Dayı Bir Adamın Hikayesi 2: Farklı Bir Racon Hikayesi
Dayı Bir Adamın Hikayesi 2, Uğur Bayraktar tarafından yönetilen senaryosunu da Uğur Bayraktar ve Ece Bayraktar tarafından kaleme alınan film, aksiyon ve dram türündedir. Başrollerini Ufuk Bayraktar, Reha Özcan ve Cem Özer’in paylaştığını yapım, 7 Şubat 2025 tarihinde ülkemizde vizyona girmiştir. Film, Cevahir ismindeki bir kabadayının hayatını anlatmaktadır. Serinin ilk filmi 2021 yılında vizyona girmiştir ve devamı niteliğinde olan Dayı Bir Adamın Hikayesi 2, şimdiden diğer filmin geleceğini de filmdeki sahneleriyle duyurmayı başarmıştır. Ancak filmin genel işleyişi, özellikle ilk yarısındaki sahne açıklıkları, sinematografik eksiklikler ve ses tasarımının bazı sahnelerdeki abartı oluşları filmdeki beklentiyi yeterince karşılayamadığını söyleyebiliriz.
Film, Cevahir’in hayatının devamını konu alıyor. Filmin başında, Cevahir’in bir kaza sonucunda eşini kaybettiğini ve küçük oğluyla birlikte hayatta kaldıklarını görüyoruz. Cevahir’in oğlu Ömer, babasına hayran bir çocuk olarak büyüyor. Hatta babasının hayatını kitap olarak yazmak onun en büyük hayali. Cevahir, ilk filmden de görüldüğü üzere sahip olduğu bakış açısı, vicdanlı ve temiz yüreğiyle yeraltı dünyasında güç kazanmaya başlıyor. Bu güç, Dayı Bir Adamın Hikayesi 2 filminde hem savaşı hem zaferi haline geliyor. 1999-2000 yıllarında geçen filmin sahnelerinde Cevahir, bir lunapark işletiyor. Ancak bazı düşmanları, Cevahir lunaparkın kira sözleşmesini yenilemeye gittiği zaman, Cevahir’in imzasını kullanarak ona komplo düzenliyor. Yapılan bu komplo, Cevahir’i çok farklı bir açıdan etkilemek durumunda kalıyor. Cevahir yeni düşmanlar elde ederken, diğer yandan oğlu Ömer’i korumak için neler yapacağını düşünüyor. Kişisel açıdan, hiç beklenmedik bir zamanda, filmde görünen bu ters köşe, izleyen seyircileri şaşırttığını ve filmin sonlarına doğru büyük bir keyifle izlemeye başladığını söyleyebilirim.
Filmin sinematografik diline baktığımız zaman, kullanılan karanlık tonlar, soğuk mavi ve özellikle ışık kullanımıyla yapılan gölge sahnelerin ön planda tutulduğu görülüyor. Filmin aksiyon ve gerilim dolu sahnelerindeki renk paleti, karakterlerin duygu durumlarıyla birleşerek sahnedeki derinliği artırıyor. Cevahir’in güç simgesi olarak gösterilen kabadayılığının ön planda olduğu sahnelerdeki, kamera hareketi ise ilgi çekici. Bazı sahne geçişlerinde kullanılan teknik, kamera hareketlerinin birleşimiyle filmdeki aksiyonu derinden hissetmemizi sağlıyor. Ancak sahnelerdeki karakterlerin dramatik açıdan etkisini artırmak için diyalog sahnelerinde kullanılan “POV (Point of View) Shot” tekniği, filmde çok fazla kullanıldığından biraz abartıya kaçtığı görülüyor. Bu sahneler filmin belli bir zamanından sonra “Yine mi bu açı?” tarzında sorular sordurtmaya başlıyor. Bu durum, filmin sadece spesifik olarak vurgu yapmak istediği replik ya da karşılıklı diyalog sahnelerinde kullanılabilirdi. Böylece filmin neredeyse bütün diyalog sahnelerini bu şekilde izlenmek durumunda kalınmazdı.
Filmin ters köşe sahnesi ise gerçekten beklenmedik bir sahne olarak karşımıza çıkıyor. Senaryo, bu dakikadan itibaren keyif vermeye başladığını kişisel görüşüme göre söyleyebilirim. Ancak o dakikaya kadar olan filmin çoğu kısmı, durağanlık ve çatışma sahneleriyle oluşuyor. Cevahir’in ilk filme göre bu filmdeki racon havası çok farklı bir şekilde denendiği görülüyor.
Filmin ses tasarımına baktığımız zaman, ağırlıklı olarak silah, vurma ve çatışma seslerinin olduğu görülüyor. Filmin aksiyon havası ses tasarımında oldukça başarılı bir şekilde yansıtılmış. Müzik kullanımı açısından ise film, minimal bir tarzda ancak etkileyici bir yol izliyor. İlk filmde olduğu gibi, ağırlıklı olarak gerilim yaratmaya yönelik müzikler tercih edilmiş. Dayı Bir Adamın Hikayesi film serisine uygun ve özgün bir şekilde yapıldığını söylememiz mümkündür.
Oyuncuların performansına baktığımız zaman, Ufuk Bayraktar’ın üst seviye oyuncu performansını bu filmde de gösterdiği görülüyor. Ezel dizisinden beri canlandırdığı kabadayı tarzı, sanki gerçek kişiliğini yansıtıyormuş gibi duruyor. Bu durum da onun oyunculuğunun ne kadar doğal olduğunu gösteriyor. Başarılı oyuncu Reha Özcan ve Cem Özer’in performansı da Ufuk Bayraktar’ın oyunculuğuyla birleşince gerçekten başarılı bir oyuncu kadrosu ortaya koydukları görülüyor.
Sonuç olarak Dayı Bir Adamın Hikayesi 2 filmi, ilk filmin devamı niteliğinde yapılmış olup her ne kadar ters köşe sahneleriyle dikkat çekmiş olsa da, filmdeki karakter derinliği ya da abartı kamera açılarının olduğu sahnelerden ötürü beklentiyi çok fazla karşılayamıyor. Oyuncu performanslarının ve ses tasarımının uyumlu olması, zaman zaman ise abartıya kaçmaları filmdeki sürdürülebilir havayı korumayı başaramıyor. Ancak şimdiden final sahnesinden dolayı 3.filmin ne zaman geleceği merak konusu.
Dayı Bir Adamın Hikayesi 2: Farklı Bir Racon Hikayesi