The Rings Of Power 1. Sezon İncelemesi: Asıl Şimdi Başlıyoruz
The Rings Of Power bugün itibari ile birinci sezonunu tamamlamış bulunuyor. Sekiz bölüm boyunca Galadriel’in arayışını, Numenor’u, Orkları ve Adar’ı izlediğimiz bir sezon oldu. Bugün yayınlanan bölümün sonucunda sırlar açığa çıktı ve anlam veremediğimiz birçok detay ve sahne anlam kazandı.
Dizi yayınlandığı ilk günden itibaren herkesin ilgi odağı olmayı başarmıştı. İyi veya kötü her detayı ince ince konuşuldu ve üzerine düşünüldü. Sezonun ilk iki bölümü yayınlandığında düşüncelerimi sizinle paylaştığım bir yazı yazmıştım. Ve genel olarak diziden umutlu olduğumu söylemiştim. Maalesef altıncı bölüme kadar bu umudumu bende izleyicilerin çoğu gibi kaybetmiştim. Sezonun yarısından fazlası inanılmaz bir yavaşlıkta ve gereksiz olduğunu düşündüğümüz sahnelerle geçti. Birçok eleştirmen uzun ve yavaş sahneleri gereksiz bulup eleştirdi. Ayrıca Lord Of The Rings hayranları da diziyi çok yavan buldu. Galadriel’in tavırları, haritadaki gerçekçi olmayan mesafeler gibi konular sebebiyle yapımın orijinal film serisine hiç uygun olmadığını ve dizinin Orta Dünya macerasının büyüsünü bozacağını düşündü.
Bir diğer rahatsız olunan konu ise Miriel karakterinin kitapta anlatılan karakterle hiç uyuşmaması oldu. Ben ilk yazımda zenci bir elf’in olmasının beni rahatsız etmediğinden bahsetmiştim ve hala bu fikrimin arkasındayım. Kitapta hiç bahsedilmemiş bir karakter olan Arondir tamamı ile yeni yaratıldığı için bence onunla ilgili hiçbir problem yok. Fakat Miriel, Tolkien tarafından yaratılmış ve her detayına kadar anlatılmış bir karakter. Ama dizide, yaratılan karakterden tamamen farklı bir yüz seçilmiş olması beni de rahatsız etti. Bu oyuncunun kötü olduğu izlenimini vermesin tabii. Cynthia Addai-Robinson, Miriel’i bence gayet başarılı canlandırıyor. Fakat Tolkien hayranları onun tarafından yaratılmış bir karakterin farklı canlandırılmasından pek memnun değiller.
Fakat tüm bu olumsuzluklara rağmen öyle ya da böyle dizi devam etti ve bence altıncı bölümden itibaren her şey bambaşka bir hal aldı. Yazının bundan sonrasında spoiler vardır, bilginize.
Altıncı bölüm hikayenin dönüm noktası olmuş. Numenor’dan yola çıkan Galadriel (Morfydd Clark), Miriel (Cynthia Addai-Robinson), Halbrand (Charlie Vickers) ve ordu Güney Topraklarına varırlar. O sırada Güney Topraklarının halkı Bronwyn (Nazanin Boniadi) ve Arondir (Ismael Cruz Córdova) tarafından yönetilerek orklarla savaşmaya hazırlanır. Adar’ın liderliğinde kuleye varan orklar tuzakla karşılaşırlar. Bu sırada halk köye geri döner ve köyde bıraktıkları malzemelerle düzenekler hazırlarlar. Ertesi gece orklar köye tekrar saldırır ve güney halkıyla kanlı bir savaşa tutuşurlar. Sabaha kadar süren savaşın asıl sebebi Theo’nun daha ilk bölümlerde bulduğu o anahtardır. Adar o anahtarı elde ederek güney topraklarını orklara uygun hale getirmek ister. Adar tam başarıya ulaştığı sırada Galadriel, Miriel ve ordu Güney topraklarına ulaşır. İçinde İsildur’un (Max Baldry) da olduğu ordu büyük bir savaşın içine girer. Galadriel ve Halbrand, Adar’ın anahtarla kaçmasını engeller. Halbrand, Adar ile karşılaştığı ilk anda kendisini hatırlayıp hatırlamadığını sorar. Bunun nedenini sezon finalinde anlıyoruz. Ona sonra geleceğiz. Galadriel ve Miriel zafer elde ettiklerini düşünür. Ama Adar’a sadık olan bir köylü anahtarı alır ve yanardağı aktif hale getirecek olan suların salınmasını sağlar. Yedinci bölüme geçtiğimizde yanardağ felaketinin altında küle dönmüş olan bir Güney Toprakları görürüz. Artık orası Mordor olmuştur. Kurtulan herkes Numenor kampında toplanır. Kraliçe Miriel gözüne gelen ateş sıçramaları yüzünden kör olur. İsildur ise onu kurtarmaya çalışırken yanan bir çatının altında kalır. Elendil (Lloyd Owen) oğlunun öldüğünü düşünür. Fakat biz biliyoruz ki İsildur ölmedi ve ileride birçok şeye sebep olacak.
Aynı zamanda yolda olan kılayaklar bu yanardağ patlamasından etkilenir. Yanan ağaçlar The Stranger (Daniel Weyman) dediğimiz gökten gelen adam tarafından yeniden yeşertilir. Fakat yanlışlıkla Nori’ye (Markella Kavenagh) zarar verince onlardan ayrılır. Onu takip eden üç kişinin kötü olduğunu ve ona zarar verebileceklerini düşündükleri için Nori, Poppy, Mari ve Sadoc yola çıkarlar. The Stranger ise onu takip eden diğer üç büyücü ile tanışır. Üç büyücü onun Sauron olduğunu söyler. Dizinin başından beri Sauron için en büyük adaylardan bir olan The Stranger gerçek kişiliğini işte burada ortaya çıkarır. Nori ve ailesinin büyücüler tarafından zarar göreceğini anladığı an onları korur ve ışığı yönetir. Ve büyücülerin de dediği gibi onun “Istar” olduğunu anlarız. Ve böylece geleceğin Gandalf’ı ile tanışmış oluruz.
Bu sırada Lindon’un karanlık tarafından zehirlenmesi sebebiyle Elrond cüceler kralı ile bir görüşme gerçekleştirir. Mithril karanlığı temizleyebilmektedir ve sadece Khazad-dum madenlerinde çıkmaktadır. Fakat Kral elflere Mithril vermeyi kabul etmez. Arkadaşı ve babası arasında kalan Durin Elrond’a yardım eder ve ona bir parça Mithril’i gizlice verir.
Ve en sonunda sezon finaline geliriz. Gerçekten ağzımın açık kaldığını söyleyebilirim. Hiç bu sezonda gerçekleşmesini beklemediğim olaylar gerçekleşti. Galadriel yaralı olan Halbrand ile Celebrimbor’un yanına gider. Elrond ve Celebrimbor ellerindeki bir parça Mithril ile Lindon’u kurtarmaya çalışırlar. Ve buradan sonrası bir şölene dönüşür. Halbrand bir anda iyileşir ve Celebrimbor’a yardım etmeye başlar. Galadriel davranışlarından şüphelenir ve Halbrand’ın soyunu araştırır. Ve böylece o soyun yüz yıllar önce tükendiğini öğrenir. Galadriel ve Halbrand yüzleşir. İşte bütün o anlamsız ve uzun bulduğumuz Galadriel’in okyanus sahnelerinin sebebi burada anlaşılır. Halbrand aslında Sauron’dur ve iki taç yaparak Galadriel ile birlikte dünyaya hükmetmek ister. Aralarındaki bağın gelişmesi bu nedenle önemlidir. Sauron yakalanmak istemez ve Mordor’a gider. Celebrimbor, Galadriel ve Elrond işte o zaman güç yüzüklerini yapar.
Ben ilk yazımda da söylediğim gibi bu sezonda yüzüklerin oluşturulmasını beklemiyordum. Bu sebeple benim için oldukça ters köşe olduğunu söyleyebilirim. Ama asıl ters köşe kesinlikle Sauron oldu. Sezon boyunca gözümüzün önünde saklanmış olması ve bunu bir kişinin bile anlamamış olması çok etkileyiciydi.
Sonuç olarak bakıldığında son üç bölüm başlı başına epikti. Bir yandan başta bu kadar çok uzatılmış olmasına kızsam da bir yandan karakterlerin oluşumunu detaylarıyla bilmekten memnunum. Her ne olursa olsun başından sonuna kadar her detayı mükemmel olmasa da dizi bir şekilde kendini sevdiriyor. Ama en çok merak ettiğim kişinin Sauron olduğu da bir gerçek. Bence bu dizinin en başarılı karakteri o olacak. Bekleyip göreceğiz. Mordor’dan selamlar.
The Rings Of Power 1. Sezon İncelemesi: Asıl Şimdi Başlıyoruz