Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Those About To Die: Bir İmparator Ayakta Ölmelidir

Those About To Die: Bir İmparator Ayakta Ölmelidir

Yazar: Eslem Saraçoğlu

Those About To Die: Bir İmparator Ayakta Ölmelidir

Tarihin en uzun süre ayakta kalmayı başarmış imparatorluklarından biri olan Roma İmparatorluğu, taht mücadeleleri, iç ve dış savaşlar, değişkenlik gösteren yönetim biçimleri (bilhassa erken dönem cumhuriyet denemesi), entrikalar ve ruha hitap eden Akdeniz kültürüyle oldukça fazla hikâyeyi bünyesinde barındırıyor. Başta Büyük İskender dönemi olmak üzere pek çok yapımda imparatorluk tarihinden yararlanıldığı biliniyor. HBO’nun 2005 yılında çıkardığı Rome dizisi bunlardan birine örnektir. M.Ö. 27’de kurulan imparatorluktan günümüze kalan eser sayısı fazla olmakla beraber farklı coğrafyalara yayılmış olan bu eserlerden sinemada yararlanmak zor olabilmektedir. Günümüzde görsel efektlerin gelişim düzeyi düşünüldüğünde yeni yapımlardan beklenen, daha önce çekilmiş olan Roma temalı yapımlara nazaran seyirciye o dönemi, ayrıntılarla da birlikte, çok iyi aktarabiliyor olması. Dönem yapımlarını çekici kılan da seyirciyi o günlere ne kadar götürebildiği ile doğru orantılı bana kalırsa.

Those About To Die, imparatorluğun Nero’dan sonra gelen nitekim istikrarsız bir dönemini ele alıyor. İktidarın yeniden gücü elinde toplamaya çalıştığı, isyanlar ve yolsuzlukların olabildiğince ortadan kaldırılmaya çalışıldığı yıllara yani 1. Yüzyıla odaklanılmış. Dört İmparator Yılı’nın sonunda yükselen Vespasian dönemi ve imparatorluğun önemli bir kesimini oluşturan gladyatörler ana temayı oluşturuyor. Dizinin adı ise tarihe kaynaklık eden bir imparator selamı olan “Avē Imperātor, moritūrī tē salūtant” (“Selam sana İmparator, ölmek üzere olanlar seni selamlıyor”) cümlesine göndermedir. Kadroya bakıldığında dikkat çeken bir isim olduğu görülüyor. Bence bu diziyi potansiyelinin üzerinde bir seyirciye ulaştıracak olan adım kadroya Anthony Hopkins’i dahil etmek olmuş. (imparator rolünde) Game of Thrones’ta Ramsay Bolton rolünde izlediğimiz Iwan Rheon, Dimitri Leonidas, Jojo Macari, Sara Martins, Gabriella Pession gibi isimler kadroda yer alıyor. 1958 yılında aynı isimli kitabı yazarak senarist koltuğuna oturan Daniel P. Mannix; yönetmen olarak ise Alman Roland Emmerich ve Marco Kreuzpaintner ikilisi görmek mümkün. Dizi 2020 itibariyle ABD’de yayın hayatına başlayan Peacock üzerinden 10 bölüm olarak yayınlandı ancak uluslararası yayın hakları Amazon Prime Video’da olduğu için ülkemizde diziyi buradan izlemek mümkün. Açıkçası fragmanda tercih edilen anakronik müzikler ile beni bir miktar şüpheye düşürmüş olsa da görsel anlamda zengin bir içerikle karşılaşmayı bekliyordum. Kolezyum adıyla daha yaygın olan ve dünyanın en büyük amfitiyatrosu olarak bilinen Flavian Amfitiyatrosu bu dönemde inşa edildi. Kolezyumu böyle bir yapımda görebilmek heyecan verici bir ayrıntı.

Those About to Die, içerisinde pek çok tema barındırıyor. 2024 Paris Olimpiyatları yaklaşırken, olimpiyat kültürünün atasıyla buluşmak temalardan birisi olmuş. Geleneksel at yarışları ve gladyatör karşılaşmaları dizinin aksiyon kısmını oluşturmuş. Karakterlere alıştıktan sonra gerilim seviyesinin de bir hayli arttığı söylenebilir. Tabii bu müsabakalara sadece spor gözüyle bakmak doğru olmaz. Her biri vahşet ve entrika dolu hikayelerle bezenmiş. Anthony Hopkins’in bir merhaba deyip diziden ayrılması geriye kalan bölümlerde senaryoya ve oyunculara fazladan görev düşürmüşe benziyor. Numidya (Cezayir) ile Roma arasında gidip gelen hikâye bir müddet sonra tamamen Roma çevresinde geçiyor. Bir annenin üç farklı yere köle olarak verilen çocuklarını kurtarma hikayesi sezon boyunca varlığını sürdürüyor. Bunun dışında senatörler arasındaki güç savaşları, Scorpus’un başarı/başarısızlık yolu, kardeşler arası taht mücadelesi ve birkaç farklı karakter çevresinde geçen hikayeler sonucunda 10 bölüm ile sezon kapanışı yapıyor.

Bazı sahnelerde arka planda yer alan figüranlar direk kameraya bakmış veya plandaki herkes üzülürken arada gülümseyerek bütünlüğü bozanlar olmuş. Her konuda mükemmele yaklaşmak için çaba sarf edilmiş ancak bu küçük hatalar bütün akışı benim açımdan bozmuş. Daha dikkatli davranılabilirdi. Tarihsel olarak hatalar da mevcut en basitinden İspanya o dönemde henüz Endülüs haline dönüşmemişti. Atların Endülüs atı olduğu söylenip durdu. Teknik bazı noktalara değinmek gerekirse bana göre renkler fazla sıcak ve karanlıktı. Çöl temasına yakın tutulmuş ancak seyir zevki konusunda şüphelerim var. Ufak bir pozlandırma ile daha göze yatkın hale getirilebilirdi. Yanlış görmediysem bölümler ilerledikçe pozlandırma seviyesi arttı ve doğal olarak seyir zevki de arttı. Benzer bir hata Game of Thrones’un karanlık bölümünde de yaşanmıştı. Hayran kitlesi için tam bir hayal kırıklığıydı. Mum ışığında çekim yapmak kolay değil. Those About to Die için gece çekimlerinde karanlık bir ortam yaratmış olmaları gerçeğe yakın olmuş. Bazı yerlerde mum ışığının erişim alanı fazla geniş tutulmuş ama çok büyük bir hata olarak görmüyorum. Bana asıl karanlık gelen gündüz çekimleri oldu.

Ben en çok dekorları beğendim, duvar süslerinden aksesuarlara kadar iç mekân dekorasyonu ve dış mekânda şehir panoramaları oldukça başarılı geldi. Bazı yerlerde gerçeklik seviyesi çok yüksek değil ama 1. Yüzyıl Roma’sı görmek güzeldi. Şehir içi çekimlerde ise bazen plato görünümü göze çarpıyordu. Hatta sanki büyük bir karton boyanarak duvar yapılmaya çalışılmış ama birisi dokunsa yıkılacakmış gibi duran sahneler vardı. Bu sahnelerde plato mu kullanıldı yoksa CGI mı bilmiyorum ama iki türlü de profesyonel bir iş çıkmamış. Daha dokulu bir yüzey veya içi dolu bir görüntü oluşturulabilirdi. Zira renkler ve desenler çok güzel. Biraz daha gerçekçi olduğunda mükemmele ulaşması mümkün.

“Burası Roma kanlı olmayan para yok” repliğinin hakkı veriliyor. En güzel bölümlerden birisi olan sezon finalinde timsahlar ve stadyumun açılış sahnesi çok etkileyiciydi. Bugün bile bir stadyumu sularla doldurup timsah çıkartsanız büyük bir ilgi ile karşılanır, o dönem için muazzam bir gösteri tabii vahşet kısmı ayrı bir mesele. Ancak bu bölümden sonra bile ödüllü yapım Rome dizisini geçebilme ihtimali düşük görünüyor.

Ben sezonun yeterince başarılı olduğunu düşünmüyorum. Potansiyel genel izleyici kitlesi Game of Thrones ile benzerlik gösterecektir. Ama 2024 yılında çıkan bir dizinin daha çok ses getirebilmesi için çaba sarf etmiş olması gerekiyor. Bu sadece görsel efektlere bağlı olmamalı. Senaryo, akış, oyunculuklar gibi ana faktörlere de dikkat edilmeli. Sezonun çok başarılı 2-3 bölümü var. Ancak geriye kalan bölümler ortalamanın üzerine çıkacak özelliklere sahip değil bence. Game of Thrones karşılaştırmasından çıkıp aynı döneme ait yapımlara bakıldığında Roma İmparatorluğu için güzel bir temsil oluşturulduğunu düşünüyorum. Fragmanda yaptıkları anakronik hata kadar büyük bir sorun bölümlerde görmedim. Yani diziyi izlerken bir anda sizi rap türünde fon müziği beklemeyecek bu konuda endişeniz olmasın. Genel olarak görsel efektlere emek verildiğini görmek mümkün ancak benim hoşuma gitmeyen bir durum var büyük ihtimalle bana katılacak kişi sayısı sıfıra yakın olacak buna rağmen düşüncelerimi ifade etmek isterim. Son 4-5 yıldır yapımlarda kullanılan görsel efekt miktarının bir hayli arttığını biliyoruz. Var olan bir sahneye yeni şeyler eklemenin dışında tamamen her bir noktasının bilgisayar üzerinden oluşturulduğu bu yeni akımda ben görüntü kalitesi, ayrıntılar ve aksiyon oranı artmış olsa da gerçekçiliğin geri plana düştüğünü düşünüyorum. Hatta bazen tamamen animasyon izliyormuşum hissi verdiği oluyor. Bu genel bir eleştiri sadece bu diziyle alakalı olmamakla beraber hayvanların çıktığı sahneden bir alıntı yaparak bahsetmek istediğim gerçek dışılığı göstermiş olmak isterim. Bir video editör olarak bu sahneleri oluşturmak, hareketi sağlayabilmek ve gerçekçi gösterebilmek için verilen emeğin farkındayım. Ama bu henüz tam başarıya ulaşıldığını göstermiyor. Kısacası volume stage kullanımı henüz herkes tarafından doğru değerlendirilemiyor.

Tenax’ın patrici olma ihtimali gelecek sezonlara zemin hazırlamış. Karakterlerin hikayedeki konumları değiştiği için ikinci sezondan ne beklenmeli tartışılır. Sevdiğim bir tür olduğu için ben beklentiyi yüksek tutmayarak ikinci sezona da bir göz atacağımı düşünüyorum. Eğer aynı tempoda ve akışta devam ederlerse yeterince etkili bir yapım olacağını düşünmüyorum. Umarım hakkını verirler. Bir de şehirdeki çocuklar olmasa nasıl bir son gerçekleşirdi düşünmeden edemiyorum…

Those About To Die: Bir İmparator Ayakta Ölmelidir

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...