Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleriAlice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Yazar: Eslem Saraçoğlu
Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Haro Aso’nun aynı adlı mangasından uyarlanan ve Shinsuke Sato’nun yönetmenliğini üstlendiği Alice in Borderland, 2020 yılında ilk sezonuyla karşımıza çıktığında Tokyo sokaklarını ölüm kalım oyunlarının sahnesine çevirmişti. 2022’de gelen ikinci sezonda resimli kartların oyuna dahil olmasıyla hikâye daha da büyümüş, karakterlerin kişisel yolculukları daha yoğun işlenmişti. Özellikle Arisu’nun liderlik vasfını kazanması ve Usagi’nin güven temasını öne çıkarması, diziyi bir hayatta kalma mücadelesinin ötesine taşımıştı.

Aradan geçen üç yılın ardından dizi, 2025’te 3. sezonuyla geri döndü. 8 bölümden oluşan sezonun her bir bölümü ortalama 50-55 dakika sürdü. Kadro yine tanıdık isimlerden oluşuyordu: Kento Yamazaki (Arisu), Tao Tsuchiya (Usagi), Ayaka Miyoshi (Ann). Üçüncü sezonda eklenen yeni isimler arasında Koji Ohkura (Tetsu), Risa Sudou (Sachiko), Hiroyuki Ikeuchi (Kazuya), Kotaro Daigo (Nobu), Hyunri (Shion), Sakura Kiryu (Natsu) ve Kento Kaku (Ryuji) yer alıyor. Buna ek olarak bu sezonun dikkat çeken yeni yüzlerinden biri Rei (Tina Tamashiro) oldu. Renkli ve zeki tavırlarıyla dizinin havasını değiştiren Rei, daha önce Squid Game izleyenlerin aklına hemen “Thanos” lakaplı karakteri getirdi.

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Üçüncü sezon, önceki sezonlara göre daha net bir açıklama sunarak başladı: Aslında oyunlar gerçek dünyada oynanmıyor, ölüme yaklaşan insanların ortak bilincinde yaşadıkları bir “ara dünya”da gerçekleşiyor. Kalbin durmasıyla başlayan bir dakikalık ölüm-yaşam sınırı, karakterlerin kendilerini bu oyunlarda bulmalarına sebep oluyor. Trafik kazası, deprem, meteor düşmesi gibi büyük travmatik olaylarda bu araf mekânına düşen insanlar, oyunlarda başarılı olurlarsa geri dönebiliyor; başarısız olduklarında ise gerçek dünyada tamamen ölmüş oluyorlar. Buradaki zaman algısının farklı işlenmesi dikkat çekici: Oyunlarda günler geçse de gerçek dünyada yalnızca saniyeler akıyor.

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Bu sezonda hâlâ çözülemeyen noktalardan biri ise “vatandaşlık” kavramı oldu. Oyunlarda başarılı olan kişiler gerçek dünyaya dönebiliyor fakat onlara bir seçenek daha sunuluyor: vatandaş olmak. Arisu’nun bu seçeneği reddetmesi üzerine vatandaşlığın tam olarak ne anlama geldiği gizemini korudu. Joker kartı üzerine kurgulanan sezon boyunca bu soruya yanıt aransa da kesin bir açıklamaya ulaşılamadı.

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

İlk bölümler korku filmi atmosferindeydi. Özellikle zombilerin sahneye çıktığı oyun, sezonun temposunu belirledi. Tetsu’nun zombi kartını gördüğündeki şaşkınlığı izleyiciye eğlenceli bir an yaşattı. O sahneyle birlikte dizi ritmini buldu ve son bölüme kadar hız kesmeden devam etti. Zombi oyununun sistemli kurgusu ve gerilim dolu ilerleyişi, sezonun en başarılı bölümlerinden biriydi.

Rei’nin sahneleri ayrı bir parantez açmayı hak ediyor. Renkli kıyafetleri, akıllı ama deli dolu tavırları ve kışkırtıcı sözleriyle Rei, sezon boyunca hem seyirciyi hem de karakterleri provoke eden bir figür oldu. Rei’nin şu sözü adeta sezonun temasını özetledi: “İnsanlar bıçak kemiğe dayanınca, başkalarına yardım etmektense kendi geleceklerinin peşinden koşuyor.” Sezonun genelinde oyunların temelinde ahlak sınavı öne çıktı. İnsanların ölüm kalım anlarında nasıl kararlar verdikleri, iyilik ya da bencillik arasında nasıl salındıkları net bir şekilde gösterildi. Ancak çoğu karakter için sonuç aynıydı: Canları tehlikeye girdiğinde diğerlerini göz ardı etmekten çekinmediler.

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Tokyo’nun sembolik mekânlarının oyunlara katılması bu sezonun göze çarpan ayrıntılarındandı. Shibuya Kavşağı ve Tokyo Kulesi gibi simgeler sadece bir fon olarak kalmadı, oyunun merkezine taşındı. Tokyo Kulesi sahnesi adeta bir şehir tanıtımı gibiydi; Japonya’nın turistik cazibesini vurgulayan bir gösteriye dönüştü.

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Karakter ölümleri ise her zamanki gibi tartışmalıydı. Bazı sahnelerde ölümler fazla yapay, hatta “cyborg gibi” işlenmişti. Özellikle Ryuji’nin iki bacağını kullanamamasına rağmen girdaba karşı tek kolla hem kendini hem de başka birini taşıması inandırıcılıktan uzaktı. Buna karşılık Yuna ve Sohta kardeşlerden Sohta’nın ölümü oldukça kibar bir şekilde işlendi; bu da Squid Game’deki acımasız ölümlerden farklı bir yaklaşım sundu. Kazuya’nın mücadele sahneleri ise aksiyonun zirveye çıktığı anlardandı. Onun kazanmasını özellikle istedim çünkü sonuna kadar verdiği emek sahneyi değerli kıldı. Rei gibi Kazuya da sezonun enerjisini taşıyan karakterlerden biriydi.

Finale doğru oyun dünyasının çöküşü, bebeğin oyunlara dahil edilmesi ve ortak bilincin tamamen dağılmaya başlamasıyla kaotik bir atmosfer yaratıldı. Bu noktada dizi, hem yaşamla ölüm arasındaki ince çizgiyi hem de insan doğasının karanlık ve aydınlık yanlarını sorgulattı. Alice in Borderland’in 3. sezonu, önceki sezonlardan miras aldığı tempoyu korumakla kalmadı, aynı zamanda izleyiciye daha derin felsefi sorular sordu: Ölümden sonra bir ara mekân var mı? İnsan gerçekten ikinci bir şansı hak ediyor mu? Ve en önemlisi, vatandaş olmak aslında ne demek?

Her ne kadar bazı ölümler inandırıcılıktan uzak kalsa da sezonun temposu, mekân kullanımı ve özellikle Joker kartı etrafında örülen senaryosu diziyi yine heyecanla izlenir kıldı. Dizinin bundan sonra hangi yöne evrileceği, “vatandaşlık” kavramının açıklanıp açıklanmayacağı merak konusu olmaya devam ediyor.

Üçüncü sezonun finali, seyirciye yeni sorular bırakmayı ihmal etmedi. Amerika’da geçen sahnede garsonun yaka kartında “Alice” adını görmemiz, dizinin başlığına doğrudan bir gönderme oldu. Bu, yalnızca yeni bir karakterin tanıtımı değil, aynı zamanda hikâyenin Tokyo sınırlarını aşabileceğine dair güçlü bir işaret olarak yorumlanıyor. Netflix henüz dördüncü sezonu resmen onaylamadı. Dolayısıyla kesin bir devam tarihi yok. Ancak yapım ekibi ve oyuncular, dizinin geleceğine dair umutlu açıklamalar yapıyor. Önceki sezonlar arasında yaklaşık üç yıl olduğunu düşünürsek, olası bir 4. sezonun 2027 civarında gelebileceği tahmin ediliyor. Öte yandan finaldeki “Alice” karakteri ve Los Angeles sahnesi, dizinin bir yan hikayeye (spin-off) zemin hazırlıyor olabileceği yorumlarını da beraberinde getirdi. Belki bundan sonra yalnızca Arisu ve Usagi’nin hikâyesini değil, küresel ölçekte başka insanların da bu oyunlarla karşılaşmasını izleyebiliriz.

Kısacası, Alice in Borderland üçüncü sezonuyla hem karakterlere hem de izleyicilere zor sorular sordurdu. Şimdi herkesin aklındaki tek şey şu: Bir sonraki oyunu nerede, kiminle ve nasıl izleyeceğiz?

Alice in Borderland 3. Sezon: Yaşamla Ölüm Arasında İnce Bir Çizgi

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...

Connection Information

To perform the requested action, WordPress needs to access your web server. Please enter your FTP credentials to proceed. If you do not remember your credentials, you should contact your web host.

Connection Type