Monsters: Lyle ve Erik Menendez’in Hikayesi: Katil ve Kurban mı?
Yapımcılığını Glee, AHS ve daha birçok ünlü yapımda imzası olan Ryan Murphy’nin üstlendiği Netflix yapımı Monster, katillerin biyografik hikayelerini anlatmaya odaklanmış bir dizi. Dizi, ilk olarak 2022 yılında seri katil Jeffrey Dahmer’ın hikayesini anlatarak çok konuşulmuş ve tartışılmıştı. 2024 yılında Monsters adıyla anne ve babasını öldüren Lyle ve Erik Menendez kardeşlerin hikayesiyle geri döndü.
İlk sezondakinden farklı olarak bu sezondaki katiller, sapkın bir seri katil değil, anne ve babalarının çifte cinayetinden yargılanan kardeşler. Dizi, Erik ve Lyle Menendez’in baba Jose Menendez ve anne Kitty Menendez’i neden öldürdüklerini ve kendilerini aklamaya çalışma çabalarını anlatıyor. Jose, Live Entertainment’ın kurucusu ve varlıklı bir iş insanı. Kitty ile henüz çok genç yaşta evleniyorlar ve iki erkek çocukları oluyor. Kardeşler varlık içinde büyüyor, en iyi eğitimleri alıyor ve her ikisi de profesyonel bir tenis oyuncusu olmak için eğitiliyor. Ancak bir gün anne ve babalarını öldürüyorlar. Başta hazırladıkları plan sayesinde polis onlardan şüphelenmiyor, ancak ebeveynlerinin ölümünden sonra yaptıkları aşırı harcama dikkat çekiyor. Olaydan birkaç ay sonra ise küçük kardeş Erik, yaşadığı suçluluk duygusuna dayanamayıp olayı psikoloğuna anlatıyor.
1989 yılında yaşanan bu akıl almaz olay, herkes için büyük bir gizeme dönüşüyor. Kardeşlerin yakalanması ile devam eden dizi, cinayeti işlemelerine sebep olan şeyleri kanıtlamaya çalıştıkları mahkeme sürecine odaklanıyor. Avukatlarının da desteğiyle ortaya geçmişte yaşadıkları çok korkunç şeyler çıkıyor.
İlk sezondaki kadar kurban hikayesi ve farklı cinayet şekilleri anlatılmasa da bu sezonda da çok rahatsız edici detaylar mevcut. Burada özellikle rahatsız edici unsurlar daha çok sözlü şekilde bize sunuluyor. Ayrıca bu sezonda “Kurbanlar kim?” sorusunu ortaya atan trajik bir fikir de mevcut; ölenler mi, öldürenler mi?
Dizi genel anlamda dağınık bir anlatıma sahip. Gerçek hayattan uyarlanan ve hâlâ tartışmalı tarafları olan bir konu olduğu için riskli bir yaklaşımdan kaçınmış. Bizlere farklı bakış açılarından olayları tekrar sunmaya çalışıyor. Özellikle son bölümlerde bunu erken bitirebilmek için daha fazla yapıyor. Ancak bu, izleyeni olumsuz bir şekilde yoruyor. Aynı olayları sürekli farklı bir şekilde izlemek, dizinin odaklandığı yönü bulmayı zorlaştırıyor.
Dizide baba Jose Menendez’i kötü karakter tiplemelerinden aşina olduğumuz ünlü oyuncu Javier Bardem mükemmel bir şekilde canlandırıyor. Anne Kitty Menendez’i ise American Horror Story ve American Psycho’dan tanıdığımız Chloe Sevigny oynuyor. Lyle rolünde Nicholas Alexander Chavez ve Erik rolünde Cooper Koch’u izliyoruz. İki oyuncunun da ilk ciddi işleri bu dizi gibi duruyor. Özellikle Lyle karakterini oynayan Nicholas, farklı duygu durumlarını ve öfke nöbetlerini çok iyi yansıtıyor. Erik’in duygusal biri olduğu ise neredeyse her sahnede ağlamasıyla bize gösteriliyor. Lyle karakteri aşırı dengesiz ve aptal olarak gösterilirken Erik karakteri de aşırı duygusal ve hassas biri olarak karşımıza çıkıyor.
Avukat Leslie Abramson rolünde oynayan Ari Graynor da etkileyici bir performans sergiliyor. Leslie, kardeşlere inanan tek kişi olarak karşımıza çıkıyor. Savunduğu fikre inanan bir avukat olarak samimi olduğu anlaşılıyor.
Nathan Lee, kardeşlerin davasına farklı bir bakış açısı getiren ünlü yazar Dominick Dunne’ı canlandırıyor. Dominick, cinayete kurban giden oyuncu kızı Dominique Dunne’nin katilinin ceza almaması üzerine kendini böyle davalara adamış biri.
Dizide, aynı dönemde yaşanan meşhur O.J. Simpson olayına da yer veriliyor. İşlediği cinayete rağmen tutuksuz yargılanmıştı. O.J. Simpson davasındaki kararın, Menendez kardeşlerin davasında olumsuz bir etkisi olduğu söyleniyor.
Erik Menendez, dizi hakkında kendisinin ve kardeşinin “aşağılık ve korkunç” (vile and appalling) şekilde gösterildiğini söyledi. Dizinin yaratıcısı Ryan Murphy ise buna cevap olarak, “Diziyi henüz izlemediğini biliyorum. İzlese kendisini oynayan Cooper Koch’la gurur duyardı. Burada doğrunun ne olduğunu anlatmaya çalışmıyoruz, yapmaya çalıştığımız şey olayları farklı açılardan anlatmak,” şeklinde yorum yapıyor. Ayrıca Murphy, dizinin 5. bölümünde tek açıdan 30 dakika boyunca Erik’in yaşadığı cinsel istismarı detaylı bir şekilde anlattığı bölümden de bahsediyor. Dizinin %60-65 kadarının kardeşlerin bakış açısına göre uyarlandığını söylüyor.
Kaliforniya’da geçtiğinden midir bilinmez ama filmografisi ilk sezona göre daha aydınlık ve daha renkli bir görsel anlatıma sahip. Çekimlerde sanatsal dokunuşlar ve güzel simetriler var. Müzikler de çok iyi, ama her üzgün sahnede çalan “ham ham” şeklinde mırıldanılan şarkı biraz bunaltıcı olabiliyor.
Kardeşlerin mahkeme kayıtlarının çoğu YouTube’da var. Dizide bu kayıtlardan neredeyse tamamen yararlanılmış. Diyaloglar, konsept, sahne ve kostüm tasarımı neredeyse gerçeğine çok yakın.
Muhtemelen diziyi izledikten sonra mahkeme kayıtlarını veya belgesellerini de izleyeceksiniz, çünkü bu kardeşler bir süre aklınızdan çıkmayacak. Anlattıkları gerçekse, 35 senedir hapiste olmaları büyük bir haksızlık; ama bundan emin olmak imkânsız. Bununla birlikte, trajedinin yaşandığı dönemde Amerika adalet sisteminin ve toplumunun bakış açısının biraz geri kalmış olduğu da dizide anlatılıyor.
Diziyi genel olarak başarılı buldum. Zorunlu olarak yansıttığı tutarsızlıklara rağmen çok ilgi çekici ve merak uyandırıcı. Ancak cinsel istismar detaylarının anlatıldığı sahneleri izlemek zor ve rahatsız edici. Bunun bilinciyle izlemek lazım.
İyi seyirler.
Monsters: Lyle ve Erik Menendez’in Hikayesi: Katil ve Kurban mı?