Vikings Valhalla 2. Sezon: Büyük Savaşların Habercisi
Leif Eriksson, Harald Sigurdsson, Freydis Eriksdotter, Olaf Haraldsson, Kral Knut, Normandiyalı Emma, Earl Godwin ve nicesi Vikings: Valhalla’nın 2. sezonuyla birlikte geri döndü!
Hala okumadıysanız ilk sezon incelemesini okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
İlk sezonuyla izleyenler tarafından beğenilerek Vikings efsanesinin hız kesmeden devam edeceğini bizlere gösteren dizi, 2. sezonuyla da beklentileri karşılıyor. Ancak şunu da söylemem lazım ki beklentileri karşılamaktan öteye geçemiyor. Yanlış anlamayın bunu kötü bir şey olarak söylemiyorum çünkü 3. sezonuyla birlikte çok daha iyi bir şekilde döneceğini bize ispatlar şekilde ilerliyor bütün sezon. İlk sezondaki savaşlardan, entrikalardan sonra biraz daha yavaş, biraz daha sakin ilerleyen sezon üçüncü sezonda izleyeceklerimizin hazırlığı diyebiliriz.
2. sezonun konusundan kısaca bahsetmem gerekirse, ilk sezonda yaşananların ardından Kattegat karışık bir vaziyette. İngiltere ise biraz daha durgun hatta Kral Knut yeni fetihler için yola çıkmış bile. Leif yaşadıklarından ve kayıplarından ötürü intikam arayışında. Tek başına da olsa Çatalsakal’ın kamplarına yaptığı baskınlarla ilerlemeye devam ediyor. Olaf Haraldsson, Çatalsakal’a yakalanmama derdinde. Tabi sezon boyunca böyle ilerlemiyor; Çatalsakal oğlu Knut’a yardıma gitmek için yola çıkmadan Olaf ile anlaşma yapıyor ve Olaf’ı Kattegat’ın koruyucusu ilan ediyor. Harald ve Freydis ise her şeyden uzakta ve kendi hayatlarını kurmuş bir şekilde ekranlara yansıyor.
Dediğim gibi bu sezon üçüncü sezona hazırlık amacıyla çekildiği için savaşlardan ziyade sezon boyunca iç çatışmalar ve ihanetler görüyoruz. Harald’ın hakkı olan Norveç Krallığı’nı almak üzere yola çıkması üzerine Kattegat iyice karışıyor ve Olaf ile Harald arasındaki kovalamaca başlamış oluyor. Bu süreçte sezonun en önemli karakterlerini de bizlere tanıtacak olan ‘Jomsviking’lerle yani Korsan Vikinglerle tanışıyoruz. Jomsvikingler arasında bizim için en önemli karakter ise Stanislav Callas tarafından canlandırılan Jorundr. Burada araya girmem lazım ki Stanislav Callas gerçekten harika bir seçim olmuş. Oyunculuğuyla bize gerçekten Viking’miş gibi hissettiriyor.
İlk sezonda önemli bir yeri olan din çatışmaları bu sezonda önemini biraz kaybetmiş. Bunun nedeni büyük çoğunluğun Hristiyan olması olabilir. Hristiyanlığı kabul etmeyenler de zaten sürgün edilmiş ve çoğunluğu Jomsvikinglere sığınıyor. Geçtiğimiz sezon ‘İnancın Koruyucusu’ ilan edilen Freydis, gelenekselci Vikinglerin lideri olarak başta Olaf olmak üzere diğer Vikinglere karşı Jomsvikingleri eğitmeye başlıyor.
Bu sezonun asıl olayları ihanetler oluyor. Hem Kattegat tarafında hem İngiltere tarafında yaşanan sıkıntılar ihanetlerle başlıyor. Bunlardan bazıları çözülürken bazıları çözülemiyor, hatta ihanetlerin en büyüğü 3. sezona bırakılıyor. Muhtemelen üçüncü sezonun ana konularından birisi olacak.
İlk sezonda da beni oldukça etkileyen durumlardan birisi hikaye anlatımı ve karakterlerin gelişimiydi. Bu sezon için de buna hayran kaldığımı söyleyebilirim. Birbirinden farklı yerlerde birbirlerinden farklı karakterleri hiç eksik bir nokta bırakmadan anlatabiliyorlar. Sadece ana karakterlerle kalmayıp yardımcı karakterlere de hikayeler oluşturup aynı zamanda onları da ana hikayeye dahil ediyorlar. Çoğu yapımda bunu es geçerler. Tüm ana karakterlerin hikayesini takip edebilmek bile zorken ana karakterlerle kalmayıp yardımcı karakterler için de emek harcamaları beni hayran bırakıyor.
Sam Corlett (Leif), Leo Suter (Harald), Frida Gustavsson (Freydis) yine kendilerine hayran bırakan oyunculuklarıyla diziyi bir üst noktaya taşıyorlar. Geçen sezona kıyasla bu sezon Laura Berlin (Emma) de sahne süresi yüksek oyunculardan biriydi ve itiraf etmeliyim ki sezonun en iyi oyunculuklarından birisini izletti bana. İkinci sezondan beklentim Bradley Freegard’ın karakteri Kral Knut’u daha fazla izlemekti ancak bu sezonda da kendisini çok az görebildik. Dizideki Viking rolüne en çok yakışan isimlerden birisi kendisi ama maalesef kendisine verilen sahne çok az.
Hem Vikings dizisinde hem de Valhalla’da hoşuma giden bir diğer şey ise kostüm tasarımları. Silahlar ve kıyafetler yine gerçeğe uygun bir şekilde hazırlanmış. Paganlar, Hristiyanlar, Jomsvikingler, Peçenekler, İngiltere’dekiler gibi farklı grupları izlememize rağmen her sezon olduğu gibi bu sezonda da her bir grubun kostümüne ayrı özen gösterilmiş. Günümüze ulaşan görsellerle karşılaştırdığımız zaman oldukça benzer olduklarını görebiliyoruz.
Özetlemek gerekirse, Vikings: Valhalla’nın 2. sezonu izleyenleri tatmin edecek ve gelecek sezon için büyük beklenti oluşturacaktır. Özellikle Bizans İmparatorluğu’nun konuya dahil olması, İngiltere’deki iç karışıklıklar ve Kattegat’ın belirsizliği bizi üçüncü sezon için beklentiye sokan durumların başında geliyor. Açıkçası ben Bizans İmparatorluğu’nun diziye katacağı çok şey olduğunu düşünüyorum. Yazıyı bitirmeden önce şunu da belirtmek isterim ki bu sezonu izlerken ben eski Vikings ruhunu özledim. Üçüncü sezondan en büyük beklentim bu ruhu tekrardan yakalamaları.
Üçüncü sezonda görüşmek üzere, SKOL!
Vikings Valhalla 2. Sezon: Büyük Savaşların Habercisi