Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Milk: Bir Annenin Yas Süreci

Milk: Bir Annenin Yas Süreci

Yazar: Elif Betül Yaşar

Milk: Bir Annenin Yas Süreci

27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali‘nin ikinci gününde izlediğim Milk, festivalde izlediğim ilk film oldu ve festivale dair ilk izlenimlerimi almış oldum. Stefanie Kolk imzalı Milk, Stefanie’nin ilk uzun metrajlı filmi, yapımcılığını Lemming Film üstlenmiş ve başrolünde Frieda Barnhard yer alıyor. Hollanda yapımı olan film öte yandan Hollandalıların soğuk ve kayıtsız tavırlarını da gözler önüne seriyor.

Konusu: Bebeği ölü doğduktan günler sonra Robin’in (Frieda Barnhard) göğüsleri süt üretmeye başlıyor ve sütü atmak yerine bağışlamaya karar veriyor. Bağış yapacak bir yer arayışı beklediğinden daha zor olduğu için, giderek daha fazla süt dondurucusunu ve hayatını doldurmaya başlıyor. Özellikle bu sürede Robin’in kayıtsız ve karmaşık ruh halini görürken bir yandan da kendinden çıkan sütleri sevişini görüyoruz. Bu noktada sütleri kendi bebeği yerine koymuş olabileceğini düşünüyorum.

Ağır, diyalogsuz ve görsel yönden soğuk bir etki yaratan film, ses olarak da gayet etkileyici. Fakat izlediğim salonun ses düzeneğini beğenmediğim için sesler düşündüğümden daha az etkiledi beni. Bebeğin ölümünü ağlama sahnesinden anlıyoruz fakat anne kayıtsız kalıyor. Memesinden süt geldiğinden beridir zaten tavırları ve hissi değişik. Sonrasında yas süreci klasik bir müzikle birleşiyor fakat anne hala anlam veremiyor duruma. Belki de bebek ölmüş gibi değil, ona öyle gelmiyor. Hikâyenin devamında Robin, sütleri biriktirmeye başladığında yüz ifadesindeki kayıtsızlık daha çok kaygıya dönüşüyor. Giriş sahnesi mavi tonlarında renkli bir baskı tadında. Süt pompalama anındaki ses kulaklarımızı çınlatıyor her defasında. Annenin kayıtsızlığı ilerleyen süreçte neye dönüşecek acaba?

Film yönetmenin ilk uzun metraj filmi, anne bir iç sıkıntısı içinde ve sütünü boşaltarak rahatlatıyor gibi kendini. Bu büyüleyici bir an aslında. Annenin besleyici yönü ortaya çıkıyor. Ve sütler çoğaldıkça çoğalıyor. Bu bir nevi içinde hala bebeği taşıdığı izlenimini veriyor çünkü anne duruma anlam verememekte. Sinematografi soğuk dramatik bir mavi üzerinden oluşturulmuş. Fakat asıl birinci tepki annenin sütü yok ettiğinde başlıyor, işte o zaman gerçekle baş başa kaldığı ilk an. İlk destekten sonra, ki bu eşinin ilk desteği demek, atmosfer kendini sıcak tonlara bırakıyor ve anlamsızlık devam ediyor. Kayıtsız ve karmaşık durum devam ederken eşler birbirine destekçi. Babanın da bir noktada aynı annede olduğu gibi bebeği hala içinde taşıdığını, ruhunun derinliklerine gömdüğünü ve bir noktada varlığını hala yaşatmaya çalıştığını anlıyoruz. Fakat yine de sütü bağışlamak için Melkbank’a gidiyorlar. Bunca sütle baş etmek zor olacak…

Az diyalog var filmde, az müzik var fakat müzikler yerinde kısa, az ve özler. Müziklerin girişiyle hareketin başladığını anlıyoruz. Bir noktada Robin’in hislerine tercüman oluyor müzik çünkü müziğin giriş yerleri genellikle Robin’in önemli anlarına denk geliyor. Bunlardan birisi Melkbank’a gittikleri ilk an. İşin garibi annenin ilk gülümsediği anın Melkbank’tan onay aldığı an olması. Bir nevi süt pompalamanın zevkini görüyoruz. Anne ile yaşıyoruz. Empati yeteneğimizi arttıran bir film. En etkileyici yönü ise pompalama sesi. Makinenin çıkarttığı ses dışında hiçbir şey duymuyoruz ve o an sanki annenin karşısında oturuyor ve onu izliyor, ne yaşadığını ve içsel karmaşasını çözümlemeye çalışıyor gibiyiz.

En güldüren sahne, sütlerin önünde fotoğraf çekilip sosyal medyada paylaştığı sahne idi. Yürüyüş grubundaki yaşlı adamla ilgili bir belirsizlik var bir noktada çünkü bir sahnede sütün gelmesini sağladı. Bunun sonunda da Robin onunla içsel bir bağ kurmuş oldu. Son sahnelerde sessiz yürüyüş ekibindekilere karşı bir merak var. Robin ve adamın konuşabileceği fakat konuşmadıkları sahne aslında konuşmadan da durumun varlığını anlattı.

Bir annenin yas ile mücadele sürecini gördüğümüz filmde, annenin kayıtsızlığını daha çok yasın inkâr aşamasında olduğuna ve film boyunca çoğunlukla bu inkâr aşamasından da çıkamadığına yordum. Sütünü bağışlayarak yas sürecini yönetmeye çalışan Robin, bu süreçte kaybettiği bebeği ve diğer insanlarla da bağ kurdu. Sütü bağışlamak ve yas sürecini tamamlayarak vazgeçmek bir nevi. Bu yönden çarpıcı olan film ağır ilerleyişi ve diyalogsuzluğuyla da iletişimin farklı yönlerine temas ediyor. En son sahnede olduğu gibi; diğer annenin evine sütünü götürdüğü sahnede yalnızdı ve diyalog olmadan yalnızca bakışlar ile süt bağışını gerçekleştirdi ve yas sürecini de tamamlamış oldu. Filmin sonunun yasın bitişi ve başının da başlangıcı olarak yorumlamaya açık olması filmin bütününü anlatıyor diyebilirim.

Milk: Bir Annenin Yas Süreci

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...