Lost Ollie : Samimi Bir Dostluk Hikayesi
Türkçeye Çocuk Oyuncağı adıyla çevrilen Lost Ollie, William Joyce’un çocuk kitabı Ollie’s Odyssey’den esinlenilerek yaratılan 2022 yapımı Netflix’in animasyon mini serisi. Kadrosunda Gina Rodrigez, Jake Johnson, Kesler Talbot gibi oyuncuların yanı sıra, seslendirmeleriyle karakterlere can veren Jonathan Groff, Marry J. Blinge, Tim Blake Nelson’ı görüyoruz. Yönetmen koltuğunda ise Spider-Man: Into the Spider-Verse ve Rise of the Guardians gibi animasyon filmleriyle ismini duyuran Peter Ramsey var. Ayrıca eser, yine birçok kaliteli animasyonun senaristliğini üstlenen Shanon Tindle’ın kaleminden beyaz ekrana uyarlanıyor.
Bir iğnenin iplikten geçişi gibi içime geçti yokluğun… Yaptığım her şey onun rengiyle dikiliyor. Dizi, Şair W.S Merwin’in Separation (ayrılık) adlı bu dizeleriyle başlıyor. En iyi dostu Billy’nin annesi tarafından, ona arkadaş olması için dikilen oyuncak tavşan Ollie, gözlerini bir ikinci el dükkanında açar. Billy dışında pek bir hatırası olmayan Ollie, dostuna geri dönmeye kararlıdır. İkinci el dükkanında Zozo adında oyuncak bir palyaçoyla tanışır ve onu eskiden yaşadığı evi bulmasında yardımcı olması için ikna eder. Bu yolculukta Zozo’nun eski bir arkadaşı eli silahlı, gözüpek oyuncak ayı Rosy de onlara katılacaktır. Dizi daha ilk dakikalardan Ollie ve Billy’nin ayrılmaz dostluğunu hissettiriyor ve kendimizi bir an önce kavuşmalarını dilerken buluyoruz.
Dizinin en iyi yanlarından biri de birçok sahnesinde senaristin izleyiciye küçük nüanslar vermiş olması. Ollie’nin Zozo’yla ikinci el dükkanında ilk iletişim kurduğu sahnede arka planda dizili korku romanları bize Zozo hakkında birkaç fikir veriyor aslında. Kadrajda en bariz görülen Stephen King’in Skeleton Crew (Sis) hikayesini okuyanlar hatırlayacaklardır ki, hikayedeki karakterlerden ikisinin adı Billy ve Ollie. Ayrıca sık sık Mark Twain’in adını duyuyoruz. Dizinin esin kaynağı olan 2016 yılında yayımlanan Ollie’s Odyssey kitabından birçok büyük farklılık bulunuyor. Bunlardan biri de dizide Billy’nin evlatlık olarak alınmış olması. Mark Twain’in en önemli eserleri kabul edilen kitaplarındaki iki karakter Tom Sawyer ve Huckleberry Finn de evlat edinilmiş maceraperest karakterler. Senaristin bu hikayelerden de etkilenmiş olabileceğini düşünmeden edemiyorsunuz. Diziyi izlerken akıllara Kafka’nın Bebeği’nin gelmesi de oldukça muhtemel. Orada da Kafka’nın oyuncak bebeğin ağzından yazdığı mektuplarda, bebeğin insan arkadaşına dönüş yolunda başından geçenleri okumuştuk.
Dizi, sıcacık bir aile hikayesi. Heyecan, coşku, dram, gerilim gibi birçok duyguyu seyirciye geçirmeyi oldukça iyi başarıyor. Hikayenin yanı sıra teknik anlamda da oldukça etkileyici ve ilham alınası bir dizi. Star Wars, Yüzüklerin Efendisi ve daha birçok kült yapımlarla adını duyuran Industirial Light and Magic görsel efekt şirketiyle iş birliği, diziyi bir adım ileri taşımış. Kelimenin tam anlamıyla oyuncaklar hayat bulmuş demek hiç de abartı olmayacaktır. Görsel efekt konusunda üst düzey bir iş çıkarılmış. Henüz fragmanını izlerken kaliteli bir yapımın sizi beklediğini tahmin edebiliyorsunuz.
Kullanılan renk skalası dizinin havasını iyice yumuşatmış. Ayrıca çıktığı döneme damgasını vurmuş birbirinden güzel şarkılar da seyir zevkini yükseltiyor. Dizinin müziklerini Scot Blackwell Stafford besteliyor ve ortaya gayet iyi bir iş çıkarmış. Dizide olay örgüsü de gayet tutarlı işlenmiş. Animasyon filmleriyle akıllara kazınan yönetmen ve illüstratör Peter Ramsey, bu dizide ustalığını bir kez daha konuşturmuş.
Lost Ollie, gerek hikayesi, gerek teknik detaylarıyla izleyiciyi tatmin etmeyi başaran bir yapım. Yaşattığı birbirinden farklı birçok duygu değişimleriyle ve göz doldurucu görsel efektleriyle şans verilmesi gereken, ailecek izlenebilecek bir mini dizi.
Lost Ollie : Samimi Bir Dostluk Hikayesi