Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Dirsek: Aniden Değişen Bir Hayat Hikayesi

Dirsek: Aniden Değişen Bir Hayat Hikayesi

Yazar: Aleyna Şafak

Dirsek: Aniden Değişen Bir Hayat Hikayesi

Dirsek, 2024 yapımı, Türkiye, Almanya ve Fransa ortak yapımı olan uzun metraj bir filmdir. Fatma Aydemir’in aynı isimli, Ellbogen adlı ödüllü romanından beyaz perdeye uyarlanmıştır. Ülkemizde 7-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenen 35. Ankara Film Festivali’nde gösterilmektedir. Film, genel yapısı itibarıyla dram türündedir. Yönetmenliğini Aslı Özarslan üstlenirken, senaryosunu Claudia Schaefer, Aslı Özarslan ve Fatma Aydemir birlikte yazmıştır. Film, mekân olarak hem Berlin’de hem de İstanbul’da geçmektedir ve başrollerinde Melia Kara, Jale Arıkan ve Mina Sağdıç yer almaktadır.

Dirsek, Almanya’nın Berlin şehrinde yaşayan Türk asıllı bir genç olan Hazal’ın hikayesini konu alıyor. Berlin’de çok sıradan bir hayat yaşayan Hazal, farklı bir şeyler yapmak istiyor. 18. yaş gününde yakın kız arkadaşlarıyla bir gece kulübünde kutlama yapmak isteyen Hazal, hiç beklemediği bir gece sonu ile karşılaşıyor. Gece kulübüne alınmayan kızlar, metro istasyonuna giderken kendi aralarında kavga ediyor. Ardından, gece vakti metroda yalnız olan bir erkek tarafından Hazal’a laf atılıyor. Bundan rahatsız olan Hazal, arkadaşının onu korumasıyla birlikte, çocuğa karşı fiziksel şiddet uyguluyor. Daha sonra Hazal, hiç beklemediği bir şekilde çocuğu tren raylarına itiyor ve genç çocuk ölüyor. Bunun üzerine Hazal, İstanbul’a kaçıyor. İnternetten tanıştığı ve görüntülü konuştuğu Mehmet’in yanına gidiyor ve bir süre onunla kalmaya başlıyor. Bir yandan internette Alman haberlerini araştırırken, metro istasyonunda öldürdüğü çocuğa karşı fiziksel şiddet uygularken çekilen kamera görüntüleri ile arandığını öğreniyor. Ardından Hazal, ciddi bir korkuya kapılıyor ve olaylar birbirini takip etmeye başlıyor.

Dirsek (Ellbogen) filmi, genç bir kadının çelişkilerle dolu kimlik ve aidiyet arayışını anlatırken, derin toplumsal ve bireysel dinamikleri incelikle işliyor. Fatma Aydemir’in aynı adlı romanından uyarlanan bu yapım, Türkiye-Almanya-Fransa ortak yapımı olarak çokkültürlülük deneyimini oldukça gerçekçi bir üslupla perdeye taşıyor. Yönetmen, Hazal karakterinin Berlin’den İstanbul’a sürüklenen trajik yolculuğunu ele alırken, hem toplumdan dışlanan hem de kendine bir yer bulmak isteyen genç bir bireyin kaygılarına, çelişkilerine ve özgürlük arayışına odaklanıyor. Hazal’ın, ait olduğu iki dünya arasında köprü kurmaya çalışırken karşılaştığı zorluklar, yönetmenin minimalist sinematografisi ve dramatik anlatımıyla daha da etkili hâle geliyor. Bu çarpıcı sinematografik anlatım, yalnızca olay örgüsüne değil, aynı zamanda karakterlerin içsel çatışmalarını da derinleştiriyor. Ancak filmdeki olayların keskin geçişi, sahneler arası hikaye örgüsünü biraz havada bırakıyor. Örneğin, Hazal çocuğu öldürdükten sonra sahne bir anda İstanbul’a giden otobüse geçiyor. Bu durum, “Ara sahnelerde neler oldu? Hazal nasıl kaçtı? Pastaneden para almıştı ama annesinden nasıl uzaklaştı?” tarzı soruları ortaya çıkarıyor. Diğer bir keskin geçiş örneği ise, Hazal İstanbul sokaklarında yürürken bir anda teyzesini görüyor ve vakit geçiriyorlar. Bu tarz sahne geçişleri, ara sahnelerdeki olay örgüsünü yüzeysel bırakarak hikayede çok fazla soru işareti oluşmasına sebep oluyor.

Filmi sinematografik olarak incelediğimizde, kamera titremesinin çok fazla olduğu görülüyor. Sanki el tripodu kullanılmamış gibi bir algı var. Filmi çekerken normal diyalog sahnesinde bile kameranın sürekli titremesi izleyicilerin dikkatinin dağılmasına neden oluyor. Ancak kullanılan ışık, gölge ve filmin kontrast renkleri oldukça dikkat çekici. Film, hem dramatik atmosferi hem de heyecanlı tarafını oldukça başarılı bir şekilde yansıtıyor.

Müzik ve ses tasarımı ise filme oldukça uyumlu seçilmiş. Bu açıdan, filmin belli sahnelerinde oyuncuların ruh hâllerini yansıtmada müziğin etkisinin olumlu yönde olduğunu söyleyebiliriz.

Sonuç olarak, Dirsek, sadece bir gençlik trajedisi değil, modern toplumların bireyi dışlayan yönlerini, göçmenlerin varlık mücadelesini ve başka yerlerde hayatta kalma çabalarını anlatan derin bir yapım olarak değerlendirilebilir. Bu özgün anlatım, filmi yalnızca bir dram değil, aynı zamanda sosyolojik ve kültürel bir anlatı olarak da kayda değer kılıyor. Öte yandan, filmin sonu dâhil genel anlatıdaki keskin geçişler, filmdeki olay örgüsünü havada bırakmış ve verilmek istenen asıl mesaj yüzeysel olarak aktarılmıştır. Dinamik sahnelerle görsel uyumluluk her ne kadar başarılı olsa da, bu durum ara sahneler ya da herhangi bir diyalog sahnesiyle izleyiciye anlatılabilirdi. Bu şekilde, izleyicinin kafasında soru işaretleri oluşmazdı.

Dirsek: Aniden Değişen Bir Hayat Hikayesi

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...