Lady Chatterley’s Lover: Aşk mı Cesaret mi?
D.H. Lawrence’nin aynı isimli romanından uyarlanmıştır. Yönetmen koltuğunda Laure De Clermont-Tonnerre oturuyor ve senaristleri ise D.H. Lawrence, David Magee’dir. Film 2 Aralık 2022’de Netflix platformunda izleyiciyle buluşmuştur. Başrol oyuncuları Emma Corrin, Jack O’Connell, Matthew Duckett ‘dir.
Connie (Emma Corrin), Clifford Chatterley (Matthew Duckett) ile evlidir. Statü sahibi bir kadın olan Connie filmin en başında da gördüğümüz üzere mutlu ve aşk dolu bir evlilik yapıyor. Clifford Chatterley’e karşı büyük bir sevgi besliyor fakat bu süreçte İngiltere’de bir savaş meydana geliyor ve Connie sevgili eşinden ayrılmak durumunda kalıyor. Clifford savaşa katılıyor ve yeni evli çiftin ilişkisi ilk olarak burada sekteye uğruyor. Clifford savaştan geri döndüğünde bacaklarını kaybetmiş ve tekerlekli sandalyeye mahkum bir şekilde geri dönüyor. Connie bu durumda beklenenin aksine Clifford’a derinden bir bağ ile bakmaya başlıyor. Bu süreçte taşınıyorlar ve Clifford kendini yazarlığa adıyor. Sürekli yazarak, okuyarak ve kendi çevresine davetler vererek hayatına mutlu bir şekilde devam ettiren Clifford, bu süreçte onu seven, bakımıyla ilgilenen Connie’yi ikinci plana atıyor. Connie, onun eşi olmaktan çok bakıcısı olmaya başladığı sırada hem arkadaşsızlıktan hem de yalnızlıktan bunalıma giriyor. Clifford, her ne kadar Connie bağımlı ve muhtaç gibi davranıp onun özgürlüğünü kısıtlasa da yeni bir bakıcı fikrine hemen uyum sağlayabiliyor.
Filmin ikinci bölümü bu süreçten sonra şu şekilde bir diyalogla şekilleniyor. Clifford bir varis istediğini ve bu çocuk için Connie’ye dişçiye gider gibi birini seçip, çocuk doğurabileceğini ve bu çocuğun Clifford’un varisi olabileceğini söylüyor. Connie duyduklarıyla sarsılıyor ve Clifford’dan tamamen uzaklaşıyor. Bu esnada bekçileri olan Oliver (Jack O’Connell) ile tanışıyor ve aralarında bir çekim başlıyor. Birbirlerine aşık olan bu çift gizli gizli buluşmaya başlıyorlar. Connie’nin kocasından görmediği cinsel hayatı Oliver’da bulması onu daha tutkulu ve daha aşık yapıyor. Filmin geri kalan kısmında cinselliğin çok fazla ön planda olduğunu görüyoruz. Bununla beraber o mutsuz kadının yerini çok daha özgür çok daha sevgi dolu bir kadın alıyor. Connie’nin bu değişimi Clifford’un dikkatini bile çekmiyor. Yürüyüşlere çıkıyor, Oliver’ın kulübesinde sürekli olarak vakit geçiriyorlar, gizli saklı da olsa, izleyici aşkı görebiliyor. Dönemin İngiltere’sinde statüler bu kadar önemliyken, para bu kadar önemliyken Connie’nin aldığı riski ve cesurluğu da görüyoruz.
Filmdeki üçüncü ve çarpıcı kısım Connie’nin hamile olmasıyla şekilleniyor. Oliver ile ilişkisi bir dedikoduya dönüşüyor ve tüm halkın bu ilişkiden haberi oluyor. Oliver işinden atılıyor ve o sırada Connie ablasıyla Venedik’e gidiyor. Ayrılan aşıkların kavuşup kavuşamadığını da sizlerin izleyerek öğrenmesini isterim. Aşk filmlerinde bu çok önemli olan sonu burada yazmak istemem.
Filmde; sınıfsal farklılıklara, statüye ve o dönemin yaşayış tarzına hakim oluyoruz fakat daha çarpıcı bir ayrım olarak gösterilmek istenseydi gösterebilirlerdi diye düşünüyorum. Aşktan bahsedilmiş, tutkudan bahsedilmiş ama biz bu aşkı son sahnelerde daha fazla hissediyoruz. Diğer sahnelerde tamamen cinsel doyum üzerine oluşan bir birliktelik var ve bundaki cesareti izleyebiliyoruz. Daha fazla bir toplumsal ayrım görmeyi isterdim. Filmi daha anlamlı kılardı diye düşünüyorum. Connie boşanmak istese de bunun olmayacağını dile getiren Clifford, sadece burada bir söz sahibi geri kalan her yerde sadece bir figüran gibi gözüküyor. O dönemin sorunları tamamen kulaktan duyma bilgilerle aktarılıyor ve film sadece evlerinin içinde bulunduğu arsa içerisinde geçiyormuş hissini veriyor. Burada mütevazi bir hayat yaşayan ve dönemin İngiltere’sinde böyle olan bir aşk izleseydik bu eleştirimi yapmazdım ama aristokratlar içerisinde dönen filmde sadece dağ, tepe yürüyen ve kitap okuyan bir kadın, sadece yazı yazan ve davet veren bir adam ve kulübesinde oturan, kitap okuyan, hayvanlarla ilgilenen bir sevgili görüyoruz. Bunlardan dolayı filmdeki kopukluğu görmek mümkün ve bundan dolayı bir akıcılık olduğunu düşünmüyorum.
Dönem filmlerini hep çok sevmişimdir. Kıyafetleri, sokakları, evlerin içlerini bu filmi de izlerken sadece bu kısmından zevk aldım ve o şekilde izleyebildim onun dışında bir süre sonra ilerlemiyor ve akıcı olduğunu söyleyemem. Kitabını okusaydım filmin benim için daha heyecanlı bir şekilde ilerleyeceğini düşünüyorum.
Lady Chatterley’s Lover: Aşk mı Cesaret mi?