Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Mission Impossible Dead Reckoning Part 1: Sonun Başlangıcı

Mission Impossible Dead Reckoning Part 1: Sonun Başlangıcı

Yazar: Berk Söğütlü

Mission Impossible Dead Reckoning Part 1: Sonun Başlangıcı

Bu inceleme spoiler içermektedir.

Aradan geçen 5 yılın ardından Tom Cruise bir kez daha Ethan Hunt karakteri ile beyaz perdeye döndü. Yönetmenlik koltuğunda Christopher McQuarrie’ın devam ettiği Mission: Impossible Dead Reckoning Part One, 290 milyon dolarlık bütçesiyle Paramount Pictures’ın en yüksek bütçeye sahip yapımı olarak öne çıkıyor. Tabii bu bütçenin bir kısmı COVID-19 sebebiyle çekimlerin uzun süre aksamasıydı. Mission: Impossible – Dead Reckoning Part One, serinin iki bölümlük finalinin ilk filmi olarak karşımıza çıkıyor. Luther (Ving Rhames), Benji (Simon Pegg), Ilsa Faust (Rebecca Ferguson), White Widow (Vanessa Kirby) karakterleri geri dönerken birinci filmden hatırladığımız Henry Czerny, ‘Kittridge’ karakteri ile yıllar sonra yeniden karşımıza çıkıyor. Filme yeni eklenen isimler arasında Grace (Hayley Atwell), Paris (Pom Klementieff) ve Gabriel (Esai Morales) gibi isimler bulunuyor. Christopher McQuarrie, Tom Cruise ve yapım ekibi film 2 saat 43 dakika olmasına rağmen içerdiği aksiyon ve ustaca anlatımıyla nefes kesici bir projeye imza atmışlar. Mission: Impossible yedinci filmiyle şimdiye kadarki en büyük aksiyon serilerinden birisi haline geldiğini kanıtlamış oluyor.

Mission: Impossible – Fallout’tan kısa bir süre sonra geçen film, bir Rus denizaltısının insan olmayan bir düşmanla çatışması ve sonucunda batmasıyla sonuçlanıyor. Bu düşmanın aslında bir süper yapay zeka olduğunu öğreniyoruz. Devletlerin ve diğer gizli güçlerin ‘‘The Entity’’ adındaki bu son derece gelişmiş yapay zekayı ele geçirmek için yapamayacağı şey yoktur. Ethan Hunt kendi ülkesini bile karşısına alarak bu göreve atılır. Bu yapay zekaya erişim sağlayabilmek için 2 anahtar gereklidir fakat bu anahtarın peşinde olan sadece Ethan Hunt ve ekibi değildir. Hunt’ın geçmişiyle bağlantılı olan Gabriel’da bu anahtarın peşindedir ve kendine ait sinsi planları vardır. Ethan anahtarı ararken Ilsa Faust ile yolları yeniden kesişir. İlk anahtarın Ilsa Faust’ta olduğunu öğrenen Ethan, Ilsa ile bir anlaşma yaparak anahtarı alır. Daha sonra Ethan, Benji ve Luther ile birlikte Abu Dhabi havalaanında ikinci anahtarın peşine düşerler ancak Ethan’ın havaalanında kedi-fare oyunu içeren planı, anahtarlardan birini çalan Grace adlı bir hırsız tarafından bozulacaktır. Grace diğer karakterlerin aksine bir ajan veya asker değildir. Sadece usta bir hırsızdır. Bu da Ethan’ın, Grace’i gerektiği yerde korumasını gerektirecektir. Ethan ve ekibi yeni yol arkadaşları Grace ile bu anahtarların peşine düşerler. Filmde beklenmedik sürprizlerle karşılaşabiliyoruz. Örneğin Gabriel’ın, Ilsa’yı öldürmesi filmin dramatik yönünü güçlendirmiş. Anahtarların sürekli el değiştirdiği hikayede her an yeni şeylere açık oluyoruz.

Yeni ana düşman The Entity bir yapay zeka olduğu için bütün teknolojik aletlere rahat bir şekilde erişebiliyor bu yüzden de her adımda herkesin bir adım önünde oluyor. Mantık ile hareket eden The Entity’nin karşısında duyguları ile hareket eden Ethan Hunt’ı izliyoruz. İyi adam-kötü adam motivasyonlarının zıtlığı belirgin bir şekilde göze çarpıyor. IMF ekibi bir yapay zekaya karşı oldukları için artık teknolojiye değil kendi duygularına güvenmek zorundadırlar. Gerçek karakter anları duygusal vuruşlar yapıyor. Serinin bu düşmanla birlikte artık bilim kurgu alemine doğru evrildiğini fark ediyoruz. Film ayrıca Ethan Hunt’ın geçmişine de ufak bir bakış atmamızı sağlıyor.

Büyük bütçeli bir aksiyon filmi olmasına rağmen Mission: Impossible – Dead Reckoning Part One olay örgüsünü seyirciye mantık çerçevesi içerisinde aktarmaya çalışıyor. Hikaye ilerledikçe film neden ve sonuçları bir puzzle gibi birleştiriyor. Senarist Christopher McQuarrie ve yardımcı yazar Erik Jendresen senaryoda iyi bir iş çıkarmış. Espriler dozunda ayarlanmış ve gerçekten güldürmeyi başarıyordu. Özellikle Ethan ve Grace’in, Venedik’teki kovalamacada bindikleri sarı renkli Fiat 500 sahnesi serinin en çok güldüren sahnelerinden bir tanesi olabilir. Sahne hem güldürürken hem de karakterler arasındaki yetenekleri göz önüne seriyor.

Oyuncuların neredeyse tamamı kusursuza yakın performans sergilemiş. Yeni karakterlerde Pom Klementieff’in sessiz suikastçısı ve Esai Morales’in acımasız performansı filmi daha da tepeye taşıyor. Senaryo eski miras karakterlere yeterince süre verip onları doğru bir şekilde işliyor aynı zaman da yeni karakterleri izleyiciye tanıtmada sorun yaşatmıyor. Filmin aksiyonu özellikle son yarım saatte zirveye ulaşıyor. Uçurumdan düşen tren sahnesi ile de doyuma ulaştırıyor.

Mission: Impossible deyince aklımıza ilk olarak etkileyici aksiyon sahneleri, set dizaynları, Ethan Hunt’ın koşuları ve yüz maskeleri geliyor. Mission: Impossible – Dead Reckoning Part One’da bunların hepsini bulunduruyor. Filmin teknik detaylarına dalmadan önce, ilk olarak Tom Cruise’a bir parantez açmam gerekiyor. Film boyunca 62 yaşındaki Tom Cruise’un temposu ve enerjisi bir an bile düşmüyor. Muazzam bir performans sergileyen Cruise bir kez daha dublörsüz sahnelerle karşımızda ve 27 yıldır Ethan Hunt olarak tam gaz koşmaya devam ediyor. Tom Cruise’un ilerleyen yaşına rağmen dağ yamacından motosiklet ile atlama ve hareket eden trenin üzerinde dövüşmek gibi ekstrem akrobatik hareketleri yapması başlı başına takdire şayan bir olay. Bu sayede aksiyon sahnelerinin gerçekçiliği tadından yenmez olmuş. Tom Cruise’u gerçek bir aksiyon yıldızı yapan şeyde bu gerçekten. Tom’u bir dağdan atladığında veya araçlı bir kovalamaca sahnesinde gerçekten bu işi yaptığını bilerek izliyorsunuz bu da izleyiciye ayrı bir keyif ve sinematik haz veriyor. Doğal olarak görsel efekt kullanımı da her zamanki gibi en aza indirilmiş. Christopher McQuarrie’ın usta çekim açıları havaalanında Ethan’ın yalnızca yürümesini bile heyecan verici hale getiriyor. Ayrıca gerekli sahnelerde kamera kesimini elinden geldiğince az kullanan McQuarrie, filmin görsel yönünü öne çıkarmaya çalışmış ancak sinematografi açısından serideki diğer filmler kadar tatmin etmiyor. Yeni görüntü yönetmeni Fraser Taggart’ın, Robert Elswith (Ghost Protocol, Rogue Nation) ve Rob Hardy (Fallout) kadar başarılı olduğunu söyleyemem. Sinematografi açısından daha büyük beklentim vardı fakat kötü demek haksızlık olur. Yine de Rogue Nation’da ki opera ve motosiklet çekimleri veya Ghost Protocol’da ki ikonik Burj Khalifa tırmanış çekimleri gibi akılda kalıcı ‘shotlar’ bulunmuyor.

Film dövüş koreografilerinde de film iyi bir imaj çiziyor. Özellikle Ethan’ın dar duvarların arasında yaptığı dövüş iyi bir biçimde işlenmiş. Yönetmen özellikle bu sahnede yakın çekim kamera estetiğini başarılı bir şekilde kullanmış. Klostrofobik bir dövüş sahnesi olmasına rağmen kimin kime vurduğunu açık bir şekilde görünüyor. Her bir yumruk ve tekmenin hissiyatını alabiliyorsunuz. Zor bir çekim olmasına rağmen McQuarrie buradan bir artı puan daha alıyor. Müzik tarafındaysa bence şimdiye kadarki en iyi Mission: Impossible soundtrack listesine sahip olmuş. Besteci Lorne Balfe temaya uygun, daha dramatik tonlar kullanarak ortaya harika bir iş çıkarmış. Özellikle The Sevastopol ve Chasing Grace ve ana tema müziği kendini tekrar tekrar dinletiyor. Filmin eksi yönlerine gelirsek, çok az şey göze çarpıyor. Bazı diyalogların gereksiz uzun olması ki ben bunu seriye Ghost Protocol ile giriş yapanlar için birazda açıklama yapmalarına bağlıyorum. Diğer dikkatimi çeken şey senaryoda aslında yeri olmayan bazı yan karakterlerin zorlama orada olmalarıydı. Bunlarda göz ardı edilebilir şeyler.

Mission: Impossible – Ghost Protocol filmi ile serinin tonunu değiştiren Mission: Impossible serisi yedinci filmi ile de kalitesini bozmadan yoluna devam ediyor. Mission: Impossible – Dead Reckoning Part One aksiyon seven herkesin sinema salonunda deneyimlemesi gereken harika bir casus-aksiyon filmi olmuş. Birinci sınıf bir aksiyon ve eğlence. Şimdi geriye ikinci bölümü beklemek kalıyor.
Puan: 9.2/10

Mission Impossible Dead Reckoning Part 1: Sonun Başlangıcı

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...