The Bear: 4. Sezon: Sona Doğru Geri Sayım

349

The Bear: 4. Sezon: Sona Doğru Geri Sayım

The Bear, 2022 yılında hayatımıza girdiğinde, karşımıza çıkarttığı kaotik mutfak ortamında hayatla mücadele eden bir grup insanın hikayesi ile bir anda ortalığı kasıp kavurdu. Bu pek çok izleyici için ihtiyacımız olan dizi anlamına geliyordu. Hareketliydi, katmanlıydı ve kesinlikle çok çarpıcıydı. Her yeni sezonda üstüne ekleyerek ilerleyen ve deneysellikten de korkmayan bu Şikago dizisi, garip bir şekilde en iyi komedi dalında Emmy ödüllerini de yıllarca domine etti.

Başrolünde Jeremy Allen White’ın yer aldığı dizide, yan rollerde en az başrol kadar öne çıkan Ayo Edebiri, Abby Elliott, Ebon Moss-Bachrach, Liza Colón-Zayas ve Lionel Boyce eşlik ediyor. Her ne kadar dizinin merkezinde Bear ekibini saysak da, sürpriz isimler de dahil olmak üzere bölümlerde çok iyi oyuncular ve oyunculuklar yer alıyor. Bu ziyaretler ve bu işin bir parçası olma isteği, özellikle dizinin ilk sezonda vadettiği potansiyelin usta isimlerce takdiri gibi.

Önceki sezonlarda gördüğümüz Olivia Colman, Jon Bernthal, Bob Odenkirk, Jamie Lee Curtis, Will Poulter, Gillian Jacobs, Joel Mchale gibi yazmayı unuttuğum belki de onlarca ismin yanında bu sezon Brie Larson, Danielle Deadwyler, Rob Reiner, Josh Hartnett, Sarah Paulson ve daha niceleri eşlik ediyor. Bu tanıdık isimlerin önemli rollerde karşımıza çıkmaları ve iyi anlar izlememize neden olmaları kesinlikle tesadüf değil.

Dizinin yaratıcısı Christopher Storer’a bu konuda hakkını teslim etmek lazım. Dört sezon boyunca yarattığı dünya; insanın var etme gücüne, travmalarına, hayallerine ve ilişkilerine günümüz perspektifinden yaklaşabiliyor. Mutfak gibi kaosun normal, fakat bir arada hareket etmenin şart olduğu bir arenada insan hikayesi anlatmak ve bunun estetiğini Michelin vizyonunda sunmak ciddi bir başarı.

Önceki sezonlarda adım adım kuruluşuna şahit olduğumuz restoranın, bu kez maddi yönden sıkıntıda olduğunu öğrenerek açıyoruz sezonu. Uncle Jimmy ve Computer’ın iki aylık bir geri sayım saati kurmasıyla sezonun hatları da şekilleniyor. 1400 saatin sonunda restoranın zarar etmesi durumunda The Bear’ın kapısına kilit vurulacağı bilgisiyle, Carmy’nin idealleri üzerine şekillenen fakat kendi içinde yaşadığı derin mutsuzlukla neredeyse yok etmek üzere olduğu restoranını ayakta tutmak için farklı bir yol izlemesi gerekiyor.

Şimdi gelelim biraz derin incelemeye. Dizinin özellikle ilk sezonunda yer alan ve sonraki sezonlarda da bir şekilde korunan hızlı tempo, bu sezonda yok. Kaos da keza neredeyse yok. Hatta dizide karmaşaya yol açabilecek durumlar bile beraberinde çözümleriyle geliyor. Önceki sezonlarda sıkışmışlık hissiyle son saniyesine kadar daraltan dizi, bu haliyle alışık olduğumuz The Bear hissiyatını kesinlikle vermiyor. Fakat bu, diziyi kötü bir yere taşımıyor. Bence henüz resmi olmasa da bütün hikayeyi bir finale götürüyor.

İlk sezonda, iyi bir şef olma idealiyle ailesinden kaçarcasına ayrılan Carmy’nin yuvaya dönüşüyle kaçtığı geçmişiyle ilk yüzleşmesini görmüştük. Abisinin ölümü üzerine devraldığı dükkânı kendi yoluyla var etmek istemesi de bu açıdan bize yas ve travmalarla yüzleşme biçimlerimize dair işaretler veriyordu. Carmy sertti, öfkeliydi, çözüm yerine parçalama odaklıydı. Sezonlar ilerledikçe bunların sebeplerini; ailenin bir arada olma ve ayrılma nedenlerini gördük.

Bir taraftan da aynı süreçleri farklı şekillerde ve kendi dertleriyle birlikte yaşayan Richie ve Natalie’nin yaşadıklarına şahit olduk. Sydney ve Marcus gibi sıfırdan bir şeyler inşa etmeyi, Tina gibi geç kalmışlığa, hayatı kaçırmışlığa rağmen inanmayı gördük. Bütün karakterlerin bir çatı altında toplandığı, geçmişin yüklerinden arındırılarak yıkılıp tekrar inşa edilen bu restoranın onlar için bir terapi ve öğrenme noktasına dönüşmesi de bu açıdan çok değerliydi.

Evet, The Bear: 4. sezon tempo olarak çok yavaştı, hatta renkler parlaktı, iletişimler neşeliydi. Bir “mutlu son” hissiyatı tüm sezona yayılmıştı. Dertler bile, önceki sezonların insanın nefesini kesen panik atak sebeplerinin yanında hiçbir şeydi. Fakat tüm bunların sebebi, karakterlerin de diziyle birlikte yavaş yavaş değişmesiydi. Hatalarından ders aldılar, geçmişleriyle yüzleştiler, öğrendiler, iletişim kurdular, aile oldular; en önemlisi de gerçekten inandıklarında başarabildiklerini gördüler.

İnsanız; çoğu zaman kendimizi hayatın içinde kaybedip olmadık kalıplara hapsolabiliyor, bazen kendi gölgemizden dahi kaçabiliyoruz. Yaşadıklarımız (ağırlığı kendi ölçüsünde büyük) yaşayacaklarımızın önüne geçebiliyor. İnançlarımız sarsılabiliyor. The Bear’ın bu noktaya kadar karakterlerini sınavlara sokması ve öğrenmelerini sağlaması da bu dizinin seyircisine verebileceği en güzel cevaptı. Her şeye rağmen bir arada olabilmenin güzelliği, özür dilemenin rahatlatıcılığı gibi birçok güzel mesajla derdini sakin sakin anlattı.

Peki ya kaos? O ne oldu, biz onun için izliyorduk hocam, derseniz… Benzer bir sıkıntıyı, yakın zamanda yine Jeremy Allen White’ın oynadığı ve bir başka Şikago dizisi olan Shameless yaşamıştı. Dizi, anlattığı hikâyelerin ağırlığını sezonlar ilerledikçe dramatik etki yaratmak uğruna kaybetti. Hatta son sezonlara doğru o kadar tahmin edilebilir oldu ki, bu dramlardan seyir zevki çıkarmak bile mümkün değildi artık. Sürekli daha fazlasını yapabilmek için seviye gittikçe artarken, dizi saçma sapan bir sırlar kapısı varyasyonuna dönüştü.

Açıkçası ben, The Bear’ın böyle bir sarmala düşmeden bir sezon geçirmesinden keyif aldım. Eğer bu bir sonsa da, hakkını veren ve derli toplu derdini anlatabilen bir iş olarak hafızamda yerini aldı. Oyuncuların ve yapım ekibinin de kariyerlerinde ciddi sıçramalar yaptıklarını düşünürsek, bu son belki de yeni şeylerin başlangıcı olacaktır.

Toparlayalım: Geçmiş sezonlarıyla birlikte bir bütün olarak değerlendirirsek, The Bear hayata dair ciddi meseleleri mutfak sanatlarıyla birleştirerek enfes bir dinamik yakalamış bir dizi. Bu sezon her ne kadar mutfağa dair çok az şey görmüş olsak da, gerek karakterlerin hikâyelerini tamamlaması gerekse de yeni başlangıçlar sunmasıyla ben bu sessiz vedadan keyif aldım. Şikago’nun bağrından kopmuş, FX’in diğer muhteşem dizileri gibi The Bear: 4. sezonuyla Disney+’ta yayında.

The Bear: 4. Sezon: Sona Doğru Geri Sayım