Vakti Olmayıp İyi Film İzlemek İsteyenlere Özel: 90 Dakika Altı Filmler
1- Rope – Alfred Hitchcock, 1948
James Stewart, John Dall ve Farley Granger gibi isimlerin başrolde olduğu Hitchcock filminde, iki üniversite öğrencisi kusursuz bir cinayet işleyebileceklerini kanıtlamak için kendi sınıf arkadaşlarını öldürüp, öldürdükleri arkadaşlarının ailesinin ve nişanlısının da davetli listesinde bulunduğu bir yemek partisi verirler. Davetlilerden yalnızca biri işlerin yolunda gitmediğinin farkına varmıştır.
Hitchcock’un bu suç-gerilim filmi yalnızca 80 dakika.
2- Stand by Me – Rob Reiner, 1986
Film, bir yazar olan Gordie Lachance (Wil Wheaton) tarafından anlatılıyor. Kayıp bir cesedin peşine düşen bir grup arkadaşın yolda yaşadıkları maceraları ve birbirleri ile olan iletişimlerine odaklanan bu film, Stephen King’in aynı isimli kısa hikayesinden uyarlanmıştır.
Stand by Me şarkısının da eşlik ettiği bu film, 90 dakika uzunluğunda.
3- Where Is My Friend’s House? – Abbas Kiarostami, 1987
83 dakika uzunluğundaki bu filmi izlerken yetişkin ve çocuk arasındaki ilişkiyi ve iletişimsizliğin yarattığı problemleri bir çocuğun gözünden göreceksiniz. Yanlışlıkla defterini aldığı arkadaşının evini arayan Ahmed (Babek Ahmed Poor), arkadaşının evini bulamaz ve defteri ona ulaştırmazsa arkadaşı okuldan atılacaktır. Filmde Ahmed’in arkadaşının evini bulmak için verdiği mücadele ve bu yolda karşılaştığı yetişkinlerin ona olan davranışları izlemeye değer.
Kiarostami’nin bu filmi, Locarno Uluslararası Film Festivali’nde Bronz Leopar ödülünün sahibi olmuştur.
4- Beetlejuice – Tim Burton, 1988
Bu komedi-fantastik türündeki filmde, Burton’ın karakteristik film anlayışını görebiliyoruz. Bir trafik kazasında ölen Barbara’nın (Geena Davis) ve Adam’ın (Alec Baldwin) öldüklerini fark etmeleri ile olaylar başlıyor. Öteki dünyaya kabul edilmeyi bekleyen bu genç çift, ağır ilerleyen bürokrasi yüzünden biraz fazla beklemek durumunda kalırlar ve bu esnada evlerine yerleşen insanlardan kurtulmak için Beterböcek’ten (Michael Keaton) yardım isterler.
Film, yalnızca 92 dakika uzunluğunda.
5- Decalogue I – Krzysztof Kieślowski, 1989
Yalnızca 53 dakika uzunluğunda olan bu film, aslında 10 bölümlük bir Polonya mini dizisinin ilk bölümü. On bölümden oluşan bu dizi-filmin her bölümü, Yahudilik inancındaki10 Emir üzerine kuruludur. Decalogue I bölümüne konu olan emir ise “Tanrıdan başka ilah(lar)ın olmayacak.”
Ateist bir profesör ve onun 12 yaşındaki oğlu üzerinden ilerleyen bu yapım, on bölümlük dizi-film içerisindeki en etkileyici bölümlerden biri.
6- Following – Christopher Nolan, 1998
Christopher Nolan’ın ilk yönetmenlik denemesi olan Following, rastgele dikkatini çeken yabancı insanları takip eden işsiz bir yazarın hikayesini anlatıyor. Yazarımız, gizemli bir karakteri takip etmeye başlayıp suç dünyasına girince ise işler tehlikeli bir boyuta ulaşır. Filmde bir kapı üzerinde yer alan Batman logosu, çok güzel bir detaydır. Yalnızca 68 dakika uzunluğunda, akıcı ve sizi ters köşe yapacak olan Following, siyah-beyaz filmlerin içinde izlemesi en keyifli olanlardan biridir.
7- Run Lola Run – Tom Tykwer, 1998
81 dakika boyunca koşan Lola’nın (Franka Potente) sevgilisini kurtarabilmek için yalnızca 20 dakikası vardır. Filmde Lola, sevgilisini kurtaramadığı zaman ise her şey başa sarar ve Lola yeniden koşmaya başlar. Bu serüven boyunca bize birden fazla olasılığı yaşatan Tom Tykwer filmi, birçok dalda birden fazla ödül kazanmıştır.
8- On the Edge – John Carney, 2001
Cillian Murphy’nin başrolü üstlendiği John Carney filmi, intihara meyilli insanların bulunduğu bir rehabilitasyon merkezinde tedavi gören Jonathan Breech’in hayata yeniden tutunmasını anlatıyor. 19 yaşında babasının ölümünü kabullenemeyen ve Cillian Murphy ile hayat bulan Jonathan karakteri, rehabilitasyon merkezinde tanıştığı insanlarla birlikte iyileşiyor. 85 dakikadan oluşan bu dram filmi yalnızca zaman zaman size tebessüm ettirecek.
9- Stuart: A Life Backwards – David Attwood, 2007
Tom Hardy ve Benedict Cumberbatch’in başrollerini paylaştığı Attwood filmi, bir yazar ve evsiz, alkolik bir adam arasında gelişen arkadaşlığı ve bu evsiz adamın hayatını ele alıyor. Tıpkı filmin adından da anlaşıldığı gibi, Stuart’ın hikayesi sondan başa doğru ilerliyor ve bu şekilde kurulan merak hissiyatı her dakika artıyor.
Bana kalırsa Tom Hardy’nin en iyi performanslarından biri bu filmde yer alıyor.
10- Death at a Funeral – Frank Oz, 2007
Death at a Funeral, absürt komedi kategorisine konulabilecek, eğlenceli bir film. Daniel ve Rupert adlı iki kardeşin babalarını kaybetmeleri sonucu tüm aile cenazede bir araya geliyor. Cenazeye katılan insanlardan biri tabuttaki kişinin canlı olduğunu iddia ederken, bir diğeri ise iki kardeşi, ölen babaları hakkındaki çok büyük bir sırrı açıklamak ile tehdit ediyor. Film 90 dakika uzunluğunda ve filmin her dakikası bir diğerinden daha keyifli ve akıcı.
11- Tomboy – Céline Sciamma, 2011
Portrait of a Lady on Fire filmi ile adından çokça bahsettiren Céline Sciamma’nın bu filminde yeni bir kasabaya yerleşen ve ailesinin Laure adını verdiği çocukları, maskülen giyimi ve tavırlarıyla, civardaki çocuklar tarafından erkek sanılıyor. Bu durumu bozmayan ve kendi cinsiyet kimliğinin farkında olan başrolümüz, kendini Mickaël olarak tanıtıyor ve bir komşu kızına aşık oluyor. Mickaël’in ailesi, komşuları aracılığıyla bu durumun farkına varınca ona çeşitli baskılar uyguluyorlar.
Sciamma’nın bu yapımındaki çocuk oyuncuların performansları gerçekten çok başarılı.
12- Broken – Rufus Norris, 2012
Tim Roth ve Cillian Murphy’nin başrollerinde bulunduğu Broken filminde komşu olan üç ailenin kesiştiği korkunç bir nokta vardır. Komşuları Oswald’ın yan komşuları Rick’i tecavüzle suçlayıp dövmesi ile birlikte işler gittikçe korkunçlaşmaya başlıyor. Bu üç ailenin yaşadığı drama, 11 yaşındaki Skunk adlı şeker hastası kız çocuğu da dahil oluyor. 91 dakikalık bu dram-gerilim filmi Britanya Bağımsız Film ödülünü kazanmıştır.
13- mid90s – Jonah Hill, 2018
Okulların tatile girmesiyle beraber 13 yaşında, ergenliğinin başlarında olan Stevie, doğruyu ve yanlışı deneyimleyerek öğreniyor. Ailesiyle sorunlu ilişkileri olan Stevie, annesinin hiç onaylamadığı bir grup kaykaycı arkadaş edinir ve tatilini onlarla geçirir. İnatçı bir çocuk olan ve ani öfke patlamaları yaşayan Stevie, bu yaz tatili boyunca ırkçılık, sınıf ayrımı gibi konularda birtakım şeyler öğrenecektir. Film yalnızca 84 dakika ve 90’lı yılların enerjisini izleyenlere geçirmekte başarılı.
14- Paddleton – Alexandre Lehmann, 2019
Başrollerini Mark Duplass ve Ray Romano’nun paylaştığı filmin ismi, iki arkadaşın birlikte uydurduğu bir oyundan gelmektedir. Bu arkadaşlardan birine ölümcül bir hastalık teşhisi konduğunda karakterimiz, hastalığın onu öldürmesini beklemektense, kendisini öldürmeye karar verir ve bu yola çıkarken yanına en yakın arkadaşını almayı da ihmal etmez. Yer yer ağlatan, yer yer de güldüren bu duygusal film, 89 dakikalık harika bir arkadaşlık hikayesi.
Vakti Olmayıp İyi Film İzlemek İsteyenlere Özel: 90 Dakika Altı Filmler