Bana Karanlığını Anlat: Aynanın Karşısına Geçmeye Hazır Mısın?
İnsanoğlu kendi karanlığına doğru yol alırken, bu yoldaki malzemeleri—yani duyguları ve bu duygularla verilen kararların sonuçlarını—hesaba katamaz. Katmak ister mi? O da büyük bir muamma… Sonuç olarak, kısıtlanma hissettiğimiz anda büyük bir başkalaşım kaçınılmaz olacaktır. Hayatınla yüzleşmeye hazırsan Bana Karanlığını Anlat filmine yakından bakalım.
Gizem Kızıl’ın ilk uzun metraj filmi olan Bana Karanlığını Anlat, 2022 yılında seyirciyle buluşuyor. Yönetmen ve senarist kimliğiyle ön plana çıkan Kızıl, ilk filminin temelini “istenmeyen bir gelin” üzerine kuruyor. Senaryonun merkezinde, kadın karakter ve annesi tarafından fazlasıyla sevilen, adeta kral gibi büyütülmüş bir erkek karakterin mutsuz evliliği yer alıyor. Bu bir evlilik mi derseniz, küçük bir parantez açıp “tutsaklık” diyebilirim. Kadın ve erkeğin, öz benliklerinden uzaklaşarak belirli kalıpların kölesi hâline geldiği, bunun farkına varmadan ömürlerini tükettiği sonsuz bir çaresizlik yığını…
Ev hanımı olan Nermin (Aslıhan Gürbüz), bir akşam yemeğinde eşi Veli’nin (Ersin Arıcı) kalp krizi geçirdiğine tanıklık eder. Bu tanıklıkla birlikte, Nermin’in duyarsız kalma dürtüsü de devreye girer. Senaryo, bu sahneden itibaren büyük bir iç dökme, boşaltım ve arınma sürecini başlatıyor. Tek mekânda geçen filmler arasında yer alan Bana Karanlığını Anlat, gasilhane etrafında çekiliyor.
Kader, hesaplaşma gününü ne yazık ki Nermin için bu soğuk duvarların arasına saklamış. Geçmişte canını yakan, onu değersizleştiren, hislerini görmezden gelen bir adamın en savunmasız anında, artık onunla baş başadır. Aslıhan Gürbüz’ün gasilhane sahneleri oldukça güçlü bir arka plana sahip. Her replik, sanki gerçek hayatta yaşanmış, artık geri dönüşü olmayan, ziyan olmuş bir yaşamın külleriyle yüzleşme cesareti bulan güçlü bir kadın motifini canlandırıyor. Gözlerinin ardındaki acı, acıyla birlikte geleceğe atacağı yeni adımları umut eder nitelikte. Aynanın karşısına geçip kendini unutturan bu adama karşı büyük bir isyanla, onun yaptıklarını yüzüne yüzüne vurmak, yalnızca “cesaretin” göstergesi olmalı.
Nermin’in bu hâlde olmasının tek sorumlusu kocası değil; kayınvalidesi de bu hikâyenin temelinde yer alan bir karakter. Kadın, kadının düşmanı mı, dostu mu? Biraz da bu soruyu film üzerinden değerlendirelim.
Ölüm hepimiz için kaçınılmaz bir son, bu bir gerçek. Peki ya sonrası? Miras tartışmaları… Taziye ziyaretleri ve ikramlar… Günümüz Türk toplumunda, “Aman, ayıp olmasın”cılar yas evinizi bile rahat bırakmaz. Belirli bir kesimin tutarsız eleştirilerini de konu edinen senaryo, Veli’nin annesi üzerinden bize ayna tutuyor. Mahalle baskısının yoğun yaşandığı, insani değerlerden uzaklaşıp başkalarına gösteriş yapma arzusuyla hareket eden bireyler, kimlik yaratmak yerine “ötekinin” aynısı olmaya itiliyor. Her konuşmanın yeri ve zamanı varken, filmde tüm hesaplaşmalar gasilhane önünde gerçekleşiyor. İnsanlar, kendi benlik değerlerini bir çırpıda yok sayarak, kendilerinden önceki kuşaklardan devraldıkları rol modelleriyle karşımıza çıkıyor. Veli’nin kardeşi (Giray Altınok) ile Nermin arasındaki mal-mülk tartışması, bu konuyu örnekler nitelikteydi.
Büyük pencereden bakıldığında, Nermin büyük hesaplaşması için yıllarca kaderine razı olurken, diğer karakterler, akıl süzgecinden geçirmeden içlerinden geçenleri söyleyiveriyor. Sizce bu bir keder mi? Yoksa düşünmeden konuşmanın, pervasızca hareket etmenin bir sonucu mu? Buna siz karar verin.
Son zamanlarda keşfettiğim en derinlikli senaryolardan birini sizlerle paylaştım. Gizem Kızıl, her bir karakterine alan tanıyıp onların kendi hayatlarında nefes almalarını sağlamış. Tek mekan ve çevresinde geçen filmde; dayı, gassal, hoca, kardeşler ve diğer tanışık oldukları genç kadın, küçük bir koordinasyon içinde kendi dünyalarını başarılı şekilde yansıtmış. Yer yer kara mizah kullanılarak, kardeş ve hoca üzerinden verilen diyaloglarla olayın ciddiyeti hafifletilmeye çalışılsa da bu çabanın temele tam oturmadığını söylemek isterim. Olayın derinliği, toplumsal çöküş ve sosyolojik olgulara nitelikli kapılar aralanırken, diyalogların belirli bir çaba ile oluşturulmuş olması, aradığımız somut yaklaşımı tam olarak desteklemiyor.
Bana Karanlığını Anlat, şu anda Netflix platformunda izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Ne anlattığından çok, nasıl anlattığına odaklananlardansanız, şans vermenizi tavsiye ederim. Yas sürecini hafifletmek, insanların acılarına ortak olmak için yanlarında olmalıyız. Aksi hâlde, filmde yaşananlar gerçekte de var olmaya devam edecektir.
İzle, düşün, ama asla yargılama…
Sevgilerimle…
Bana Karanlığını Anlat: Aynanın Karşısına Geçmeye Hazır Mısın?