Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Cadı: Akıl ve Batılın Bitmeyen Savaşı

Cadı: Akıl ve Batılın Bitmeyen Savaşı

Yazar: Tolga Taşan

Cadı: Akıl ve Batılın Bitmeyen Savaşı

Cadı, Gerilim – Korku türünde işler üretmek konusunda “üç harfliler” kıskacına takılmış ülkemiz sinemasında yeni bir soluk olarak 2024 yılında hayatımıza girdi. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın aynı isimli romanından uyarlanan film, romanı okuyan kişiler için de farklı sürprizler hazırlamış. Yönetmenliğini ve senaristliğini Erman Bostan’ın yaptığı film, yönetmenin ilk işi olmasıyla da dikkat çekiyor. Ocak 2025 itibarıyla filmi Prime ile izlemek mümkün.

Filmin konusu kısaca şöyle: Osmanlı’nın son dönemlerinde zengin bir aristokrat olan Naşit Efendi (Furkan Andıç) ile evlenmek zorunda kalan Fikriye Hanım (Buse Meral), taşındığı bu yeni hayat içerisinde birtakım garipliklerin farkına varır. Gariplikler giderek artmaya devam ederken, kocasıyla ilgili de yeni sırlara vakıf olacaktır.

Kitabı okumuş ve Gürpınar’ın eserlerini seven biri olarak, aradaki farklara ve benzerliklere girmeden önce biraz filmin genel yapısından bahsedeceğim.

Genel olarak yapımından oyunculuğuna, posterinden metnine filme özenildiğini söylemek gerek. Filmin posteri Ethem Onur Bilgiç imzası taşıyor. Müziklerini ise Ercüment Orkut ve Cem Tuncer üstlenmiş ki müzikleri, özellikle “Mesmer”i, ara ara açıp dinliyorum. Kostümler ve sanat yönetimi konusunda güzel işler çıkarılmış. Eski İstanbul’un manzaraları için de keza öyle. Oyunculuklar belli bir ortalamanın üzerinde seyrediyor. Kişisel olarak, bu tarz filmlerde hep bir yapaylık, “cringe” hissiyatı alırım; bu filmde ise yer yer iyi yerlere çıkabilen çıtayı görebilmek güzeldi. Özellikle Süreyya Kilimci ve Elif Ürse yan rollerde çok iyi iş çıkarmışlar. (İki oyuncunun da yer aldığı ortak bir “Çatlak” filmi de var; ancak bu da başka bir yazının konusu.)

Filmin temposuyla ilgili biraz problemim var. Gerilim filmlerinde bazen iyi kullanımlarını görsem de pek sevmediğim işleri ağırdan alarak gitme tercihi, bu filmde biraz yersiz kullanılmış. İkinci yarısında temposunu artırmasına rağmen, ilk yarıda yapılan bu tercihle bence seyirciye geçmesi istenen bazı hisler kayboluyor ve diyaloglar önemini yitiriyor.

Şimdi gelelim roman ile karşılaştırmalı bir şekilde filmin “spoiler” içeren kısımlarına.

Hüseyin Rahmi Gürpınar, çağının en aydın yazarlarından biri. Çıkardığı yapıtlar; rasyonel aklı savunan, skolastik düşünceyi eleştiren, felsefi konularda farklı düşüncelere yer veren, karakterler üzerinden okuyucuya fikirlerini aktardığı yapımlar olmanın yanı sıra komedisi kuvvetli işler olarak dikkat çekiyor. Ayrıca kadınların yaşadığı problemleri analiz etmesi ve ses çıkarması; görünürlük sağlama çabası da takdire şayan.

Filmde de bu unsurlara rastlamak mümkün, ancak bir farkla: Gürpınar’ın eserlerinin belki de bel kemiğini oluşturan komedisi bu filmde ne yazık ki es geçilmiş. Gerilim tonunun korunması için olduğunu düşündüğüm bu tercihle beraber film, kitaptan farklı bir yere yerleşmiş. (Bir paragraf yukarıda bahsettiğim “tempo” sorunu da burada doğuyor bence.) Romanda yer verilen karakterlerin bir kısmı da bu nedenle ya değişmiş ya da elenmiş. Hatta ana akış bile büyük oranda değişmiş. Bu, romanı da okumuş izleyiciler için benzer bir tatta yeni bir deneyim olabilse de, romandaki karakterlerin ete kemiğe bürünmüş hallerini görmeyi bekleyen benim gibiler için biraz tatsız olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Yenge karakterini ve geçmiş-gelecek arasında bize rehberlik eden Şükriye karakterini görebilmeyi isterdim.

Ancak filmin yaptığı bu yeni dokunuşu da beğendiğimi söyleyebilirim. Şöyle ki roman, sizi finale götürdüğünde büyük gizemleri tek tek açıklıyor, ardından rasyonel bir yere park edip okuyucusuna veda ediyordu. Filmde de yinelenen bu anlatımda tercih edilen çözüm ve final beni romandaki sondan daha çok tatmin etti. Belki filmin temposu biraz daha yüksek olsa, daha seyir zevki yüksek ve daha “katarsis” içeren bir final olabilirmiş. Ancak bu hâliyle de diğer türdeşlerinin yanında parlamayı başarıyor.

Toparlayak olursak Cadı, genel itibarıyla iyi kotarılmış, oyuncu kadrosu keyifli, tarih ve edebiyat sevenlerin keyif alacağı bir yapım olarak izlenmeye değer. Özellikle İngiliz gotik anlatılarında karşılaştığımız estetiği güzel kadrajlar ve mekânlarla süslemesi hoşuma gitti. Sinemamızda bu tarz filmlerin çok nadir hayata kavuştuğunu da düşünürsek, yapılan işin cesur olduğunu söyleyebiliriz.

Benim bu filme puanım, daha da fazlalarının gelmesi umuduyla, 3.5’tan 4/5.

Cadı: Akıl ve Batılın Bitmeyen Savaşı

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...