Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Kinds Of Kindness: Bir Lanthimos Üçlemesi

Kinds Of Kindness: Bir Lanthimos Üçlemesi

Yazar: Tuğçe Ulutuğ

Kinds Of Kindness: Bir Lanthimos Üçlemesi

Merhabalar!

Bu yazıda en sevdiğim yönetmenlerden Yorgos Lanthimos’un “Kinds of Kindness” filmini kurcalıyoruz. En sevdiğim derken ciddiyim, ilk 3’e girer, Tim Burton ve David Cronenberg’ten hemen sonra.

Kinds of Kindness kısa filmlerden oluşan, merhamet duygusu temalı bir üçleme. 2 saat 44 dakika sürüyor. Fragmanlarında 80’ler klasiği Eurythmics’in “Sweet Dreams” ile daha çıkmadan adından söz ettirmeye başlamıştı. Ama bence bu filmin asıl müziği ikinci şarkı. Hatta bu yazıyı okurken arkadan onu açabilirsiniz, COBRAH-Brand New Bitch. Sizi filmin havasına sokacaktır.

Tabii vizyona girince koştum izledim. İzlerken arkamda oturan ekip tüm bu süre boyunca birbirlerine “Abi anlamadım yaa..” veya “Neden öyle oldu şimdi?” gibi sitem ettiler. Aslında Lanthimos izlerler bağlantıları kurmakta zorlanmayacaktır. Ama bu yazıyı okuduktan sonra izlerseniz, veya izleyin öyle okuyun fark etmez, Lanthimos’un beyninden ufak bir parça yemiş gibi olacaksınız ve filmi anlamayan arkadaşlarınıza film sonrası hava atabileceksiniz:)

Jesse Plemons ve Emma Stone’un başrolünde olduğu ve her biri Lanthimos’un kendine has tarzıyla anlatılan tuhaf ve karanlık öykülerle dolu 3 film. Hazırsanız artık kısaca filmlerin hikayelerine girelim.

Filmlerde aynı oyuncular farklı karakterlerde yer alıyor. Değişmeyen tek karakter R.M.F. Filmde de tanıştığımız ilk karakter kendisi. Zaten 3 filmin isimleri de R.M.F üzerine. Hikayeleri anlatırken küçük gözüken ama filmin iskeleti R.M.F hakkında da detaylı bilgi vereceğim.

İlk hikaye, “The Death of R.M.F”.  Plemons, hayatının kontrolünü tamamen patronu Raymond’a (Willem Dafoe) bırakmış Robert’ı canlandırıyor. “Dogtooth” filmini izleyenler burada ondan fazlaca iz bulacaktır. Dış dünyadan çocuklarını “korumak” için sadist güç kullanan bir baba hikayesi. Her gün ne yiyeceğinden ne giyeceğine kadar talimatlarla dolu bir yaşam süren Robert, işler ters gidince Emma Stone’un oynadığı karakter tarafından yerinin alındığını öğreniyor. Tabii tüm hayatını koordine eden adam onun yerine başkasını bulunca, hissettiği “sevgi” kaybı kahramanımız Robert’ı en büyük sınırlarıyla sınıyor.

R.M.F burada Robert’ın öldürmesi gereken, Raymond’ın görevlerinden biri olarak görüyoruz. Görevi, başta vicdanı bir insan öldürmeye izin vermediği için, kabul etmiyor ve zaten tüm olay orada kopuyor.

İkinci hikaye daha da çılgın. “R.M.F is flying”. Plemons ve Stone, bu kez bir çift olarak karşımızda. Plemons, bir polis memuru olan Daniel’ı ve Stone ise kaybolduktan sonra geri dönen deniz araştırmacısı Liz’i canlandırıyor. Ancak Liz, Daniel için artık eskisi gibi değildir. Ayak numarası değişmiş, sevdiği yemekler değişmiş… Bu da Daniel’in paranoyasını ortaya çıkarıyor. Sonuç? Kanlı bir final… Bu sahne insana ciğerini söktürür bile diyebiliriz:)

Peki burada R.M.F nerede? Liz’i kurtaran uçağın pilotuna dikkatlice baktınız mı?

Son hikayeye gelelim. “R.M.F eats a sandwich”. Plemons ve Stone, bir çift tarikat lideri olan Dafoe ve Hong Chau’nun yönettiği bir dünyada, mistik bir şifacı bulmaya çalışan bir ikili olarak karşımıza çıkıyor. Bu bölüm, Lanthimos’un en enerjik ve hareketli hikayesi. Gözyaşlarıyla su arıtan ve takipçilerine cinsel ödüller veren bu tarikat, kirlendiğini düşündükleri üyelerini de saunada ölene kadar ısıtıyor. R.M.F burada filmin sonunda canlanan ceset.

R.M.F hakkında bir teori daha var. Denilene göre harfler 3 filmin ana duygusuna ve konusuna karşılık geliyormuş. İlk filmde Robert aslında Raymond’ın “cennetinden” kovulur. Robert da cennete tekrar kabul edilebilmek için R yani “redemption” kurtuluş çaresi olarak R.M.F’i öldürür.

İkinci filmde Liz Daniel’dan uzakta rahatça yaşarken, döndüğünde Daniel’ın manipülasyonlarına maruz kalır ve R.M.F’nin Liz’i geri getirmesi onun kontrolünü sağlar. M harfi de “manipülasyon”dan geliyor yani.

Son filmde Emily tarikatından dışlandıktan sonra şifacıyı bularak tarikata geri kabul edilmeye çalışıyor. Bunu da F, “faith” yani inanç üzerinden R.M.F’nin dirilmesiyle gösteriyor.

Her halükarda, R.M.F konusu filmi izledikten sonra üzerine konuşmak için keyfli bir bulmaca. Farklı yorumları olan varsa beni bulsun:) Unutmadan magazinsel bilgi, Yorgos Stefanakos yani R.M.F Lanthimos’un yakın arkadaşıymış.

Lanthimos, R.M.F’nin amacını Variety dergisine verdiği bir röportajda şöyle açıklıyor, onu da vermiş olayım:

“Üç hikayeyi bağlamanın ince bir yolu olarak düşündük, aynı aktörlerin her hikayede farklı bir karakter oynaması dışında. Ana karakterin yeniden ortaya çıkmasını istemedik, ancak filmde kısa bir süre yer alan bir karakter olsun istedik. Ama aynı zamanda, varlığı önemliydi.”

Lanthimos bence bu üçlemesiyle, “The Favourite” ve “Poor Things” gibi nisbeten diğerlerine göre daha sıcak filmlerinden sonra eski tarzına geri döndüğünü, ya da aslında tarzından ödün vermeyeceğini gösteriyor. Eski tarzı dediğim “Dogtooth,” “Alps,” “The Killing of a Sacred Deer” ve “The Lobster” filmlerinden bahsediyorum. Bu üçleme onların yanında yine çok daha sakin kalmış.

Lanthimos’tan bahsederken Efthimis Filippou’dan bahsetmemek olmaz. Yunan bir yazar kendisi. Kinds of Kindness’ın da ortak yazarı. “Dogtooth,” “Alps,” “The Killing of a Sacred Deer” ve “The Lobster” filmlerinde de Lanthimos’la birlikte çalıştılar. Birbirini anlayan ekipler, insanlar birlikte ürettiklerinde çıkardıkları işler daha bütün hissettiriyor. Bu iki beyninden çıkacak işleri izlemek zorlayıcı, düşündürücü ve utandıran bir yerden güldürücü olduğu için seviyorum.

Kinds of Kindness’ın görüntü yönetmeni Poor Things’te ve The Favourite’te de olduğu gibi Robbie Ryan. İkisi için de BAFTA ödüllerini kaptı tabii. Oscar’da da aday gösterilmişti iki film için de. Eğer Robbie’nin gözünü sevdiyseniz Fish Tank filmini de izlemenizi öneririm. Bence en iyi işlerinden biri.

Özetle, insan ilişkilerini, güç faktörünün insan ilişkilerindeki sınırlarını, sevginin hatta merhametin silah olarak kullanıldığında nelere yol açabileceğini ve sınırsız özgürlüğün korkutuculuğundan kaçıp köleye dönüşmeyi çarpıcı bir hikaye örgüsüyle anlatan bu 3 filme, yüzleşmeye hazır olan herkesi davet ediyorum:) Delirmenin sınırında böyle sakince gezmek Lathimos’u daha merak uyandıran bir yönetmen yapıyor.

7 Kasım’da “Bugonia” isimli yeni filmi çıkacak bu arada. Adam seri üretimde… Bu filmde de şaşıracaksınız ama Emma Stone ve Jesse Plemons başrolde olacak 🙂

Filmi özetleyeyim merak edenlere. Dünya’yı yok etmek isteyen bir uzaylı olduğu sanılan kişinin, CEO kaçırma hikayesi üzerine konuşan 2 komple teorisyenini anlatıyor.

Mısırları patlatıp filmi açtıysanız yazıyı burada sonlandırıyorum.

İyi seyirler!

Kinds Of Kindness: Bir Lanthimos Üçlemesi

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...