Anasayfa İncelemelerFilm İncelemeleri Dìdi: Nostaljik Bir Büyüme Hikayesi

Dìdi: Nostaljik Bir Büyüme Hikayesi

Yazar: Beril Şamlı

Dìdi: Nostaljik Bir Büyüme Hikayesi

Bu yıl Sundance’te büyük başarı yakalayan Sean Wang, ilk uzun metrajlı filmi Dìdi ile izleyiciyi ergenliğin çalkantılı yollarında, tam da o sancılı “kendini bulma” döneminin ortasına götürüyor. 2008 yılında, Kaliforniya’da bir banliyöde geçen bu yarı otobiyografik hikaye, ergenliğin zirvesinde yaşanan karmaşık, komik ve bir o kadar da acı verici olabilen o anları bize tekrar hatırlatıyor.

Büyüme hikayelerinin yeri benim için her zaman ayrı. İyi olanı da kötü olanı da beni bir şekilde eğlendirmeyi başarıyor. Ama samimi, içten ve gerçekçi olanların etkisi tabii ki bir başka. İşte Dìdi de tam bu tanıma uyan bir film. Wang, filminde ergenliğin o duygusal gelgitlerle dolu, kaotik dünyasını başarıyla yansıtmakla kalmıyor, 2000’lerin kültürel ikonlarıyla izleyiciyi müthiş bir nostalji dalgasına sürüklüyor. O zamanlar yeni çıkmış olan Paramore’un Riot! albümünün döneme müthiş etkisi, AOL Instant Messenger, Facebook duvar yazıları, Myspace, iPod Nano, pop-punk akımı… Prodüksiyondaki her bir detay, resmen zaman yolculuğu etkisi yaratıyor. 2008 yılında Chris’ten birkaç yaş küçük olsam da filmdeki popüler kültür göndermeleri o kadar canlı ve başarılı ki, film adeta kendi anılarımı izliyormuşum gibi hissettirdi bana. Yine de Dìdi’yi anlamak için o dönemde ergen olmak gerekmiyor. Kimlik arayışı, ait olma çabası ve yalnızlık gibi evrensel temalar, herkesin kendisinden bir parça bulacağı, düşündürücü ve duygusal bir yolculuğa davet ediyor.

Chris Wang (Izaac Wang) liseye geçmeden önceki son yaz tatilinde. Evde ablası Vivian’la çekişip duruyor, Youtube’a kaykay videoları çekiyor, hoşlandığı kızı tavlamaya çalışıyor. Son derece normal bir ergenlik deneyiminin ortasında. Okulda arkadaşları ona “Wang Wang”, annesiyse “Dìdi” diye sesleniyor. Fakat kendisini olduğundan daha “havalı” göstermeye çalıştığı yeni tanıştığı çocuklara kendini “Chris” ismiyle tanıtıyor. Filmde Chris’in sosyal ortamlarda kabul görme arzusu, Dìdi’nin en güçlü alt temalarından biri. Farklı sosyal ortamlarda farklı isimlerle anılmak, Chris’in sürekli olarak kendisini yeniden tanımlamaya çalışmasına neden oluyor. Bu kimlik arayışı, zamanla olmadığı biri gibi davranmasına yol açıyor. Örneğin, hoşlandığı kız Madi’yi (Mahaela Park) etkilemek için aslında dinlemediği müzikleri dinliyormuş gibi yapması, ya da izlemediği filmleri çok seviyormuş gibi göstermesi gibi… Bu tür davranışlar, ergenlik döneminde birçoğumuzun başvurduğu “uyum sağlama” çabalarının tanıdık bir yansıması aslında. Ancak ne yazık ki, Chris kendini bu şekilde kabul ettirmeye çalıştıkça, içindeki yalnızlık daha da derinleşiyor. Eski arkadaşlarının da benzer deneyimler yaşamasıyla, onlarla yaşadığı yabancılaşma ve bir zamanlar ait hissettiği yerlerde bile dışlanmışlık hissi, filmde derin bir şekilde işleniyor. İşte tam da bu noktada, film gençliğin evrensel yalnızlık mücadelesini çarpıcı ve samimi bir dille gözler önüne seriyor.

Asya kökenli bir genç olarak Chris’in ırksal kimlik karmaşası da filmde önemli bir yer tutuyor. Tayvanlı bir ailede büyüyen Chris, hem evde hem dışarıda farklı kültürel beklentilerle karşı karşıya. Evde annesi ve babaannesi ‘Nai Nai’ Mandarin konuşurken, Chris’in ve ablasının İngilizce’yi tercih etmesi, bu iki kültür arasında kalmışlığı somutlaştırıyor. Chris, kültürel mirasından uzaklaşarak dış dünyada daha kabul edilebilir biri olacağına inanıyor. Özellikle annesinin “fazla Asyalı” olmasından şikayet ederken, uyum sağlamaya çalıştığı yeni arkadaş grubuna kendisini “yarı-Asyalı” olarak tanıtması bu ikilemi daha da derinleştiriyor. Kendisinin de benzer şeyler hissettiğini tahmin ettiğimiz Madi’nin Chris’e “Asyalı bir çocuğa göre oldukça tatlısın” demesi de bu duruma yeni bir katman ekliyor. Aynı kültürü paylaştığı bir yerde bile hala aitlik hissedemiyor Chris. Bu noktada film, göçmen bir ailenin çocuğu olmanın zorluklarına da değinmiş oluyor.

Yönetmen Sean Wang, gençliğin karmaşık duygusal dünyasını son derece gerçekçi ve samimi bir dille yansıtmayı başarıyor. Ancak bahsetmeliyim ki, filmde Chris’i canlandıran Izaac Wang’in performansı da takdire şayan. Wang, genç bir bireyin yaşadığı tüm o içsel çatışmaları, duygusal dalgalanmaları yüz ifadeleri ve bakışlarıyla öylesine ustaca aktarıyor ki, diyaloglara gerek kalmadan karakterin derinliklerine iniyoruz. Chris’in inişli çıkışlı ruh hali, özellikle diyalogsuz anlarda, Wang’in doğal performansıyla daha da güçlü bir şekilde hissediliyor.

Filmin sevimli detaylarından biri de, Chris’in babaannesi ‘Nai Nai’i oynayan oyuncunun yönetmen Sean Wang’in gerçek hayattaki babaannesi olması. Bu kişisel dokunuş, filme sıcak ve samimi bir hava katıyor, bizi de Wang’in gerçek dünyasına bir adım daha yaklaştırıyor.

Chris’in annesi Chungsing’i canlandıran Joan Chen de filmde öne çıkan bir diğer isim. Tek başına ailesini ayakta tutmaya çalışan bu annenin mücadelesi, filme duygusal derinlik katan bir başka unsur. Anne-oğul arasındaki çatışmalar da, Wang’in sade ve güçlü anlatımıyla çok gerçekçi bir şekilde işlenmiş. Bir yandan oğlunun büyüme sancılarına tanıklık ederken, diğer yandan ailesini bir arada tutma çabasındaki Chungsing karakterine derin bir empati beslememizi sağlıyor. Chen’in performansı, karakterin zorlayıcı duygusal yüklerini ustalıkla yansıtırken, izleyiciyi anne-oğul ilişkisine daha da yakınlaştırıyor.

Sonuç olarak Dìdi, yalnızca bir gençlik filmi olmanın ötesine geçiyor. Kimlik arayışı, ait olma kaygısı, kültürel çatışmalar ve sosyal baskılar gibi evrensel temaları işlerken, aynı zamanda izleyiciye nostaljik bir atmosfer sunuyor. Dìdi, ergenliğin karmaşık dünyasını etkileyici bir samimiyetle ele alan, izleyicinin kalbine dokunan fazlasıyla tanıdık bir hikaye.

Dìdi: Nostaljik Bir Büyüme Hikayesi

 

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...