Klondike: Hayatta Kalma Sanatı
Arthouse severlerin keyifle izleyeceği, yok ben sanat filmlerinde sıkılırım diyenlere ise ezber bozduracak bir dram filmi ‘Klondike’.
Ukrayna Devlet Film Ajansı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve TRT 12 Punto ortak yapımı Klondike, 11 Kasım’da Türkiye gösterimine girdi. Film, görsel açıdan son derece tatmin edici çekimlerinin yanı sıra gerçek bir olaya dayanan hikayesiyle de izleyici üzerinde büyük bir etki bırakıyor. Son zamanlarda dünya basınında büyük yer tutan Ukrayna-Rusya savaşının arka yüzünü bizlere yansıtan film, bu savaşın uzun yıllardır süregelişini ve dünyanın bu duruma kayıtsız kalışını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Sundance Film Festivali’nden ödülle dönen ve birçok eleştirmenden yüksek notlar alan filmin yönetmen ve senaristliğini Maryna Er Gorbach üstlenirken oyuncu kadrosunda Oksana Cherkashina, Serhiy Shadrin ve Oleg Shcherbina yer alıyor. Filmin hikayesi gerçek bir konuya dayanıyor. 2014 yılında roketle havada vurulan Malezya Hava Yolları’na ait MH17 yolcu uçağının düşürülmesi özelinde hamile bir kadının kocası ve kardeşiyle çatışma bölgesinde hayatta kalma çabalarını seyrediyoruz.
Filmin başlarında yaşadıkları ev, bir roketin çarpmasıyla ciddi hasar görüyor. Bir duvarı tamamen yıkılan evi tüm film boyunca o şekilde izliyoruz. Ardından da dünya tarihinin kara lekelerinden biri olan uçak kazasını görüyoruz. Ilka ve Tolik evlerinde gündelik yaşamlarına devam etmeye çalışırken arka planda sürekli arama kurtarma ekipleri ve Rus milisleri görünmekte. İnsanın en mahrem, en özel yeri olan evlerine kadar sirayet eden bir savaş. Kavga ederken, özel anlar paylaşırken, en sıradan işlerini yaparken bile geri planda daima bir hareketlilik. Ilka, Rus asıllı kocası ve Ukrayna milliyetçisi kardeşi arasındaki gerginliği yatıştırmak için sürekli köprü görevi görmekle mükellef. Verdiği röportajda ‘Bir Ukraynalıya yarın ne yapacaksın diye sorarsanız gündelik işlerine devam edeceğini söyler’ diyen Er Gorbach, bu harp durumunun kanıksanmışlık hissini o kadar iyi yansıtmış ki, filmde karakterler yaşadıkları son derece travmatik olaylar karşısında gündelik rutinlerine devam etmeye çalışıyorlar. Her şeye rağmen hayatta kalmak için uğraşıyorlar.
Film adını Kanada’nın kuzeybatısında yer alan bölgeden alıyor. Klondike, altın rezervlerinin keşfedilmesiyle birçok bölgeden zengin olma umutlarıyla 1896 ve 1899 yılları arasında yoğun bir göçe sahne olmuştur. Film Ukrayna-Rusya sınırındaki Donbas, diğer adıyla Donets Havzası’nda geçiyor. Bu bölge iki ülke için de son derece önemli çünkü barındırdığı kömür madeniyle Avrupa’nın en büyük dördüncü kömür madeni niteliğini taşıyor.
Filmin çekimlerine diyecek söz yok. Son derece profesyonel ve göz doyurucu. Sabit kameranın arkasından gördüğümüz muazzam doğa ile bir yandan huzurlu bir hava yaratırken, uçak kazası trajedisinin getirdiği moral bozukluğu, bazı sahnelerdeki gerilim ve empati hissi seyirciye birçok duyguyu art arda yaşatmayı başarıyor. Bu konuda filmin görüntü yönetmeni Svyatoslav Bulakovskiy’nin rolü çok büyük elbette. Kulanılan renk paleti ve kamera açılarıyla sinemanın bir sanat dalı olduğunu kanıtlar nitelikte. Müziğin gerilimi de son derece kararında. Oyunculuklar oldukça tatmin edici. fakat kadın başrol Oksana Cherkashina verilmek istenen duyguları o kadar iyi yansıtmış ki, özellikle bahsetmemek haksızlık olurdu.
Son zamanlarda iyice hararetlenen Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin yeni başlamadığını, bir süredir devam ettiğini göstermek isteyen Er Gorbach, tüm dünyaya bunu sanatıyla göstermek istemiş ve bunu da çok iyi başarmış.
Filmin İstanbul gösterimine katılan Ukrayna Büyükelçisi Vasyl Bodnar’ın söylediği gibi “Klondike, yeniden yaşanmayacak. Filmde de gördüğümüz gibi bir bebek doğuyor ve hayat devam ediyor. Ülkemiz çok zor şartlar içerisinde doğuyor. Bizler de yeni bir hayatı inşa edeceğiz.” sözlerine binaen biz de savaşa bir son verilmesini temenni ediyoruz.
Klondike: Hayatta Kalma Sanatı
