The Lord of the Rings: The War of the Rohirrim: Orta Dünya’da Anlatılmamış Bir Kahramanın Hikâyesi
Bu inceleme spoiler içerebilir.
10 yıllık aradan sonra Peter Jackson’ın Orta Dünya evrenine geri dönüyoruz. Filmin genel detaylarına ufak bir giriş yaparsak New Line Cinema, Warner Bros. Animation ve Sola Entertainment tarafından yapılan 30 milyon dolarlık animenin yönetmenlik koltuğunda Ultraman, Blade Runner: Black Lotus ve Ghost in the Shell: Stand Alone Complex’i denetleyen Kenji Kamiyama oturuyor. Miranda Otto, filmin anlatıcısı Éowyn’e ses vermek için geri dönerken, kalan seslendirme kadrosunda Brian Cox, Gaia Wise, Luke Pasqualino, Shaun Dooley, Lorraine Ashbourne, Michael Wildman, Benjamin Wainwright ve Yazdan Qafouri bulunuyor. Serinin kronolojik olarak en erken filmi olan The War of the Rohirrim, bize Rohan’ın efsanevi kralı Helm Hammerhand ve onun cesur kızı Hèra’nın, krallıklarını Dunlending ordusuna karşı savunmalarına odaklanıyor.
Sözlü hikâye anlatma geleneğinin bir parçası olarak başlayan filmde, orijinal üçlemenin unutulmaz kahramanı Éowyn (Miranda Otto), bizi Rohan’ın bir diğer savaşçı kızı Héra (Gaia Wise) ile tanıştırıyor. Héra’nın birçok şey başarmasına rağmen hikâyesinin hiçbir yazılı kayıtta bulunmadığını söylüyor. Hemen araya gireyim burada. Orta Dünya tarihinde Kral Helm’in kızına Tolkien tarafından hiçbir zaman bir isim verilmemiştir. Senaristler bu olguyu filme gerçek bir kimlik kazandırmak için akıllıca kullanmış. Lore değiştirmektense en azından anlatılmamış bir karakteri doldurmak her zaman daha mantıklıdır. Aragorn ve arkadaşları yaklaşık iki yüzyıl sonra Rohan’a vardıklarında Héra efsanesinin unutulmuş olması gayet olası.
Daha sonra Rohan’ın sancaktarlarının Edoras’ta bir araya geldiği toplantıda, Dunlending lordu Freca (Shaun Dooley), kral Helm’in tek kızı Héra’yı, oğlu Wulf ile evlendirerek kendisini sağlama almayı planlamaktadır fakat Helm Hammerhand (Brian Cox) bu oyuna gelmeyecek kadar akıllıdır. Bu teklif Héra için de sürpriz olur çünkü Wulf (Luke Pasqualino) çocukluk arkadaşıdır. Ayrıca özgür ruhlu Héra’nın evlenmeye hiç niyeti yoktur. Taht için çabalayan Freca zorlamaya devam eder ve Helm bunu dışarıya taşımalarını önerir. Kral, kendisinin ve Freca’nın eski moda yumruk dövüşüyle şikayetlerini çözmelerini önerir. Freca hakaretler savurup birkaç yumruk vurduktan sonra, güçlü Kral Helm tarafından tek bir yumrukla öldürülür. Bunun ardına babasının intikamını almaya çalışan Wulf ise Rohan’dan sürgün edilir. Wulf geçen bu süre zarfında intikam almak için vahşi adamlar ve paralı askerlerden oluşan bir ordu ile Rohan krallığına karşı yıllarca süren saldırılar düzenler. Acımasız genç lord artık sadece taht için değil, Helm, oğulları Hama (Yazdan Qafouri), Haleth (Benjamin Wainwright) ve onu reddeden Héra için gelecektir. Bu çatışma Rohan vatandaşlarını Hornburg kalesine yani daha sonra Helm’s Deep olarak adlandırılacak olan kaleye sığınmaya zorlar. Kalenin her tarafını kuşatan Wulf içeri girmeye çalıştıkça savaş daha da yorucu hâle gelir. Helm, savaşta ölen oğullarının intikamını almak için çekiç gibi eliyle düşman saflarında büyük korku yaratsa da istilacıları tek başına yenemez. Bu arada Héra, bir kalkan kızı olarak liderlik gücünü toplayarak, halkını bu zorlu kuşatmadan kurtarmalıdır.
Doğuştan bir kahraman olan Héra, zeki ve cesur fakat onu geride tutan tek şey bulunduğu dünyanın kısıtlamaları. Aslında filmin teması bir nevi kadın gücü hakkında ve bu konuda bir şikayetim yok. Hèra’nın arka planda kalan bir prensesten havalı bir kalkan kızı olma yolculuğu güzel bir fikir ama Hèra, Éowyn gibi bir karakterin derinliğinden yoksun yer yer tek boyutlu bir karakter hissi veriyor. Aynı şekilde, intikam dolu Wulf sıradan bir düşman motivasyonu barındırıyor. Bu iki karakter arasındaki ilişki daha iyi işlenebilirdi ancak bunun yerine ilginç olmayan bir kahramanın sıradan bir kötü adamla savaşmasını izliyoruz.
Filmin çoğunluğu Héra’ya odaklanırken, kalan kısımlar çoğunlukla gereksiz ve sıkıcı hissettiriyor. Yönetmenin karakterlerin üç boyutlu olmasına izin vermek için filmi yavaşlattığı sadece birkaç an var. Héra’nın kartallarla bağ kurmaya çalıştığını gördüğümüz sahne ve at sırtındaki yeteneklerini gösterdiğini anlar bu yüzden Héra sınırlı karakter gelişimiyle çatışıyor. Öne çıkan anlardan birinde Hèra, bir Mûmakil’i hem çevikliğini hem de zekasını kullanarak alt ediyor fakat bir sonraki sahnede Wulf’un ekibi tarafından kolay bir şekilde yakalanıyor. Filmin parlayan ışığı olan Helm Hammerhand harici yardımcı kadronun geri kalanı da zaten ana karakterler gibi akılda kalıcı bir şekilde öne çıkmıyor. Bu film Héra’nın olduğu kadar Helm’in de filmi sayılır. Öncelikle, Brian Cox harika sesiyle filmdeki en iyi performansı sergiliyor. Ayrıca Helm’in karakter gelişimi Héra’ya göre daha iyi işlenmiş. War of the Rohirrim’in seriye getirdiği tüm yenilikler arasında, Helm Hammerhand muhtemelen birçok kişinin yeni favorisi olacak. Adam Cüneyt Arkın gibi karizmatik bir şekilde ayakta öldü ya la!
Filmin güçlü yanı olan savaş sahneleri iyi işlese de burada da animasyon sınırlamalarıyla karşı karşıya kalıyor. Kamiyama etkili görüntüler sunmak için performans yakalama, elle çizim ve görsel efektler dahil olmak üzere çeşitli stillerde geleneksel 2D ve 3D animasyonun karışımını kullanıyor. Bunlara rağmen animasyon kalitesi ara sıra çok kötü duruyor. Belki de bu Kamiyama’nın animasyon ve estetik tercihlerinden kaynaklanıyordur ama bazı görüntülerin ben dâhil birçok kişinin gözüne iyi gözükmediğini söyleyebilirim. Yönetmen ayrıca eski moda düşük kare hızı yaklaşımını benimsemiş. Anime’lerin en büyük güçleri enerjik ve göz alıcı aksiyon sahnelerinde yatar. Çarpıcı bir animasyon kalitesi, vasat bir anlatıyı belki biraz affettirebilir ancak bu cephede bile film tutarsız kalıyor. Evet animasyon statik görüntülerde çok güzel gözüksede, hareket hâlinde, tercih edilen kare sayısı yüzünden kesik kesik görünüyor. Sadece bazı dövüş sahnelerinde parlayan animasyon bu sahnelere koyulan akıcı arka plan görseller sayesinde belirli bir dinamizm sağlayabiliyor. Buna örnek olarak Héra ve Wulf’un sondaki kılıç dövüşünü verebilirim. Film aksiyonun ritminde olmadığındaysa bütün dinamizmini kaybediyor. Karakterler savaşta olmadığında, yüzlerindeki dümdüz, karton gibi ifadeler ile replikler arasında bir ciddi bir uyumsuzluk var. Yine de dediğim gibi War of the Rohirrim’in arka plan sanatı gerçekten muhteşem görünüyor. O konuda hakkını teslim etmeliyim.
Orijinal konsept sanatçıları Alan Lee ve John Howe’u yeniden işe alan yapımcı ve yazar Boyens, Kamiyama’nın ekibinin Wētā Workshop arşivlerine erişimini sağladı. Kamiyama’da, Peter Jackson’ın Orta Dünya şablonuna bağlı kalarak Edoras, Helm’s Deep, Isengard ve Yeni Zelanda manzaralarını bulunduran resimsel arka planların birçoğunu doğrudan ödünç alarak seriye olan sadakatini göstermiş.
Seslendirme performansları da filmin tutunması için yeterince sağlam durmuyor. Yalnızca Helm rolüyle Brian Cox akılda kalıcı bir izlenim bırakıyor. Diğer başrol performanslarında benzer bir derinlik görmek isterdim ancak etkileyici bir şey yok. Benim gibi hayranlar Howard Shore’un orijinal temalarını, Christopher Lee’nin arşiv diyaloglarıyla Saruman’ı ve önceki filmlere yapılan göndermeleri takdir edeceklerdir. Kamiyama bu animasyon filminin Peter Jackson’ın canlı aksiyon üçlemesinin bir parçası gibi hissettirmesini iyi veya kötü, bir şekilde başarmış. Son olarak Stephen Gallagher‘ın heyecan verici müziğine selamlar. Kendisi The Hobbit filmlerinin müzik editörüydü ve burada artık görevini tam olarak yerine getiriyor. War of the Rohirrim’in beni en şaşırtan tarafı bir animasyona göre üst düzey bir ses tasarımına sahip olmasıdır sanırım.
Son yıllarda The Lord of the Rings evrenini genişletmek için gördüğümüz bir başka girişim yine kendi başına ayakta duramıyor. New Line Cinema’nın sırf film uyarlama haklarını kaybetmemesini sağlamak için yapılan animasyon, maalesef var olma sınırının ötesine geçemiyor. Uzun lafın kısası Warner Bros. bu ön hikâyenin neden bir anime olarak anlatılması gerekliliğini haklı çıkarmayı başaramamış. En azından benim için öyle. Film aksiyon dolu olmasına rağmen gelecekteki Lord of the Rings animasyonları için bir gerekçe de oluşturmuyor. Proje tamamlanmış bir animasyon filminden ziyade bir konsept gibi duruyor. Pratikte bir şeylerlerin ters gittiği kesin diyebilirim.
Özünde ilginç bir hikâye olsa da orijinal üçlemenin aksine bir daha izleyeceğimi sanmıyorum. Warner Bros. bu franchise’ı her şeyiyle sömürmeye devam edecekse, ki öyle gözüküyor, umarım bu yaklaşımı en azından daha kaliteli içeriklerle doldururlar.
Puan: 6.8/10
The Lord of the Rings: The War of the Rohirrim: Orta Dünya’da Anlatılmamış Bir Kahramanın Hikâyesi
2 Yorumlar
Filmi yeni izleme fırsatım oldu. Biraz daha yüksek puan verilebilirdi yine de katılıyorum eleştirilere
Berk hocam döktürmüşsün yine video incelemelerini de bekliyoruz eski kanaldaki gibi. Ağır LOTR hayranı olarak filmi çok beğenmedim hatta eski Ralph Bakshi nin animasyon filmleri bile daha iyi duruyor. Konu olarak kitapla uyuşmayan çok fazla kısım var. Bende en çok müzik ve ses tasarımını beğendim. İleride çıkacak Gollum un filmi inşallah iyi olacaktır.