Yargı: Kabloları Karışmış Bir Kulaklığı Çözmek
Yerli TV dizilerinin bölümleri 2,5 saat gibi bir süreye çıkmışken ayrılan zamana değecek kalitede yapımlar izlemek giderek zorlaşıyor. Çünkü haftada bir film süresi kadar bölüm çekmek hem senaryoların sıradanlaşmasına hem de mantık ve çekim hatalarının fazla olmasına sebep oluyor. Ay Yapım imzalı Yargı, bu gibi problemleri diğer televizyon dizilerine kıyasla daha az içeren bir yapım olarak karşımızda. Başrollerinde Netflix yerli yapımı Aşk101’de izleyicinin severek izlediği Burcu ve Kemal’i oynayan Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu’nun yer aldığı Yargı; adeta kabloları karışmış bir kulaklık gibi. Karışmış kulaklık meselesine değinmeden önce oyuncu kadrosunun tamamından ve karakterlerden de bahsetmek isterim. Oyunculuklarını ve uyumlarını daha önceden bilip sevdiğimiz Pınar Deniz ve Kaan Urgancıoğlu adalet peşinde koşan avukat ve savcı iken Mehmet Yılmaz Ak, Hüseyin Avni Danyal, Uğur Aslan, Uğur Polat, Ali Seçkiner Alıcı, Onur Durmaz, Nergis Öztürk, Arda Anarat, Ece Yüksel ve Cezmi Baskın gibi oyuncular da hikâyenin geniş gizem sarmalında yer alan diğer isimler.
Dizi ilk bölüm başları itibariyle çok ilginç diyemeyeceğimiz bir cinayet-adalet düzleminde ilerlerken 1.bölüm sonunda işler sıradan olmaktan çıkıyor ve seyirciyi son sahne ile birlikte kendisine çekiyor. Söz konusu şok durumundan itibaren diziyi tüm şüpheciliğimizi aktif kılarak izlemeye devam ediyoruz. Çünkü ortadaki cinayet Avukat Ceylin ve Savcı Ilgaz’ı yakından ilgilendiriyor.
(İncelemenin bu kısmı spoiler içermektedir.)
Yargı, iyi kurgulanmış ve üzerine düşünülmüş bir hikâye. Çünkü sadece ‘’Cinayeti kim işledi?’’ sorusuna cevap aramıyoruz. Dizide çok fazla soru var ve üzerine düşününce net cevaplar da veremiyoruz. Bir avukatın, kendi kardeşinin cinayet şüphelisinin avukatı olması; adalet konusunda çizgisini asla bozmayan bir savcının kardeşinin hem uyuşturucu satıcısı hem cinayet şüphelisi olması, kendini yıllarca polislik mesleğine adamış birinin, evladını kurtarmak için bir cesedi saklaması; kardeşinin katiliyle karşı karşıya olan birinin, onu öldürmemeyi seçmesi.. Bunlar dizi ile birlikte sorgulanan durumlardan sadece birkaçı ve bunları eleştirel şekilde değerlendirirken kesin bir hükümde bulunmak imkansız gibi. Çünkü akıl kadar kalbi de ilgilendiren durumlar, insanı dehşet verici şekilde zora sokuyor. Sorguladıklarımız sadece durumlar da değil. Aynı zamanda kişileri de sorguluyoruz ve cinayet açıklığa kavuşana dek yaklaşık 11-12 kişilik bir şüpheli listesi oluşturuyoruz. Bu noktada dizinin adının çok isabetli bir tercih olduğunu düşünüyorum. Çünkü yargı kelime anlamı olarak, bazı kişi ve durumların eleştirel şekilde değerlendirilmesi demek ve dizi izleyicinin bunu yapması için çok elverişli bir zemine sahip. Bunca durumu sorgulatmak ve yaklaşık 12 kişilik bir şüpheli listesine dayanaklar sunmak senarist Sema Ergenekon’un başarısı. Dolayısıyla diziyi izledikten sonra senariste övgüler yağdırmamak elde değil.
Dizinin jenerik müziğine ve kullanılan diğer müziklere değinmesem inceleme çok eksik kalırdı. Çünkü müzikler çok ‘Yargı’. Normalde dinlediğim bir müzik dizinin içerisinde öyle güzel bir noktada çıkıyor ki karşıma, müziği sonradan dinlediğimde hemen yargı sahneleri beliriyor kafamda. Müzik demişken, incelemenin başında değindiğim karışmış kulaklık meselesi benim de izleyicinin de çok hoşuna giden bir detay. Ceylin yaşadığı onca şey arasında kaybolduğunda müziğe sığınıyor zaman zaman ve kulaklığının kabloları birbirine karışmış oluyor. Bu durum Ceylin’in kafa karışıklığını simgeliyor. Kulaklığı çözmek için Ilgaz yardım ediyor Ceylin’e, her olayda yardım ettiği gibi. Oradan oraya koşturmalar esnasında birbirini yakından tanıyan ve güzel bir ikili olan Ceylin ile Ilgaz’ı bir aşktan alıkoyan tek şey ailelerinin yaşadığı felaketler.
Üzerinde konuşulması gereken pek çok detay olsa da konuşmadan geçemeyeceğim bir diğer husus Engin’in İnci’yi öldürmesi, Ceylin’in Engin’i öldürmemesi. Kadın cinayetlerinin hassas noktamız olduğu bu dönemde aşık olduğu kızı öldüren bir karakter ile karşı karşıya bırakıyor senarist bizi. Ve bu katilin işlediği cinayete sunduğu dayanak ise aşık olduğu kızın kendisini bir türlü sevmemesi, hor görmesi, hakaret etmesi. Katile göre kız kendisini sevmediği için ve onu küçük gördüğü için ölmeyi hak etmiş. Öldürülen kız (İnci) karakterimizin yanlış yollara sapan, kendini seven bir erkeği kullanıp ona hakaretler eden biri olması sosyal medyada diziyle ilgili yorumlarda tartışmalara sebep olsa da senaristin bu karakteri böyle şekillendirmesinin altındaki niyeti Ceylin’in Engin’i öldürme fırsatı varken öldürmediği sahnede daha net anlaşıldı. Çünkü hatasız olana gelen zararın davasını gütmek mi daha zordur yoksa hatalı olana mı? Senaristin bu noktada almamızı istediği mesaj, Engin ile Ceylin arasındaki fark ve kimsenin öldürülmeyi hak etmemesiydi.
Cinayetten, sır perdesinden fazlaca bahsettim ama dizinin bir de renkli kısmı var. Başroller dışında dizinin renkli tarafındaki diğer isimler ise oyunculuğunu zaten çok gerçek bulduğum, izlerken keyif aldığım Mehmet Yılmaz Ak ve Ceylin-Ilgaz ikilisinin her anında yanında olan, dizinin joker karakterine hayat veren Uğur Aslan. Ceylin, Ilgaz, Eren ve Pars eğlence ve isyan ihtiyacımızı karşılıyorlar ve bu dört karakterin sahneleri kuşkusuz en sevilen sahneler arasında. Oyunculukları da tatmin edici. Bunda senaristin ve yönetmenin oyuncularla yakın iletişimler kurmasının etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum. Çünkü senaristin kafasında kurgulayıp yazdığı ile oyuncunun oynadığının örtüşmesi emek istiyor. Özellikle de acıyı, aşkı ve kaybı yaşayan Ceylin’i canlandıran Pınar Deniz’in Yargı’daki sinir, şaşkınlık, öfke, üzüntü gibi duyguları yansıtışını çok başarılı buluyorum. Karakteri benimsediğini ve anladığını seyirciye hissettiriyor.
Dizide ne aşkın önündeki engellerin ne de gizemin, sırrın sonu gelmiyor. Bir cinayet aydınlanmadan diğer cinayet, bir sorun hallolmadan başka bir sorun çıkıyor karşımıza. Merak duygusunun varlığının her daim hissettirilmesi Yargı izlemek için güzel bir sebep. Dizi, her karakter hakkında epeyce fikir verip hepsinin üzerinde durmaya çalışıyor. Hiçbir karakterin kusursuz olmadığını her bölümde daha iyi anlıyoruz, yani dizi muhteşem iyi tiplerle karşımıza çıkıp Polyanna masalı anlatmıyor seyirciye. Diziye dahil olan ve diziden çıkan karakterlerle birlikte Yargı şu ana kadarki 17 bölümüyle ağlatan, şaşırtan, güldüren ve düşündüren bir dizi olarak güzel bir gidişat çiziyor. Yazımı dizideki hoş müzikli sahnelerden biriyle sonlandırıyorum ve okuyuculara iyi günler diliyorum.
Yargı: Kabloları Karışmış Bir Kulaklığı Çözmek