hoş. Bizi sancılı duyguların ve arayışların peşinden sürükleyerek kediyle buluşturmuş olması bir seyirci olarak duygularımı tatmin etti diyebilirim. Oyunculuk konusunda Nur Sürer’i yaratılan karakter bağlamında daha fazla izlemek isterdim. Sanki Nazlı Elif Durlu, aynı zamanda bize Zuhal’in yaşlılığını da ikram etmiş gibiydi. Hikayenin ve karakterlerin hayatın içinden hatta ortasından olması bence izleyene yalın bir düşünme hali bırakacak. Film, başından sonuna hiç göz yormayan renkleri, başarılı oyunculuk performansları, oldukça sakin ama bir o kadar da endişelendirerek ilerleyen hikayesiyle çok keyifliydi. Eğer sizin de hayatınızın bir noktasında duygularınız çok yoğun, işiniz başınızdan aşkınsa ve bunlarla uğraşmak yerine bir kedi sesinin peşinden koşmak istiyorsanız Zuhal’in hikayesini mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
Zuhal: Sürüklendiğimiz Duygular