Writing with Fire: Cesur Kadınlar (İKSV Özel)
İKSV Mayıs seçkisinde izleme fırsatı bulduğum hayattaki eşitsizliklerin yansıtıldığı Writing With Fire son derece başarılı bir belgesel olmuş. Writing With Fire, Hindistan’da kadınlar tarafından yönetilen tek haber ajansı olma özelliğini taşıyan Khabar Lahariya’nın, Uttar Pradeş eyaletinde yaşayan muhabirlerin çevredeki acımasızlığı ve adaletsizliği duyurmaya çalışma hikayesi. Yönetmenliğini Sushmit Ghosh ve Rintu Thomas’ın yaptığı bu belgesel Sundance Film Festivali’nde dünya sineması bölümünde izleyici ödülünü almış.
Bu belgeselde olaylar bize üç başarılı muhabir tarafından aktarılıyor; Meera, Suneeta ve Shyamkali. Cinsiyet eşitsizliğinin ileri boyutlarını yaşayan bu kentte kadınlar her koşulda zorluk çekerken bu kadınlar büyük bir cesaret örneği göstererek tutkuları olan gazeteciliği yapıyorlar. Çevredeki insanlar tarafından psikolojik baskılara maruz bırakılsalar da bağımsız gazeteciliğin toplumun yozlaşmış sistemine ve adaletsizliğine bir darbe indirebileceğini düşünerek bu uğurda çalışmaya devam ediyorlar.
Filmin başlangıcında Khabar Lahariya’nın şu anki konumuna gelmesinde büyük bir katkısı olan dijitalleşmeden bahsediyorlar. Hindistan’ın fakirliğinden ötürü telefonla hiç konuşmamış olan muhabirler bile cesaretleriyle ve iyi bir yönetim stratejisiyle zamana ayak uydurarak dijitalleşmeyi başarıyorlar. Şu an Youtube kanalında 160 milyon izlenmeye sahip olan haber ajansının arkasındaki azim ve emek görünenden çok daha fazla.
Tecavüze uğramış olan bir kadın sessiz olmazsa öldürülmekle tehdit ediliyor ve rüşvet almış polis memurları bir şey yapmaya yanaşmıyor. Evinde yalnız kalmış bir kadın sebepsizce öldürülüyor ve katil yakalanmıyor. Yasadışı olarak çalıştırılan madenlerde insanlar ezilerek can veriyor ancak yine yetkililer herhangi bir şey yapmıyorlar. Haberciliğin gerekliliği olarak Meera ve ekibi bu olayları mağdurların gözünden insanlara aktarıyor ve bu sayede bazı dosyalarda adalet yerini bulabiliyor. Sosyal medyanın ve halkın olaylara tepki göstermelerinin önemini bizlere tekrar gösteriyorlar.
Suneeta, sebepsizce öldürülmüş kadının haberinin çekimini yaptıktan sonra acılı bir şekilde konuşuyor. “Kadınlar dünyanın her yerinde büyük adaletsizliklerle karşılaşıyor. Bu hayatı anlayamıyorum. Bazen kadın olarak doğmakla günah işlemişiz gibi geliyor. Önce kendi ailene yük olduğunu düşünmek zorunda bırakılıyorsun. Sonra kocanın kölesi oluyorsun. Kadının hayatı daima pamuk ipliğine bağlı.” diyerek kadınların maruz kaldıklarını özetliyor.
Toplumsal yozlaşmanın belki de en büyük sebebi olan kast sistemi de bu belgeselle eleştiriliyor. Toplumu sınıflara ayıran dünyada var olan en geniş ve acımasız dışlamaya sebep olan kast; Hindu dinine bağlı olanların örgütlenmesini amaçlayan bir sosyal hiyerarşi sistemidir. Kast sistemindeki dört ana kast şu şekildedir; din adamları, askerler, tüccarlar ve işçiler. Kast sisteminde yer almayan dışlanmaya mahkum olan insanlara ise “dokunulmaz” adı verilir. Toplum tarafından hor görülen ve dışlanmaya maruz kalan bu insanlara dokunulmaz denmesinin sebebi kast sistemi içindeki insanlara dokunmalarının yasak olmalarıdır. Yeni seçilen hükümetin bu sisteme olan bağlılığı bu haber kanalındaki muhabirleri de korkutuyor. Özgürlüklerinden endişe ederek sistemi değiştirmeye ve insanlarda bir uyanış yaratmaya çalışırken bunun olumsuz bir gelişme olduğunu düşünüyorlar.
Belgeseli izlerken bu kadınlara hayran olmadan duramıyor insan. Zaten muhabirler kendilerini canlandırıyorlar filmde. Hali hazırda alışık oldukları konuşmaları yaptıkları için onlar değil de profesyonellikleri oynuyor adeta. Soru sorma ve eleştirme kabiliyetleri son derece gelişmiş olan bu muhabirler aldıkları kararlar ve attıkları adımlarla ekranda çok emin duruyorlar. Akıcılıkları ve kurdukları cümlelerin kaliteleriyle bu işe nasıl bağlı olduklarını da anlayabiliyoruz. Yaptıkları her şeyi toplum için ve eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için yaptıklarından şüphe duymuyoruz. Kendilerini topluma adamışlar adeta. İşlemeyi seçtikleri haberlerle muhabirlerin hayat hikayeleriyle ve karşılarına çıkan güçlükleri anlatma şekilleriyle çok güçlü ve başarılı bir belgesel oluyor.
Gazeteciliğin yapılmasının en zor olan ülkesinde bu kadınlar korkusuzca duydukları tüm kötülüklerin haberlerini yapıyorlar. Uğradıkları psikolojik şiddete rağmen yıllardır yılmadan çalışan bu kadınlar toplumun umudu olmaya devam ediyorlar. Umarız ki seslerini duyup söylemlerine katılan ve değiştirmek istedikleri sistemin bir nebze değişmesini sağlayan insanlardan daha çok türeyebilsin. Hindistan’ın bu gerici alışkanlıklara ve masum insanlara acı çektiren bu geleneklerden uzaklaşabilmesi dileğiyle.
İyi seyirler.
Writing with Fire: Cesur Kadınlar (İKSV Özel)
Senanur Pehlivan’ın Diğer Yazıları İçin Tıklayın.