Passing: Siyahtan Beyaza Geçiş
Siyahi Amerikalı romancı Nella Larsen’ın aynı adlı romanından uyarlanan ‘Passing’, bizi 20’li yılların Harlem’ine götürüyor.
Film konusu itibariyle vurucu bir biçimde siyah beyaz çıkıyor karşımıza. İlk andan son ana kadar dönemin havasını hissedebiliyorsunuz. Yadırgayabileceğimiz veya fazla bulabileceğimiz herhangi bir öge yok. Afro Amerikanların yerel bölgesi olan Harlem’de büyümüş ve yıllar sonra yolları birbiriyle kesişmiş iki kadının hikayesi ise keyifle izletiyor kendini.
Başrolde Ruth Negga, Tessa Thompson, Andre Holland, ve Alexander Skarsgard gibi isimler var. Çoğu zaman filmde bir tiyatro oyunu havası esiyor fakat abartı oyunculuktan ziyade disiplinli çalışılmış bir iş var ve oyuncuların karakterlerini kuvvetli bir şekilde benimsediği görülüyor.
Hikaye esasen çok farklı veya yaratıcı bir konudan oluşmuyor ama hayatın içinden olması; ilgi çekici olmadığı anlamına gelmiyor. Siyahilerin içinde yaşamış ve kökeni de aynı şekilde siyahi olan iki kadın; ‘Passing’ dediğimiz o siyahtan beyaza geçiş yaşamının nasıl olduğunu gösteriyor bize. Olmadığı biri gibi davranmanın zorluklarını, esaretini; her an dışlanılacak gibi hissetmeyi ve tedirgin olmayı başrollerimiz Irene ve Clare çok başarılı bir şekilde izletiyor.
Filmde siyahilerin bir derecesi var: siyahiler, fazla siyahiler, beyaz olarak nitelendirilebilecek siyahiler. Clare kendini beyaz olarak tanıtmış, kocası ile birlikte sözde hayatını kurtarmış bir karakter ama ırkçı kocası John’un gerçekleri öğrenmesi olasılığından ödü kopuyor; hep diken üstünde yaşıyor. “Oğlan çocuklarını çok severim, ama cesaret edemem…” repliğiyle hayatının ne kadar kısıtlı olduğunu anlayabiliyoruz. Clare ve Irene’in karşılaşma sahnesinden son sahneye kadar Clare’in deli dolu bir kadın olmasını, enerjisinin hiç bitmemesini; eşinden çekinmesine rağmen kendini ait hissettiği ortamda, Harlem’de gecelerce eğlenmesini izliyoruz ve onun o gerçekdışı mutluluğu çok sinir bozucu durabiliyor.
Ama aslında Clare çok acınacak bir karakter. Film dram yönünü alttan alttan, usulca veriyor; seyircinin gözünü yoracak hiçbir şey olmamasına rağmen siz de geriliyor, üzülüyor ve empati kuruyorsunuz. Irene’in yıllar sonra karşılaştığı bu kadın, beyaz ve ırkçı bir eşi olması sebebi ile kendisini siyahi erkeklerin arasında çok rahat hissediyor ve Irene’in kocası Brian ile oldukça yakın bir bağ kuruyor. Irene ve Clare ikilisinin birbirinin yerine geçme arzusu ise gözlerden kaçmıyor; ama ikisinin de sonu hüsranla bitiyor.
O dönemde statü, para uğruna veya yaşam kalitesi uğruna Clare’in yaptığı şeyi yapan yüzlerce insanın yaşadığı hissiyatı araf olarak adlandırabiliriz. Siyahı yaşamdan beyaz yaşama geçmeye çalışıyorsunuz fakat arada kalıyorsunuz. İkisine de ait değilsiniz. Bu git-gel hissi oyuncular gayet iyi yansıtmış.
Filmin yönetmeni Rebecca Hall’un ise ilk yönetmenlik deneyimi olan Passing, gayet başarılı bir yönetmenlik kariyerinin kapısını açmış gibi görünüyor. 1 saat 35 dakika gibi bir süresi olan film, Netflix bünyesinde izlenime açık.
Spoiler!
Final sahnesinde Clare’in trajik ölümünde kafanızın karışmaması işten değil. Kocası çıkıp gelip gerçeği öğrendiğinde Irene durumun Clare için ne kadar hüzünlü olduğunu anlıyor ve onun yanında durup ona destek olmak istiyor; en azından gördüğümüz bu. Filmde de, kitapta da Clare’i net bir şekilde ittirip ittirmediğini öğrenemiyoruz ama onu bu kötü durumdan kurtarmak ve belki içindeki öfkeyi bastırmak adına Irene Clare’in ölümüne yol açmış da olabilir. Amacı öldürmek mi, yoksa destek olmak mıydı bu açık uçlu bir son fakat, Irene’in filmin yarısından sonraki evrelerde kocası Brian ve Clare’in bir ilişki yaşadığını düşünüp kıskançlıklara başlamasıyla onu öldürebilme ihtimalinin olmadığını söyleyemeyiz.
Spoiler!
Sakin ve yavaşça akan filmin draması son sahnede oldukça vurucu. Uçlarda yaşamaya çalışan insanların, bir persona yaratıp ona uymaya çalışan; ait olmadığı yerlere yönelen insanların kendilerine ettiği eziyeti gözlemliyoruz. Sırf siyahi olduğu için insanların çektiği eziyetlerin sadece tek bir yönünü anlatan Passing, 10 üzerinden 7’yi hak ediyor. İki kadının da politik düşünceler ve hayat tarzıyla yaşadıkları trajik hayatlarının güzel bir özeti olan bu film izlenmeli olarak düşünüyorum.
Passing: Siyahtan Beyaza Geçiş