Treplev: Bu Bir Rüyaysa Uyandırma!
Bugüne kadar izlediğiniz tüm klasik yorumları unutun. Kemerlerinizi bağlayın! Çünkü Treplev ezberleri bozmaya geliyor.
Anton Çehov’un Martı oyunundan uyarlanan Treplev, “Bu sondan başlayan bir hikâye. Sonunu bildiğimiz bir hikâye. Neyin beni oraya getirdiğiyle hiç ama hiç ilgilenmiyorum, neden biliyor musunuz? Çünkü ölüler neden öldükleriyle ilgilenmezler. Ölü ölüdür, diri de diri.” sözleriyle hikâyenin inine, yani kalbine bir göz atalım.
Treplev; aşk, görünmezlik ve şöhret üçgeni içerisinde kendi sınırlarını arayan, keşfetme arzusu taşıyan; bu yola büyük bir mücadele ile devam edip kendi sonunu düşünmeden kahraman olan cesur bir karakter.
Arkadina, Treplev’in aktris annesi. İtibarını son damlasına kadar korumaya ant içmiş, gözü Trigorin’den başka kimseyi görmez.
Trigorin, Arkadina’nın sevgilisi, bir yazar.
Ve sevgili Nina, Treplev’in aşkı.
Martı uyarlaması* Treplev, yeni bir oyun alanı açıyor. Alışılmışın dışında bir anlatıyla karşımıza çıkan Treplev, mekâna özgü Decollage Art Space’in üç katında yaşanıyor. “Yaşanıyor” diyorum çünkü her bir katın kendine ait bir ruhu var.
Part bir olarak adlandıracağımız ilk kısımda, minimal dekorlar (büyük bir masa, renkli boyalar, tablolar ve fayanslar) oyuna hizmet etmek için hareket almayı bekliyor. Treplev, oyun içinde oyun oynamaya çalışan muzip anlar yaratıyor. Tüm karakterlerin yapay zekâ ile oluşturulduğu ve seyircinin de bu oyunda parmağı olduğu interaktif bir şema kuruluyor. Günümüz oyunlarının birçoğunda edilgen olan seyircinin yerine, ustalıkla kurulan bir oyunla seyirciyi etken hâle getirmeyi başarıyorlar.

TREPLEV: Bu bir rüyaysa uyandırma !
Treplev’i uyarlayan, yöneten ve aynı zamanda oynayan Başak Kıvılcım Ertanoğlu zekice bir işe imza atıyor. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (TEB) Ödülleri 2024 “Yılın Oyun Metni” ve Yeni Tiyatro Dergisi Emek ve Başarı Ödülleri 2024 “Yılın Performansı” ödüllerinin sahibi oluyor.
Ertanoğlu, hayal gücünün uçsuz bucaksız olduğunu; sınırlarımızı genişleterek bir kavramdan başka bir kavrama, bir anlatıdan başka bir anlatıya özgürlükle varılabileceğini ispatlıyor. Sanatın iç içeliğini rejisiyle vurgulayan Ertanoğlu; müziğe, dansa, spora ve renklere dikkat çekiyor.
Yaşamın farklı duraklarında kalan ve görünür olmayı bekleyen nice eser, onlara yeniden nefes olacak fikirleri bekliyor.
“Yeni biçimler”… Evet! Treplev yeni biçimler bulmalı ve yola öyle devam etmeli.
Duyularınızı harekete geçirecek yeni bir deneyim sunan Treplev, Direklerarası Tiyatro Ödülleri 2025 “Deneysel Tiyatro” ödülünün kazananı oluyor.
Treplev’e nefes olan Ümit Erlim, bu rolüyle Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri 2024 “Yılın Erkek Oyuncusu” ve Yeni Tiyatro Dergisi Emek, TEB Ödülleri 2024 “Yılın Oyun Metni” ve “Yılın Performansı” ödüllerinin sahibi.
Treplev oyunu, Erlim için büyük bir şans. Bir oyuncunun yeteneklerini ardı ardına gösterebilmesi kolay bir lokma olmayacaktır.
Ümit Erlim; Treplev karakterinin doludizgin hayat çemberinde geçilmedik patika bırakmıyor. İlk parttaki göz alıcı performansıyla seyircinin kimyasına tutunma konusunda ustalıklı bir yol izliyor.

TREPLEV: Bu bir rüyaysa uyandırma !
Sempatik, dışa dönük ve eğlenceli karakteriyle Treplev’in kalbini çıkarıp tüm duygularını aynaya tutmayı seçiyor. Her şeyi tüm gerçekliği ve şeffaflığıyla masaya yatırıyor.
Gizem, tahlil ve komedi unsurlarını; insanlar üzerinden aldığı tepkilerle yönetmeye çalışan Erlim, etkinin sadece kendinde olmadığını, izleyicinin de büyük bir parça olduğunu hissettirmeye odaklanıyor.
Treplev’in ikinci partı olan ring salonunun atmosferi, iç monologlar aracılığıyla seyirciye aktarılıyor. Bu part, iki oyuncu için de güçlü bir kondisyon gerektiriyor. Farklı rolleri aralarında değiştirerek seyri zevkli bir mücadele başlatıyorlar.
Monologlar dış ses tarafından akarken, duyguların hareketlere yansıtılması; gücün, iradenin ve vazgeçişin sembolü oluyor. Sizce bu büyük mücadele kaç raunt sürmüş ve kim kazanmış olabilir?
Oyunun son partı, yine interaktif bir düzenekle ilerliyor ve Treplev’in cenaze töreninde aile üyeleriyle, elbette Nina ile hesaplaşmaları aktarılıyor.
Ümit Erlim, burada güçlü duygulara yer vermeyi ihmal etmiyor. Son dakikalara doğru derin bir iç dökme başlıyor. Treplev ile birlikte onun yaşam yolculuğuna incelikli bir okuma yapıyoruz.
Annesi tarafından yetersizlikleri, umutları, arayışları samimi bir dille aktarılıyor. Ve epey güldürüyor. Treplev, mizahı, eğlencesi ve doğallığıyla izleyicinin kalbine taht kuruyor. Treplev’in tacı, böylelikle tam da olması gereken yerde kalmış oluyor.
Martı oyunu, Anton Çehov için büyük bir dönüm noktası niteliği taşırken; günümüz tiyatrolarının da artık belirli bir basamağı geçip, tıpkı Treplev gibi yeni, deneysel, postmodern bir anlatıyla bağ kurmayı hedeflemeli ve bu alanda büyük arayışlara gönüllü olmalıdır.
Treplev’in farklı üç katmanda seyirci ile buluşması, insanın duygularını bir odadan diğer odaya sırtında taşıması gibi bir ağırlık verirken; aynı zamanda diğer odanın hissettireceği yeni bir deneyime de merak uyandırıyor.
Yeninin bitmek bilmeyen heyecanı ile harmanlanan Başak Kıvılcım Ertanoğlu ve Ümit Erlim’in performansı, son dönem tiyatro oyunlarının gözdesi olarak kalmakta ısrarcı görünüyor.

TREPLEV: Bu bir rüyaysa uyandırma !
2025 yılının son Treplev oyununu izlemiş biri olarak kendimi şanslı hissediyorum. Yeni sezonda Treplev ile buluşmayı dört gözle bekleyeceğinizden hiçbir şüphem yok.
Yeniden; yeni biçimler, arayışlar, keşifler ve mucizeler bulmak için sorgulamaya ve merak etmeye, deneyim kazanmanın yollarını cesaretle adımlamaya ve artık bir Martı gibi özgür bir iradeyle uçmaya hazır olun.
“Aşk, çıraklığını yapmaya cesareti olmayan birinin ustasıyla kafa tutmasına benzer.
Elindekinin neye yaradığını bilmeden kesersen, öldürürsün; inadın bir anda her şeyi yerle bir edebilir.
Şayet kendini ona adarsan, aşkın her hâlini görür; demlenir, kesiği nereye atıp atmayacağına karar vermekte usta olursun.”
Tiyatro iyileştirir. Siz iyisi mi biletinizi almayı unutmayın!