Amazon Prime Video: Sound of Metal (İnceleme)
Hastalıklar, patolojik durumlar, engeller insanların içinde oldukları ya da sonradan yaşadıkları tüm sorunlar zaman zaman filmlere konu edilmiştir. Özellikle Oscar yarışında bu tür hassas noktalara parmak basan filmler hep bir adım önde olmuştur. Fakat bu tür filmlerde yapılan en büyük hataları bu filmde görmediğimizi söylemek isterim öncelikle: Sadece soruna odaklanmak, olayı dramatize ve romantize etmek adına iyi bir senaryoyu es geçmek, seyirciyi bir şoka benzer şekilde anlık duygu seline boğup birkaç saat sonra unutabileceği iki saat geçirmesine sebep olmak gibi…
Hikayeyi oluşturan Derek Cianfrance ve Darius Marder -aynı zamanda yönetmen koltuğunda- bu hatalara düşmüyor ve işitme engelli danışmanlarıyla, bu konuda eğitim almış kişilerle birlikte çalışarak, sinemalarda film boyu altyazı kullanarak tüm duyularını tam olarak kullanabilen seyircinin duygusunu sömürmek yerine onu sert geçecek iyi bir empati yolculuğuna çıkarıyor.
Geçtiğimiz Cuma günü Amazon Prime Video’da global olarak yayınlanan filmimize başladığımızda görüyoruz ki Ruben Stone (Riz Ahmed), Blackgammon adında bir heavy metal grubunda davul çalan başarılı bir baterist. Sevgilisi Lou (Olivia Cooke) ile yaşadıkları mütevazı karavanda, hafif savruk hayatlarının yanında sımsıcak bir kahvaltı yapabilecek kadar iyi giden bir ilişkileri var. Buraya kadar her şey çok güzel giderken o an geliyor ve aslında bizim için hikaye başlıyor.
Hafifçe titreyen zeki ayarlanmış kamera hareketi, boğuk sesler, biten arka plan müziği ile -burada ses tasarımcısı Nicolas Becker’i anmadan geçemeyeceğim, muazzam bir iş çıkarıyor- sanki biz o an Ruben oluyoruz. Bize çığlık gibi gelen kısa bir sessizlikten sonra Ruben de durumun farkına varıyor ve soluğu doktorda alıyor.
Doktorun koyduğu işitme engeli teşhisi sonucu Ruben, olması gereken ameliyatların da sigorta kapsamı dışındaki fahiş fiyatlarını hatta ameliyat olsa da eski haline dönemeyeceğini öğreniyor. Biliyoruz ki o an kaybettiği tek şey ses dalgaları değil Ruben’in. İşinin, tutkusunun, hayata tutunduğu dalının yere düşüşünü izliyor. Önce hepimiz gibi biraz fevri kararlar veriyor. Konserlere devam edeceğini söyleyip sevgilisiyle tartışmalar yaşıyor. En sonunda sonuç alamayacağı gerçeğine uyanıp Vietnam Savaşında işitme duyusunu kaybeden Joe (Paul Raci) tarafından yönetilen bir tür işitme engelliler kampına katılıyor. Bu kampta Ruben’in işitme engelli olmasının aslında düzeltilmesi gereken değil de birlikte yaşayabildiği bir özellik olduğunu keşfetmesine ve kopan dalını bir bakıma onarmasına şahit oluyoruz.
Film boyu en çok etkilendiğimiz şey zekice kurgulanmış hikaye, dolu dolu senaryo ve muazzam görsel, işitsel efektlerin yanında kuşkusuz Riz Ahmed’in oyunculuğu. En son sinemada Nightcrawler’da gördüğümüz nefes kesen oyunculuğunun -sonraki abuk subuk işlerine değinemiyorum affedin- üstüne kat kat koyduğunu görmek çok zor değil. Tabi bunda Cianfrance ve Marder gibi oyunculuğun gücüne inanan, yeri geldiğinde yoldan çekilip oyuncuların kendini göstermesine olanak tanıyan ustalarla çalışmasının da çok büyük bir etkisi var. Ödül sezonunda bu performansın karşılığını bulur diye umut ediyoruz.
Ahmed’in bu olağanüstü performansı yanında sağlam hikayesi ve ödüllü ses tasarımıyla Sound of Metal bize öngörülemez değişimlerin hayatımıza kattıklarını, kaçınılmaz kötü sonları belki de kucaklamayı öğretiyor. Ama bu öğretmek didaktik bir süreç değil, tamamen doğal, samimi ve gerçek bir yolla, ajitasyondan uzak, seyircinin duygularını sömürmeden içinde bir yerlere dokunarak kimi zaman hissettirerek yapılıyor. Marder’ın kolayca klişe bulunup bir gün sonra unutulabilecek gibi görünen bir işten nasıl sapasağlam bir yapıt çıkardığını bir kere daha hayranlıkla izliyorum. 80/100
Amazon Prime Video: Sound of Metal (İnceleme)
Aylin Şahin’in Diğer Yazıları İçin Tıklayın.