The Weekend Away: Üstünkörü Bir Senaryo
The Weekend Away Sarah Alderson’ın aynı adlı romanında uyarlanan, senaryosunu yine Sarah Alderson’ın yazdığı ve yönetmen koltuğunda Kim Farrant’ın bulunduğu; başrollerinde Leighton Meester(Beth), Christina Wolfe(Kate), Ziad Bakri(Zain) ve Luke Norris(Rob) Netflix Amerika yapımı gerilim filmidir.
Film, iki en yakın arkadaşın Hırvatistan kaçamağı yapmalarını ve iki yakın arkadaştan Kate’in ölümünü ve ardından Beth’in bu gizemi çözmesini odağa alıyor. Beth ve Kate üniversiteden beri en yakın iki arkadaşlardır ve Beth anne olduktan sonra eşi Rob ile eskisi kadar iyi anlaşamamakta ve bunun stresini yaşamaktadır; Kate ise eşi Jay’in onu aldatması sonucunda boşanma aşamasında olduğundan biraz rahatlamaya ihtiyaç duyar ve ikili Kate’in planı ile Hırvatistan’da bir hafta sonu geçirmeye karar verir. Uzun zamandır alkol tüketmeyen Beth için bu hafta sonu hatırlamadığı anlarla doludur ve Kate’in birden ortadan kaybolmasıyla kendini bir gizemin içinde bulur.
Konu açısından ilk bakıldığında ilgi çekici gibi görünse de filmi izlerken kendinizi sık sık telefonunuzla oynarken ya da odağınızı tamamen kaybetmiş bir şekilde bulmanız çok doğal. Film size güzel konumlar ve yaz havası ile birleşmiş bir gizem sunuyor gibi görünse de aslında birbirinden kopuk birçok olayı barındıran, oyunculukların kötü olduğu bir senaryodan öteye geçemiyor. Şunu eklemekte fayda var filmin kitabını okumadım ancak kitabı yazan birinin ortaya bu kadar kötü senaryo çıkarması da enteresan bir durum. Karakterler arasında söylenen sözlerden ötede bir bağ hissedilmezken ikililer arasındaki ilişkinin samimi olduğuna inanmak izleyiciyi en çok yoran nokta oluyor.
Leighton Meester’ı izleyenler orijinal Gossip Girl’den kendisinin karaktere girme konusunda ne kadar iyi olduğunu, hisleri size geçirme konusunda ne kadar başarılı olduğunu bilirler ancak kendisi bu yapımda o kadar donuk ve sıkıcı ki sahnelerini izlerken sıkıldım. Kate ve Beth’in samimi bir ilişkileri olduğuna inanmakta güçlük çekmem aslında üç sebepten kaynaklanıyor, bunlar: Leighton Meester’ın oyunculuğu, Christina Wolfe’un oyunculuğu ve kötü senaryo. Beth, Kate ile buluşana kadar geçen sıcak hava Kate’in kadraja girmesi ile birden soğuyor ve kendinizi Kate’den şüphe ederken buluyorsunuz. Bunun sebebi İngiliz Aksanı mıydı yoksa soğuk mavi gözleri miydi bilemiyorum tam olarak ancak samimiyetini hissedemeden zaten karakter ölüyor.
Kate’in ölümünü çözmeye çalışan Beth’e ise Suriye’den Hırvatistan’a gelip taksicilik yapan Zain yardımcı oluyor. Zain ve Beth arasında oluşmaya başlayan ilişkiyi gözlemleyebiliyorsunuz ancak yine samimi olmayan üstünkörü geçilmiş bir diğer ilişki daha oluyor.
Gizemi çözmeye çalışırken oradan oraya savrulup suçlu kim konusunda birçok kez odağınızı kaybediyorsunuz. Tekrardan söylemek istiyorum ki kitabı okumadım belki bu cinayetin tasviri daha güzel olabilir ancak karşınızda her açıdan öyle başarısız bir senaryo var ki kim öldürdü merak etmiyorsunuz bile. Senaryo size “A karakteri öldürdü.” dese “Tamam.” deyip filmi kapatmak isteyeceğiniz bir şekilde ilerliyor.
Karakter tasvirleri açısından yetersiz, oyunculuklar açısından tatmin edici olmayan ve sonuyla da size herhangi bir sürpriz yapmayan The Weekend Away benim açımdan başarısız bir yapım oldu. Kanal D gece kuşağı köpek balığı filmi kalitesi seviyesinde olan bu film ile zaman harcamanızı önermem, eminim ki çok daha başarılı yapımlar bulabilirsiniz.
İyi günler!
The Weekend Away: Üstünkörü Bir Senaryo