The Roses: Normal Bir Evliliğin Anormal Giden Süreci
Başrollerini, kişisel anlamda çok sevdiğim oyuncu Benedict Cumberbatch ile karaktere çok tatlı bir hava katan başarılı kadın oyuncu Olivia Colman’ın paylaştığı The Roses filmi, 29 Ağustos 2025 tarihinde ülkemizde vizyona girmiştir. Filmin komedi ve biraz da romantik drama türünde yer aldığını söyleyebilirim. Yönetmen koltuğunda Jay Roach’ın oturduğu filmin senaryosu ise dünyada ses getiren Poor Things filminin yazarı Tony McNamara’ya ait.
The Roses, mükemmel bir evlilik ve aile hayatı süren Ivy ve Theo çiftinin hayatının inişli çıkışlı hâllerini anlatıyor. Uzun süredir yalnızca karakterlerin bakışlarından bile gülerek etkilendiğim film, son zamanlarda beyaz perdede gösterilen filmlere âdeta ilaç gibi geldi diyebilirim.

The Roses: Normal Bir Evliliğin Anormal Giden Süreci
Ivy ve Theo, iki çocuklu bir aileye sahip tatlı bir çift olarak karşımıza çıkıyor. Ivy bir şef, Theo ise mimardır (filmde doğrudan mimar olarak gösterilmese de yat ve bina tasarımıyla uğraşan biri olduğu için ben mimar diyeceğim 😊). Kariyerinin doruk noktasında olan Theo, kazandığı bir miktar parayla eşinin hayali olan restoran için ilk adımı atar.
Fırtınalı bir akşamda, çok iş yapmayan Ivy’nin restoranına insanlar akın akın gelmeye başlar; onlardan biri de ünlü bir yemek eleştirmenidir. Bu sırada fırtına Ivy’yi olumlu etkilerken Theo için hiç de öyle olmaz. Theo’nun son projesi olan bina, fırtınanın etkisiyle yıkılır. O anlara ait görüntülerin internete düşmesi, Theo’nun işten kovulmasına neden olur. Tam o sırada Ivy’nin yemekleri hakkında olumlu eleştiriler yazan ünlü eleştirmen, Ivy’nin kısa sürede büyümesine olanak tanır. Bir süre Theo çocuklarla ilgilenirken Ivy, başarılı bir şef olarak hayatına devam eder. Ancak Theo’nun içsel kıskançlığı ve hırsı, diğer yandan Ivy’nin çocuklarıyla ve evle hiç vakit geçirmemesinden kaynaklanan duygu karmaşası, evliliklerine zehirli bir tohum ekmelerine zemin hazırlar.

The Roses: Normal Bir Evliliğin Anormal Giden Süreci
Filmin baştan sona sinematografik dilini çok başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Her karesinde ayrı ayrı eğlendim. Senaryodaki repliklerin asla fazla olmaması, yerinde kullanılan mizahi göndermeler ve ince espriler keyifli bir izleme deneyimi sundu.
Filmin bir kısmında aklımdan şöyle bir düşünce geçti: “Komedi ve romantik durumların yanına biraz da aksiyon olmalı diyen bir yönetmenimiz var sanırım.” Arkadaşlarını yeni inşa edilen evlerine yemeğe davet eden çiftin sorunları, gergin bir akşama dönüşüyor. Bu sahneden sonra filmin sonlarına doğru aralarındaki çatışma fiziksel boyuta komedi unsuruyla taşınsa da, belki bu yemek sahnesi gereksiz uzun olmasaydı daha iyi olabilirdi. Kişisel fikrime göre filmin en uzun hissedilen sahnesi akşam yemeği sahnesiydi. Kamera açılarıyla gerilimin artışı seyirciye başarılı bir şekilde aktarılmış olsa da, bir komedi filminde “sıkıldım” duygusunu yaşamış olmam gerçeğini değiştirmiyor.
Filmin müzikleri ise yapısına oldukça uyumlu. Tempoyu hiç düşürmeyen şarkıları duymak, yüzümde gülümseme oluşturdu.
Oyuncular hakkında çok fazla şey yazmayacağım çünkü Olivia Colman ve Benedict Cumberbatch’in aralarındaki doğal uyum, yaşayış biçimleri ve karakterleri benimseyişleri o kadar başarılıydı ki, film boyunca akışı takip etmek hiç zor olmadı.
Filmin derinliklerine indiğimizde ise hayata dair bazı mesajlar verdiği açıkça görülüyor. Mükemmel görünen evliliklerin ardında ne kadar fedakârlık gerektiği, ebeveynlik, eş kimliği ve daha pek çok rolün içinde kişinin kendi hayallerini gerçekleştirmek için her zaman bir yol bulabileceği hatırlatılıyor.

The Roses: Normal Bir Evliliğin Anormal Giden Süreci
Sonuç olarak The Roses, başarılı oyuncu kadrosu, akıcı dili, renk paleti, kamera açıları, müzikleri ve absürt komediyle bezenmiş replikleriyle sıkmadan izlettiren; eğlenceli ve keyifli bir yapım. Çok az da olsa “Bu sahne neden var?” diye düşündüğüm yerler oldu ama genelinde bunu söylemek imkânsız. Filmin verdiği mesajları fark edenler için hayat dersleri içeren yönünü de unutmamak gerek. Kısacası, uzun zaman sonra aşırıya kaçmayan, başarılı bir komedi filmi izlemek çok güzel hissettirdi diyebilirim.
Puan: 4.0