Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Deadpool & Wolverine: Koca Bir Boşluk

Deadpool & Wolverine: Koca Bir Boşluk

Yazar: Tunahan İbiş

Deadpool & Wolverine: Koca Bir Boşluk

Yaratıcılığın satın alınabildiği bir çağdayız. Neredeyse yarım asırlık eserlere yapılan devam filmlerinin ve yeniden yapımların tek hayat kaynağı bu: Telif haklarının çoktan ödenmiş olması. Her biri en az 50 küsür yaşına gelmiş kadrosu ile geçmişi yad eden bir The Goonies (1985) devam filmi veya başrolünde elektrikli arabaya sahip Z jenerasyonu bir şoför olan Taxi Driver (1976) yeniden yapımı görmeye pek de uzak değiliz gibi geliyor. Böylesine “çılgınca” fikirlerle dolu, mümkünse güzel bir merchandise geliri getirecek bu üretimlerin arkasına çokça stüdyo sığındı ve bugün konuşacağımız Marvel, bunların ilki olmasa da başını çeker halde. Avengers: Endgame (2019) sonrasında hem ticari açıdan hem de üretimsel manada yolunu kaybeden stüdyo, çıkış yolunu çoklu evrenlerde ve seyircilerden sağdığı ucuz heyecanlarda aramaya başlayalı çok oldu. Ancak saçtıkları onca paradan sonra stüdyoyu yılda bir film yayınlayacak kadar küçülmeye götüren bu yeni planlarından yeterince verim alamadılar. En tepedelerken servetlerine servet kattıkları nostalji dozu yüksek anlatılara geri dönmeli, hayranlara yıllardır bekledikleri o “aşk mektubunu” bir an önce vermeliydiler. İşte tüm bu vaatleri aylarca süren reklam kampanyasında peşinen ödedikten sonra Deadpool & Wolverine, milyar dolarlık gişe yapacağı vizyon yolculuğuna nihayet başladı.

Aslında kolay bir yol seçip voliyi vurmayı hedeflediği için Marvel’ı o kadar da suçlamamak lazım. Mutantları kendi evrenlerine dahil etme girişimi, Disney’in Fox’u satın almasından beri filmlere yerleştirdikleri ufak referanslar ve hikâye detayları ile deneniyordu. Ancak evrenlerin birleşmesi konusunda yeterince iyi bir plan yapamadıkları için bir türlü bunun meyvesini alamadılar. Belki de bu yüzden Deadpool gibi her açıdan umursamaz bir karakterin gelip bolca cameo dolu bir film ile insanların gazını alması, başvurulacak bir diğer çare oldu. Bu, plansız oluşlarını istemliymiş gibi göstermek veya unutturmak için harika bir yol ne de olsa. Her ne kadar inkâr etmek için onca sebebiniz varsa bile Deadpool & Wolverine’in çıkış noktası nihayetinde bu: Telif hakkı davaları, gişe rekabeti ve en sonunda da ani bir satın alım sebebiyle yıllar boyu diken üstünde bıraktıkları ve bu yüzden hiç dikiş tutturamamış Fox evreninin ekmeğini afiyetle yemek. Yeterince iyi bir kılıf uydurulduğu -ve parası ödendiği- sürece şu endüstride kazanç elde etmenin o kadar çok çirkefçe yolu var ki… Evet, Deadpool & Wolverine gerçekten de vadettiği her türlü uçuk kaçık sürprizi yerine getiriyor ve tam da pazarladığı gibi bir deneyim sunuyor; ama bu, filmin her anında yalnızca barındırdığı ikonik karakterlerin değil, aynı zamanda seyirciler olarak onlarla olan anılarımızın da beraberinde sömürüldüğü gerçeğini örtemiyor. Ve bu, en amiyane tabirle, insanı bir aptal gibi hissettiriyor. Hem bu filmi sinemada izleyip böylesine ucuz bir para tuzağına düştüğü, hem de düzgün bir hikâye örgüsüne bile muhtaç bırakıldığı bir fan-service trendinin kurbanı olduğu için. İnsan; galiba bir seyirci olarak bunca senedir perde arkasından iletişim kurduğu, sessizce uzlaştığı Hollywood ile yüz yüze gelince ister istemez biraz ürküyor. Sanırım bu sebeple Deadpool & Wolverine aynı zamanda bir psikolojik gerilim filmi.

Fark ettiğiniz üzere Deadpool & Wolverine üzerine düşünürken akla gelen en son şeylerden biri hikâyesi. Zira her köşesi boşluklarla dolu olan ve kötü şakalar ile birbirine zımbalanmış senaryonun neredeyse elle tutulur hiçbir tarafı yok. Ryan Reynolds ve yazar ekibinin Marvel’dan cameolara dair teyit alarak senaryoyu yazdığı öyle belli ki, tüm film bu ticari süreç yüzünden tersine mühendislik ile oluşturulmuşa benziyor. Her ikisi de dünyaya ve sevdiklerine kendilerini kanıtlama ihtiyacı hisseden ana karakterler, zorlu bir tehdide karşı mücadele ederek geçmişlerini telafi etmenin yollarını arıyorlar. Bir noktada ise kaderleri The Void (Boşluk) adı verilen bir yer ile kesişiyor. Burası; çoğu zaman stüdyoların ticari kaygıları sebebiyle bir köşeye attığı, yıllar geçtikçe unutulan ve artık bir işe yaramayacağı düşünülen karakterlerin gönderildiği bir yer. Aynı Deadpool ve Wolverine gibi bu karakterlerin birçoğu anlamsız yere bazı eserlere dahil edilmiş veya oralardan koparılmışlar. Bence filmin burada kültürel mirasın ne kadar çabuk el değiştirdiğine ve eski günlerimizi süsleyen bazı şeyleri nasıl unuttuğumuza dair ilginç bir keşif yapma ihtimali var. Hatta belki tüm senaryo içinde biraz daha iyi yazılarak bir anlam ifade eder hale getirilebileceğini düşündüğüm tek kısım burası olabilir. Tahmin edeceğiniz gibi Deadpool & Wolverine, bu konsepti alıp üzerimize manasızca cameo atılan bir cennete çeviriyor. Karşılaştığımız hiçbir karaktere dair onları tanımlayan bir detay veya replik sarf edilmiyor, sadece fiyakalı birer imaj olarak gözüküp kayboluyorlar. Aynı durum, Spider-Man: No Way Home’da (2021) olduğu gibi bu konuk oyuncuların birer karakter olarak ele alınacaklarını sandığınızda bile gerçekleşmeyi sürdürüyor. İşin kötüsü, filmin büyük bir çoğunluğu böyle sahneler üzerine kurulu ve maalesef hiçbirinin samimiyetine azıcık bile inanmıyorsunuz.

Küstah ve geveze karakterimiz Deadpool, elbette bahsettiğim neredeyse her türlü ticari karar ile uzun uzun dalgasını geçiyor. Ancak Fox satın alımı, Marvel’ın değer kaybetmesi, Disney’in sayılı R-rated (18 yaş ve üzeri) filminden biri olması gibi  zayıf noktalar haricinde çok az meseleye hedef alıyor. Deadpool’un söyleyecekleri, MCU’nun başkanı Kevin Feige tarafından önceden kısıtlanmış gibi; gerçi karakter bir sahnede bu sansür politikasını bile tiye alıyor. Marvel, bu sınır tanımaz karakterin dördüncü duvar yıkma sevdasını bile adeta kendine bir kalkan olarak kullanıyor. Stüdyonun güncel memur yönetmenlerin şahı Shawn Levy’ye çektirdiği filmde birkaç aksiyon sahnesi ve şaka haricinde her şey o kadar ruhsuz hissettiriyor ki, MCU’nun bu sıçrama rampasını ne için kullanacağını bir o kadar umursamaz hale geliyorsunuz. Senaristler bile finalde her şeyi hikâyenin başındaki haliyle bıraktığına ve evrene dair en ufak bir ilerleme kaydetmediğine göre zaten üzerine düşünecek pek de bir şey kalmıyor. Hayranlar, hayallerindeki karakterleri -varlığı şüpheli bir bağlam içinde- görmekten ne kadar keyif alacak bilmiyorum; ancak Deadpool & Wolverine’i sinemada izlememin bana sağladığı tek şey, şu yaz sıcağında iki saatliğine klimalı bir ortamda vakit geçirmek oldu. Halihazırda paramı aldığına göre Marvel’ın daha fazlasını amaçladığını da çok sanmıyorum.

Deadpool & Wolverine: Koca Bir Boşluk

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...