Oppenheimer: Dünya Sonsuza Kadar Değişiyor
Uzun süredir belki de en heyecanla beklediğim filmlerden biri olan Oppenheimer’ın basın gösterimi, 19 Temmuz’da Paribu Cineverse Akasya IMAX salonunda gerçekleşti. Sabahın erken saatleri olmasına rağmen oluşan kalabalık, son dönemde hiçbir gösterimde karşılaşmadığım kadar yoğundu.
Inception, Interstellar, The Dark Knight, Tenet, Dunkirk gibi Hollywood’un en çok izlenen yapımlarının yönetmeni Christopher Nolan, 2021 yılından beri Oppenheimer filminin sinyallerini vermekteydi.
Konusunun geçtiği ilk günden itibaren konu, film için ayrılan bütçe, oyuncu seçimleri gibi her ayrıntıyı yakından takip eden sinema severler de Nolan’ın yeni filmi için çok yüksek beklentideydi.
O zamanlar dünyadaki en zeki insan olarak tanınan Amerikalı fizikçi Julius Robert Oppenheimer’ın, II. Dünya Savaşı döneminde atom bombasını icat edişini ele alan film, biyografik drama türünde karşımıza çıkmakta.
Christopher Nolan tarafından yazılan ve yönetilen Oppenheimer, IMAX kameralarıyla çekilirken; filmin özellikle Robert Downey Jr.’ın bulunduğu çoğu sahnesinde siyah beyaz analog fotoğrafçılıkla çekilmiş görüntülere tanıklık ediyoruz.
Oppenheimer; yönetmeni ve çekim kalitesiyle olduğu kadar cast seçimiyle de gündeme geldiği ilk günlerden itibaren oldukça ses getiren bir yapımdı. Başrollerinde Cillian Murphy, Robert Downey Jr., Emily Blunt, Matt Damon, Florence Pugh, Rami Malek, Gary Oldman gibi yıldızları bir arada toplayan filmin hazırlık süreci de yoğun geçerken; özellikle başrol oyuncusu Cillian Murphy’nin, Robert Oppenheimer’ın hayatını detaylıca incelediğini ve rol için çok fazla okuma yaptığını duymuştuk. Filmi izlerken gerçekten de herkesin karakterini fazlasıyla benimsediğini anlayabiliyoruz.
Filmin atom bombasını icat eden Julius Robert Oppenheimer’ı ve yürüttüğü Manhattan Projesi’ni konu alan bir biyografi filmi olarak karşımıza çıktığını belirtmiştim. Oppenheimer’ın üstün zekalı olması ve düşüncelerinin dahice işleyiş şekli filmin bazı sahnelerinde görsel efektlerle canlandırılıyor. Gökyüzü, yıldızlar, patlama sahneleri… Bu bölümlerdeki müzikler de sahnelerle son derece uyumlu ve yoğun şekilde kullanılmış. Film müziklerini bestelemesi için tercih edilen isim ise Ludwig Goransson.
Oppenheimer (Cillian Murphy) çeşitli bölgelerde ve akademide bilim insanı olarak görev aldıktan sonra devletle iş birliği yapıyor ve bu durum Leslie Groves (Matt Damon) ile kurduğu iletişimin başlangıcı oluyor. Bu başlangıç aynı zamanda korkunç bir karanlığa atılan ilk adım.
3 saatlik sürede ünlü fizikçi Oppenheimer’ın hayatı hem duygusal hem sosyal, hem de bilimsel açıdan ele alınıyor. Oppenheimer’ın çevresi hem onun kadar akıllı bilim insanlarıyla hem de siyasi fikirlerin gerçek savunucularıyla kaplı. Bu durum onun çokça sorgulamasına ve bazen bu nedenden dolayı ona karşı gelişen ön yargılı tutumlarla mücadele etmesine sebep olmakta.
Murphy; Oppenheimer’ın hevesini, bilime olan tutkusunu, hırslarını, duygusal geçişlerini seyirciye öylesine realistik biçimde aktarıyor ki izlerken karakteri oynamadığını, adeta ‘o’na dönüştüğünü hissedebiliyorsunuz.
Filmde siyah beyaz ekranda Lewis Strauss’un (Robert Downey Jr.) mahkeme salonunda ifade verdiği, Oppenheimer’ın küçük bir odada tüm hayatının sorguya çekildiği ve kendisiyle birlikte tüm yakınlarının ayrıntılı olarak ifade verdiği sahneleri görüyoruz. Film sorgu sahneleri ve yaşanan olayların gerçekliği arasında sürekli mekik dokuyan bir anlatıma sahip.
Siyasi konuların da yoğunlukla işlendiği filmde, kendisine verilen göreve ve bilime kendini adayan Oppenheimer, ülkenin en zeki bilim adamlarını toplayarak devletin ondan istediği proje için bir şehir kurulmasını istiyor ve herkesten uzak bir alan seçiyor.
Filmde birçok bomba denemesi yapılan sahneye tanıklık ederken, Christopher Nolan’ın bu patlama sahnelerinde hiçbir görsel efekt ya da bilgisayar efekti kullanmadığını söylememiz gerekir.
Oppenheimer, araştırmalar sırasında sadece bilime ve yapabilirliğine odaklandığı için, sonunda yaşayacağı duygusal çökkünlüğün o an için farkında olmuyor.
Lewis Strauss ise Oppenheimer’a karşı hissettiği yoğun öfke ve nefret duygusunu büyük bir soğukkanlılıkla maskeleyerek, intikam hırsının karanlığına kapılıyor.
Yüksek bir maliyetle sonuçtan kimsenin emin olmadığı bir şekilde adeta kumar gibi kurulan Los Alamos alanındaki küçük şehirde, bilim adamlarının çoğunlukla anlaşmalı ama zaman zaman çekişmeli geçen üç yılı sonrasında büyük gün geliyor.
Vicdan mı ağır basacak yoksa başarının hazzı mı? Böylesine büyük bir gücü icat ettikten sonra bu gücü kontrol edemeyecek olmak, Oppenheimer’ı onun yaratacağı felaketlerden muaf tutabilecek mi?
Oppenheimer geliştirdiği gücün farkında fakat sonuçlarının yaşattığı vicdan yükü bastıramayacağı kadar yoğun.
IMAX kameralarıyla çekilen filmde aksiyonun yoğun olması bekleniyordu fakat biyografi türünde olduğu için birkaç tatmin edici sahne haricinde aksiyon sahnelerine doyamayacağınızı söylemeliyim.
Cillian Murphy, Oppenheimer karakterini öyle ustalıkla canlandırmış ki izlerken yaşadığı tüm duyguları ekranın ötesinden hissedebiliyorsunuz. Bu da benim gözümde filmi gerçekten iyi yapan en önemli faktörlerden biri. Dahiliğinin getirdiği gücü de, Jean’e olan hislerinin onu maskelerinden arındırışını da, Katherine olan sevgisinin onu olgunlaştırmasını da, başarının verdiği sorumlulukları da… Filmin karmaşık bir anlatım tarzı olsa da, Christopher Nolan kalitesi her saniye hissediliyor.
Oppenheimer’ın yaşadıklarını, daha sonra yargılanışını, başarısının aslında bir ödül olmadığını ve çoğu zaman bunu nasıl bir ceza gibi hissettiğini anlayan belki de tek kişi, Tom Conti’nin canlandırdığı Albert Einstein olarak karşımıza çıkıyor. Einstein karakterinin imaj olarak da gerçekten başarılı bir şekilde oluşturulduğunu görüyoruz.
Filmin sonuna doğru yaklaşırken, büyük bedeller ödeyen ve zorlu yollardan geçen Oppenheimer, uzun yıllar geçtikten sonra ülkesinde hak ettiği değeri görüyor. Tıpkı yıllar önce aynı şeyleri yaşayan ve ona bunları yaşayacağını ima eden Einstein gibi 🙂
Oppenheimer’ı sinemaseverlere mutlaka önermekle birlikte özellikle IMAX salonunda izlemenizi tavsiye ederim. Christopher Nolan’ın bu görsel şölenini ve hissiyatını en yoğun yakalayabileceğiniz teknoloji bu olacaktır. Kendinize iyi bakın, iyi seyirler ♥
Oppenheimer: Dünya Sonsuza Kadar Değişiyor