Luther: The Fallen Sun
Netflix’in yayınladığı ve 8 yıldır hasretle beklenen Luther dizisinin filmi “Luther: The Fallen Sun” nihayet yayınlandı. Yönetmenliğini Jamie Payne’in üstlendiği filmin senaryosu, ünlü senarist Neil Cross tarafından kaleme alındı. Filmin başrolünde, ünlü oyuncu Idris Elba yeniden John Luther karakterini canlandırıyor. Filmin diğer oyuncuları arasında Andy Serkis, Cynthia Erivo ve Michael Smiley de yer alıyor. Luther’in bu sağlam oyuncu kadrosu da dizi hayranları tarafından büyük övgü aldı. Idris Elba, John Luther karakterinde yine harika bir performans sergiliyor. Oyunculuğu ve karizması, karakterin iç dünyasını, karmaşıklığını ve acısını mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Andy Serkis (David Robey), filmin kötü adamı olarak dikkat çekiyor ve başarılı oyunculuğuyla izleyiciyi korkutmayı başarıyor. Ayrıca, Serkis’in oyunculuğu sayesinde karakterinin tüm rahatsız edici taraflarını yoğun bir şekilde hissediyoruz. Cynthia Erivo (Odette Raine) ise, rolünün gerektirdiği yüksek performansı başarıyla yerine getiriyor.
Filmin başlamasıyla birlikte, dizi severler olarak Luther’in geri dönüş sevincine bürünüyoruz. Filmin senaryosu, dizi hayranlarını tatmin edecek nitelikte. Luther: The Fallen Sun, orijinal TV dizisinin izleyicilerine tanıdık gelecek bir hikayeyi takip ediyor. John Luther, seri katillerin izini sürerken, aynı zamanda kendi iç dünyasındaki savaşı da veriyor. Bu sefer Luther, en zorlu rakibi Alice Morgan’ın ölümünün ardından kendisini toplamaya çalışıyor. Ancak bir yandan da, insanları öldürmeye devam eden yeni bir seri katilin peşine düşüyor. Senaryo, Luther’in Londra’da bir seri katilin peşine düştüğü bu gizemli hikaye ile başlıyor. Ancak hikayemiz, beklenmedik olaylarla daha da karmaşık hale geliyor ve John Luther, kendini hem bir müfettiş olarak hem de bir kaçak olarak buluyor. Senaryo, Neil Cross’un ünlü yazım tarzına sadık kalarak ve izleyicileri heyecanlandıran bir karanlık atmosfer yaratıyor. Bu senaryonun gücü, karakterlerin gelişimi ve duygusal yoğunluğunda yatıyor. İzleyiciler, Luther’ın iç dünyasına daha derin bir bakış atma fırsatı buluyorlar. Karakterin zayıflıklarına ve karanlık geçmişine bir kez daha şahit oluyorlar. Ayrıca, Alice Morgan’ın ölümü nedeniyle Luther’ın yaşadığı acı ve kayıp gibi duyguların da etkileyici bir şekilde işlenmesiyle, senaryo daha da derinleşiyor ve izleyiciyi daha da içine alıyor.
Filmin sahneleri de oldukça etkileyici bir şekilde çekilmiş. Londra’nın tenha ve pis sokaklarında geçen çekimler, filmin karanlık ve gizemli atmosferini yansıtıyor. İzleyicileri, özellikle filmin son sahnelerinde nefeslerini tutacak kadar heyecanlandırabiliyor. Filmin ışıklandırması da filmin atmosferine katkıda bulunuyor. Koyu renkler, aydınlatmanın başarılı bir şekilde kullanımı ve gölge efektleri, filmde karanlık bir atmosfer yaratıyor ve senaryoya uyum sağlıyor. Sahne tasarımı ve ışıklandırma da aynı şekilde filme ayrı bir atmosfer katıyor ve mükemmel bir uyum yaratıyor. Bununla birlikte, filmde kullanılan müzikler de sahnelerin etkisini oldukça artırıyor.
Ancak, bazı eleştirmenler, filmin senaryosunun biraz sıkıcı olduğunu ve bazı karakterlerin yeterince geliştirilmediğini belirttiler. Ayrıca, filmin finali de tartışmalıydı ve bazı izleyiciler bu sonu beğenmediler. Ancak, bence bu yapım Luther’i ilk defa gören, dizisini izlemeyen ve hatta diziden haberi olmayan izleyicilerde ‘‘Film değil de keşke dizi olsaymış. Ne güzel uzun uzun izlerdik.’’ isteği yaratabilecek kadar güzel bir film.
Sonuç olarak, Luther: The Fallen Sun, dizi hayranlarının da beklediği bir filmdi ve büyük ölçüde hayranları, hatta diziyi izlemeyenler tarafından da beğenildi. Orijinal TV dizisinden farklı olarak, karakterin iç dünyasına daha fazla odaklanan ve izleyicilere daha derin bir hikaye sunan bir film oldu. Senaryo, oyunculuk ve sahne tasarımı ile başarılı bir iş çıkarıldı. Eğer vaktiniz varsa, bu polisiye/gerilim filmini de mutlaka izlemenizi öneririm.
Luther: The Fallen Sun