Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Hellboy: The Crooked Man: Nerede O Eski Hellboy

Hellboy: The Crooked Man: Nerede O Eski Hellboy

Yazar: Tuğçe Ulutuğ

Hellboy: The Crooked Man: Nerede O Eski Hellboy

Merhabalar!

Bu yazıda, 2004 yılında aile film gecemizde tanışıp çok etkilendiğim, ünlü çizgi roman sanatçısı Mike Mignola’nın yarattığı Hellboy karakterinin yeni filmini, Hellboy: The Crooked Man‘i kurcalıyoruz.

Bu zamana kadar toplam 4 uzun metraj Hellboy filmi yapıldı. Özellikle 2004 ve 2008 yıllarında çıkan Hellboy filmlerinin heyecanıyla koştuğum sinemada biraz hüsrana uğradım desem, yalan söylemiş olmam. En büyük sebebi de alıştığım, alıştığımız, komik, korkusuz ama kırılgan, elinde purosuyla kötülerle savaşan, iyi olmaya çalışan cehennem çocuğumuzun karakterinden onu tüm insan yapan özelliklerinin çıkarılmış olmasıydı. Koca purosu yerine küçük sarma bir sigara eklenmiş, mizah anlayışı sıfıra düşürülmüş, korumacı baba havasında sıkıcı bir Hellboy gelmiş…

Hellboy’u bu filmde Jack Kesy canlandırıyor. 2004 ve 2008 yapımlarında Ron Perlman canlandırıyordu. Onun enerjisine o kadar alışmışım ki bu Hellboy sanki onun babası hissini verdi ve istediğim heyecanda izleyemedim. Perlman’ın çene yapısı bile Hellboy olmak için var olmuş gibiydi, keşke yine onu izleyebilseydik.

Yönetmenimiz Brian Taylor. Kendisini Tetikçi filmlerinden hatırlayabilirsiniz. İyi bir aksiyon yönetmeni. Yazar ekibinde Mike Mignola, yönetmenimiz Brian ve Buffy the Vampire Slayer’ın yazarlarından Christopher Golden yer alıyor.

Filme geçmeden önce, eğer daha önce hiç Hellboy ile tanışmadıysanız, kısaca kendisinden bahsetmek isterim: Mike Mignola tarafından yaratılan ve Dark Horse Comics’te ilk kez 1993 yılında ortaya çıkan, doğaüstü güçlere sahip bir çizgi roman karakteridir. Cehennemden gelen bir iblis olan Hellboy, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi okültistleri tarafından savaşı kazanmak amacıyla dünyaya çağrılıyor ve genç yaşta Profesör Trevor Bruttenholm tarafından bulunup yetiştiriliyor. Tabii Hellboy dünyaya gelirken portaldan sadece o geçmiyor. İyi ve kötü birçok varlık Hitler yüzünden dünyaya geliyor. Hellboy büyüdükçe Paranormal Araştırma ve Savunma Bürosu (BPRD) için çalışmaya başlayıp, insanlık için savaşan bir kahraman haline geliyor. Başta insanlar ondan korksa da en büyük isteği sevilmek, insanlar arasında kabul edilebilmek.

Hellboy serileriyle ilgili en sevdiğim şey, fantastik dünya ve tarihi, bilim ve paranormali doğalında birleştiren bir hikaye yapısı olması. Bu filmde paranormal tarafı daha baskın olmuş. Özellikle ikinci perdeden itibaren trashy enerjisi hâkim. Zaten yönetmenimiz de filmi daha çıkmadan önce “halk korku filmi” olarak tanımladığı için bunun bilinçli bir hamle olduğunu söyleyebiliriz.

Film bir tren vagonunda Hellboy’un koca bir örümcekle savaşmasıyla aksiyonlu başlıyor. 1950’lerdeyiz. Çaylak ajan Adeline Rudolph (Bobbie) ve Hellboy geçirdikleri tren kazası sonucunda büyük örümcekle savaşırken Appalachia’ya geliyor ve ekibimiz, Appalachia sakinlerini şeytan için ruh toplayan ürkütücü Crooked Man’den korumak için kolları sıvıyor.

İlk yarı yine biraz daha iyiydi. Karakterleri ve hikayeyi tanıdık. Birkaç iyi aksiyon sahnesi izledik. Ama ikinci yarıdan itibaren film, süper kahraman hikayesinden çok trashy tarzına yaklaşmış, karanlık, anlaşılmayan hızlı sahnelerden oluşan bir kaos şölenine dönmüş. Ki ben trashy movie seven biriyim. Ona rağmen bu karanlık görüntüler yerine daha sağlam bir son izlemeyi tercih ederdim. Özellikle 2008 yılında yapılan Hellboy: Altın Ordu’dan sonra, yeni teknolojilerle çok daha düşünülmüş sanat ve CGI çalışmaları görmeyi bekliyordum.

Filmin içine ufak bir aşk da sıkıştırılmış. Bobbie ve Hellboy birbirlerine boş değil gibiler. Ama bence onların arasındaki kıvılcım da çoğu kişiye geçmeyecek. Nerede Liz Sherman, nerede Bobbie… Liz Sherman, 2004 ve 2008’de çıkan Hellboy filmlerinde Selma Blair’in canlandırdığı Hellboy’un gerçek aşkı ateş kadındır. Ateş kadın diyorum çünkü ateşler çıkarıyor. Balık adam Abe Sapien’ı da görmek isterdim mesela. Ekibin mantığını ve duygularını taşıyordu. Eksikliği oldukça hissedilmiş maalesef…

Özetlemek gerekirse, Hellboy’un bu yeni hali, okuduğum ve dinlediğim birçok eleştiriyi de göz önüne alırsak, biraz hayal kırıklığı yarattı. Ayrıca karakter 1950’lerde daha genç olmalıyken çok daha olgun bir karakter olarak verilmiş, bu da diğer filmleri izleyen ve sevenler için ekstra bir karışıklık olmuş. Yine de Hellboy’u uzun zaman sonra sinemalarda tekrar görmek keyifliydi. Eğer izleyeceğiniz ilk Hellboy filmi bu olacaksa panik yapmayın, hemen Altın Ordu’yu açıp gerçek Hellboy ile tanışın 🙂

Mısırlar patladıysa yazıyı burada bitiriyorum.

İyi seyirler!

Hellboy: The Crooked Man: Nerede O Eski Hellboy

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...