Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri The Fall Guy: Kod Adı ”Profesyonel,” Sahne Adı ”Tehlike”

The Fall Guy: Kod Adı ”Profesyonel,” Sahne Adı ”Tehlike”

Yazar: Şeyda Taşkıner

The Fall Guy: Kod Adı ”Profesyonel”, Sahne Adı ”Tehlike”

Ryan Gosling ve Emily Blunt’ın başrolleri paylaştığı The Fall Guy, geçtiğimiz cuma ülkemizde vizyona girdi. Gosling, filme ismini veren bir dublör olan Colt Seavers’ı canlandırırken Blunt ise Hollywood’da ünlü bir yönetmen olma hayalinin peşinden gitmeye çalışan Jody Moreno karakterine hayat veriyor. Hani ”sinemaya yazılmış bir aşk mektubu” derler ya bazı filmler için, bu film de tam olarak yönetmen David Leitch’in aksiyon filmlerinin isimsiz kahramanlarına, dublörlere yazdığı bir minnet mektubu niteliğinde olmuş! Şahsen aksiyon filmlerinden hoşlanmayan ve izlememeyi tercih eden biri olarak, aksiyon-komedi türündeki filmlerin en iyilerinden biri olduğunu düşündüğüm The Fall Guy’ı ben çok sevdim!

Film, sektördeki en yetenekli dublörlerden kabul edilen Colt’un, Tom Ryder (Aaron Taylor-Johnson) adındaki ünlü bir oyuncunun dublörlüğünü yaptığı bir aksiyon filminin setinde başlıyor ve bir düşüş sahnesi çekmesi gereken Colt, burada yaşanan ciddi bir set kazası yüzünden ağır şekilde yaralanıyor ve bunun ardından on sekiz aylık bir zaman atlaması yaşanıyor. Aradan geçen bir buçuk yılda fiziksel ve mental olarak kendini toparlayıp iyileştirmeye çalışan Colt’un, kazadan önce aşık olduğu ve flörtleşmeye başladığı, o zamanlar aynı sette kameraman olan Jody dahil hiç kimseyle iletişim kurmadığını, telefon numarasını değiştirip kayıplara karıştığını öğreniyoruz. On sekiz ayın ardından, Jody, çekimleri Avustralya’da süren Metalstorm isimli bir romantik bilim-kurgu filminin yönetmenliğini yapmaya başlamış olduğunu görüyoruz. Başrolünde yine Tom Ryder’ın olduğu film setine bir dublör ”gerekiyor” ve yapımcı Gail Meyers (Hannah Waddingham) bunun Colt olmasında çoook ısrarcı. Colt’a telefon edip ikna çalışmalarına onu sette özellikle isteyen kişinin Jody olduğunu söyleyerek başlıyor. Jody’nin böyle bir durumdan haberi dahi olmadığı aklına bile gelmiyor Colt’un ve işi kabul ediyor.

Senaryoyu okumadan sette boy gösteren Colt, Jody’nin, kayıplara karıştığı süreçte ona ne kadar kırgın ve kızgın olabileceğini tahmin edebiliyor olmalı ki, art arda tekrardan çekime alınması gereken koruyucu kostümle ateşe verildiği sahne aracılığıyla kefaretinin en azından bir kısmını hiç sesini çıkarmadan ödemek durumunda kalıyor. Jody’nin filminin senaryosu uzaylı bir kadın ve bir uzay kovboyunun aşkını konu ediniyor. Jody, tüm set ekibinin önünde hoparlörle bağırarak, senaryoyu okumamış olan Colt’a aktarırken hikaye bizlere tanıdık gelmeye başlıyor. Çünkü uzay kovboyu ile uzaylı kızın arasındaki ilişki meselenin özünde Colt ve Jody’nin kısa süreli ama unutulmaz olan flört dönemlerini takip eden küskünlüklerinin kaleme alınmış hali adeta!

Filmin ilk yarısı çoğunlukla daha kişisel hikayelerle ilerleyip daha çok Jody ve Colt’un aralarını düzeltme ve belki de ilişkilerine bir şans daha verebilme çabalarını ekrana getirirken filmin ikinci yarısında gizem, entrika ve aksiyonun dozu birdenbire tavan yapıyor! Colt’un bu sette istenmesinin asıl sebebini öğreniyoruz: başrolü üstlenen Tom Ryder’ın sete gelmeme ısrarı yüzünden eksik kalan önemli sahneler var filmde ve Meyers, Colt’un Ryderla olan yakınlıkları ile bunun çözülebileceğini umut ettiğini ve onu sete tekrar getirebilecek kişinin de yalnızca Colt olabileceğini belirtiyor. Buzdağının görünen kısmı böyle olsa da, ”fall guy”ı dilimizde ”dublör”den daha iyi karşılayan bir kelime var aslında: günah keçisi!

Filmin ilerleyen sahnelerinde, Ryder’ın kazara olduğunu iddia ettiği bir cinayet işlediğini, Colt’un yokluğunda kendisinin yerini alan dublörünü öldürmüş olduğunu öğreniyoruz. Ryder ve Meyers’ın planlarını ve entrikalarını birer birer anlamaya başlıyoruz sonrasında. Bu cinayeti Colt’un üzerine yıkmak ve onu gerçekten de günah keçisi yapmak istiyorlar! Üstelik olaylar tamamen açığa çıktıktan ve yüzleşme sahneleri geride kaldıktan sonra bununla ilgili herhangi bir suçluluk ya da utanma hissetmedikleri de ortada, çünkü Colt kim ki? Bir yapımcı veya ünlü bir oyuncu kadar önemli biri değil elbette, tanınmış bir isim değil, o bir dublör, bir kukla, bir şamar oğlanı yalnızca!

İşin bu kısmında, Leitch’in iğneli, sarcastic eleştirisi giriyor devreye. Sahi, bu dublörler neden bu kadar ”önemsiz” bu sektörde? Neden asla ödüllendirilmiyorlar, neden isimleri dahi bilinmiyor? Aksiyon yapımlarının ortaya çıkarılma evresinde, kelimenin tam anlamıyla hayatlarını ortaya koyan bu emekçiler neden bu kadar görmezden geliniyor? Filmde bunlara somut cevaplar sunulmasa da sektöre utanç yaşatması gereken bu sorular sık sık ve başarıyla yüze vuruluyor. Spoiler vermemek adına sahnedeki olaylardan bahsetmek istemiyorum ama filmde, Metal Storm filminin setindeki tüm dublör ekibinin adeta Avengers gibi birleşmiş bir şekilde giriş yaptıkları bir sahne var ve gerçekten oldukça etkileyiciydi bana kalırsa. Kapanışta da, The Fall Guy setinde emek veren dublörlerin görüntülerinin yer aldığı bir montaj izledik ve sona bunun eklenmesi bence oldukça anlamlı ve çook tatlıydı! Filmi izledikten sonra öğrendiğim üzere de David Leitch, milyar dolarlık bir yönetmen olma şansına erişmeden önce kendisi de bir dublör olarak başlamış sinema sektörüne ve yirmi yılını, yani hayatının neredeyse yarısını adamış bu işe! Hatta Brad Pitt, Matt Damon ve bu filmde ismini kendince onurlandırdığını söyleyebileceğimiz Jean-Claude Van Damme gibi ünlü oyuncuların dublörlüğünü yapmış. Otobiyografik unsurlar da eklendi mi? Şahane!

Yönetmenin çoğunlukla kıvrak espriler ve dokundurmalar eşliğindeki sektör eleştirilerinin yanında, Ryan Gosling’in komedik karakterleri oynamaya yatkınlığını özellikle Barbie (2023) filmindeki Ken rolünden sonra iyice kavramış olmasından dolayı bu tarafa daha fazla yönelmeyi tercih etmesini çok takdir ettiğimi ve bu filmin komedi tarafında büyük katkılarının bulunduğunu da eklemeden geçmemeliyim. Onu daha da fazla silly, goofy rollerde izlemek isteriz!

Yazımı bitirirken itiraf etmem gerekirse, The Fall Guy benim için mükemmel bir film değildi, benden çok yüksek bir puan aldığını söyleyemem ancak son derece keyifli bir seyir zevki yaşatması beraberinde önemli mesajlar da taşıyan bir yapım. Şahsım adına her filmin kusursuz, mükemmel olamayacağını biliyorum ve olması gerektiğini de düşünmüyorum. Bazı yapımlar eleştirilmeye ve değerlendirilmeye kapalı halde, tadını çıkarmak için izlenmeli fikrimce. Özellikle aksiyon türü bence klişeleşmeye çok müsait, kabul edelim, kaçınılmaz denebilecek seviyede! Ancak yine de romantik-komedi ile harmanlanınca bir aksiyon yapımının görece daha özgün ve daha izlenilesi kılınabileceğinin kaliteli örneklerinden biri olmuş The Fall Guy. Vizyondayken kaçırmamanızı öneriyorum. Sonraki yazılarda görüşmek dileğiyle!

The Fall Guy: Kod Adı ”Profesyonel”, Sahne Adı ”Tehlike”

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...