Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Banger: Dj Vincent Cassel

Banger: Dj Vincent Cassel

Yazar: Tuğçe Ulutuğ

Banger: Dj Vincent Cassel

Merhabalar! Bu yazıda birlikte Vincent Cassel’in bir DJ’i canlandırdığı “Banger” filmini deşiyoruz.

“Banger”, Cassel’in ilk bakışta alışık olduğumuz rollerine ciddi anlamda ters düşüyor, evet. Özellikle siz de benim gibi Cassel’i daha çok David Cronenberg’in Eastern Promises, A Dangerous Method veya The Shrouds gibi filmlerinden tanıyorsanız afallayabilirsiniz. Bu arada Black Swan’daki karakteriyle de bence herkesi etkilemişti…

Fransız yönetmen So-Me’nin (Bertrand Lagros de Langeron) ilk uzun metrajlı filmi “Banger”, Cassel’i bize çağın gerisinde kalmış, dramatik bir DJ olarak sunuyor. Film özetle, nostaljiye sıkışmış karakterleri, müzik endüstrisinin parıltılı yüzeyinin altındaki çürümeyi ve orta yaş krizini hicvediyor.

Yönetmen So-Me, geçmişte Kanye West, Justice ve MGMT gibi isimlerle yaptığı müzik videolarıyla tanınıyor. Görsel stili, klip estetiğiyle şekillenmiş ve hızlı tempolu kurgusuyla öne çıkıyor.

Peki bu film nasıl ortaya çıktı? Aslında ilk tohumları 2020 yılında atılmış bir hikâye diyebiliriz.

So-Me, 2020’de Canal+ için hazırlanan mini dizi 6 x Confiné.e.s’in bir bölümünü yazıp yönetmiş. “Scorpex” isimli bu bölümde başrolde Vincent Cassel yer alıyor. Cassel, anlayacağınız üzere burada DJ olan Scorpex karakterini canlandırıyor. So-Me, bu bölümü yaratırken Ed Banger Records’taki kişisel deneyimlerinden ilham aldığını anlatıyor. Bu kısa format, karakterin derinliğini sergilemek için yeterliydi bence. Aynı karakter uzun metrajda bu kadar etkileyici olmamış. Bir de işin içine polisiye ve mafya girince…

Filmi ve karakteri biraz daha kurcalayalım. Daha önce dediğim gibi, Scorpex dönemin ruhunu kaçırmış bir DJ. Yıllar önce çıkan tek bir “banger” (hit şarkı) ile zirveye oturmuş, fakat o zamandan beri ne müzik üretmiş ne de değişen kültürle yüzleşmiş. Yıldız olmak ve üretememek arasında sıkışan bir Fransız baba. Aslında böyle anlatınca pek çok potansiyele sahip bir karakter olduğunu da görebiliyoruz. Ama film, karakterini absürt bir suç komediye sıkıştırarak bu potansiyeli heba etmiş. Evet, hikâyenin nasıl başladığından bahsetmeyi unuttum… Hikâye, Scorpex’in vergi borçları nedeniyle polisle iş birliği yapmak zorunda kalmasıyla başlıyor.

Scorpex’ten, rakibi genç DJ Vestax (Mister V) üzerinden bir uyuşturucu şebekesine sızması isteniyor. Scorpex bir yandan yozlaşmış müzik dünyasında yeniden yükselmenin yollarını ararken, diğer yandan kızı Toni’yi bu kaostan korumaya çalışıyor. Filmin duygusal kalbi, baba-kız ilişkisi olmaya aday; ancak bu tema yüzeyde kalıyor ve hikâyeye duygusal bir derinlik kazandıramıyor. Hatta doğrudan şunu diyebiliriz: Baba-kız ilişkisi, filme sadece dramatik ama mutlu edici bir son koyabilmek için eklenmiş gibi duruyor…

Filmin teknik tarafına baktığımızda, görüntü yönetmeni Frédéric Noirhomme’un çalışması dikkat çekiyor. Noirhomme, daha önce Avrupa bağımsız sinemasında kendini kanıtlamış biri. Genellikle doğal ışığı kullanma biçimiyle tanınan görüntü yönetmeni, Banger’da da beklenmedik şekilde neon ışıklardan uzak, gün ışığını bolca kullanan bir atmosfer yaratmış. Bu da filmi sadece bir “kulüp filmi” olmaktan çıkarıp, karakter dramına daha uygun bir arka plan sunuyor. Filmle ilgili en sevdiğim unsurlardan biri de buydu. Başlarken sürekli neon ışıklara maruz kalacağımdan korkmuştum…

Cassel’in performansına gelince… Her zamanki gibi karizmatik. Oyunculuğuna kattığı rahatlık, fiziksel komediye yatkınlığı ve karaktere kattığı hüzünlü kibir, filmi ayakta tutan en önemli şey. Scorpex, dans kültürünün Ali G’si gibi: saf, egoist ama bir o kadar da sevimli. (Ali G, Sacha Noam Baron Cohen’ın yarattığı bir komedi karakteri.)

Film boyunca sürekli saçmalayan ama içten içe kızına iyi bir örnek olmaya çalışan bu adam, Cassel’in ellerinde yaşayan bir karaktere dönüşmüş. 6 x Confiné.e.s bölümüyle kıyaslandığında burada karakteri daha gevşek ama daha dramatik.

Film, yapısal olarak oldukça dağınık. Mizah her zaman hedefi bulmuyor. Müzik üretmenin, sanat yaratmanın o önemli anları geçiştirilmiş ve sıkıcılaştırılmış. Finale yakın bir sahnede arka plandaki siren sesinin bir beate dönüştürülmesi, yaratıcı ve eğlenceli bir an yaratıyor. Keşke bu tür anlara daha fazla yer verilseydi. Film, en azından müzik yapan, üreten insanlarla daha fazla bağ kurulabilecek noktalara sahip olurdu.

Sonuç olarak Banger, türler arasında sıkışmış, kimliğini bulmaya çalışan bir film. Ne tam bir suç hikâyesi, ne tam bir komedi ne de duygusal bir karakter dramı. DJ kültürünü bilen ve seven biriyseniz belki size daha fazla şey ifade edebilir. Ama çoğu seyirci için, özellikle de yüksek beklentilerle izleyenler için ortalamanın biraz altında kalacak bir deneyim olabilir. Tüm dağınıklığına rağmen Vincent Cassel’in varlığı sayesinde izlemeye değer.

Mısırlar patladıysa yazıyı burada sonlandırıyorum.

İyi seyirler!

Banger: Dj Vincent Cassel

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...