Love at First Sight: Aşkın Olasılığı
“İyi bir şeyi bulup kaybetmektense ona hiç sahip olmamak daha mı iyidir?”
Olasılıklar… Her zaman var olan, bazı zamanlar iyi bazı zamanlar ise kötü bir şeyin olabileceğini düşündüren durumlar veya matematiksel anlamı ile istatiksel bir ölçüm. Var olma olasılığı yüksek olan bir şeyin illaki %0,01’lik var olmama yani zıt bir durumu vardır. Çünkü hayatta her şey planladığımız olasılıklar çerçevesinde ilerlemez. Hayatta kullandığımız veya tercih ettiğimiz her şeyi bir olasılık çerçevesinde kararlaştırırız. İncelemesini yaptığım Love at First Sight filmi ise hayatta var olan ve herkesin bir kez de olsa hissetmek istediği o duygu üzerine. Yani AŞK.
Jennifer E. Smith tarafından kaleme alınan kitaptan uyarlanan ve başrollerini Haley Lu Richardson ve Ben Hardy’nin paylaştığı filmimizde iki insanın bir araya gelmesi için gereken olasılıkları yer yer komediyle yer yer hüzünlü anlarla bize sunuluyor. Bir havalimanında, 193 binden fazla yolcunun arasında hayatınızın aşkını bulma olasılığınız nedir? Bana sorarsanız %0,01’lik bir ihtimal vardır derim. Filmin konusunu oluşturan bu durum sizin için farklı bir yüzdeye sahip olabilir. Ancak Hadley Sullivan (Haley Lu Richardson) için bu olasılığın daha yüksek olduğunu söylemem gerek. Birbirlerine Hadley’nin uçağını kaçırması sonucu rastlayan ikilinin hikayeleri tam da burada başlıyor. Birbirlerini tanımayan iki gencin farklı amaçlar için yapacakları yolculuk başka bir hikâyenin başlamasını sağlıyor. Üstünde durulan konu hakkında insan hayatından örnekler verilmesi filmin izleyici kitleye ulaşmasında önemli bir rol oynuyor.
Hayatta var olan her duyguyu ekrana yansıtmaya çalışan oyuncular gerçekten iyi bir performans sergiliyor. Bunun yanı sıra filmde kullanılan müzikler bu duyguları zirvede yaşamanıza sebep oluyor. Kullanılan müziklerin verdiği duygular sizi hem heyecanlandırırken hem de oyuncularla beraber üzülmenize ve empati kurmanıza yardımcı olacak cinsten. Hangi yaşta olursanız olun size genç olmanın verdiği hisleri yaşatacak bir yapım olmuş.
Filmde çok güzel bir detaya daha yer verilmiş. Herkes genelde birileriyle tanıştığında ilk olarak karşısındaki kişinin sevdiği şeyleri öğrenmeye çalışır. Burada fark ettiğim durumlardan biri de birbirlerini sevmedikleri yönlerden, nesnelerden ve durumlardan tanımaya çalışmaları. Aslında mantıklı bir düşünce. Çünkü birinin sevmediği şeyleri öğrenirseniz geriye kalan tek olasılık sevdiği şeyler.
Yapımda değinilen diğer bir mesele evlilikler ve aile yapıları. Çağımızın da bir sorunu olan evlilikler ve aile yapıları iki olasılıkla beraber sunulmuş. Bir tarafta ailesi ile birlikte mutlu yaşayan Oliver (Ben Hardy) varken diğer tarafta ise parçalanmış bir ailede büyüyen ve babasının 3. evliliği için Londra’ya giden Hadley var. Olayları iki tarafın gözünden bakabileceğiniz aynı zamanda iki tarafı da anlamak için empati kurabileceğiniz bir şekilde sunan film, bu konu hakkında da olasılıklarla dolu. Günümüzde yüksek olasılıklara sahip devam eden evliliklerin az olması bu olasılığın hiç yaşanmayacağı anlamına gelmez. Bu nedenle bu konu hakkında da umut verici tasvirler ve olasılıklar bizlere sunulmuş.
Filmin romantik komedi izleyicileri için gayet güzel bulunacağını söylemem mümkün. Yönetmen koltuğunda Vanessa Caswill’in oturduğu filmimizde duyguların işlenişi karşı tarafa çok iyi bir şekilde aktarılmış. Bazıları için boş zamanlarını değerlendirmek amacıyla izlenecek bir film olsa da bir şans vermeniz ve aşk hayatınızın üzerine kurulu olasılıkları bir kez daha gözden geçirmenizi sağlayacak bir yapım. Bazen hayattan istediğimiz şeylerin gün yüzüne çıkmasının ne kadar zor bir olasılığı sahip olduğunu düşünürüz. Ama unutmayın her şeyin %0,01’lik de olsa olma olasılığı vardır.
Love at First Sight: Aşkın Olasılığı