The Right Stuff İnceleme (Bölüm 3-4)
SSCB v ABD uzay yarışına kaldığımız yerden devam ettiğimiz bu bölümlerde ilk iki bölüm aksine başrollerimizin özel hayatlarına, sorunlarına daha da yakından tanık oluyoruz. Ve bu durum derine indikçe bağ kurmamızı daha da kolaylaştırıyor.
Büyük bir gazla başlayan dizi ilk iki bölümde sanki hiçbir sorun çıkmadan astronotları -önceden test pilotu olan- uzaya çıkarabilecekleri hissini bize aşılamıştı fakat üçüncü bölüme geldiğimizde aslında sığ bakış attığımız karakterlerin dünyalarına ortak oluşumuzla işlerin o kadar da kolay olmayacağını anlıyoruz.
3. Bölüm (SPOİLER!)
MA-1’in kalkışından sorumlu ekibin simülasyon uçuşuyla başlıyor ve başarısızlıklarıyla devam ediyor. İşlerin tahmin ettiğimizden çok daha zor olacağını anladığımız ilk sahneyle bölüme başlıyoruz. Devam eden dakikalarda test pilotlarının kapsül içerisinde maruz kalacakları çeşitli dış etkenlere karşı verecekleri tepkileri ölçmek için girdikleri kapsül benzeri bir yapıdaki testlerini izliyoruz.
Donanmadaki başarıları ve özgüveniyle kendini üstün gören Alan Shepherd bu testte uzaya çıkan ilk Amerikan olma yarışında takip gördüğü diğer adaylardan çok daha kötü derece yapması hatta testi bitirememesiyle bölümün Alan odaklı geçeceğini anlıyor ve yaşayacağı zorluklara şahit oluyoruz. Uzay konusunda ne kadar ciddi olduğunu görüyoruz kısaca yani lafta kalan herhangi bir şey yok. İzlediğimiz Life Magazine ile olan röportajında başarısızlığını kimseye belli etmeyen ve kendini zorlayarak toparlanmaya çalışmasıyla karakterle daha insancıl bir bağ kuruyoruz.
4. Bölüm (SPOİLER!)
Önceki bölümde olduğu gibi bu bölümde de uçuş ekibi ve astronotların yaşadıkları zorlukları izliyoruz. Bölüm boyunca Ruslar’ın başarılı LUNA-1 uçuşu, Ay’ın görünmeyen yüzünün çekilmiş fotoğrafı bir yerde insana “Amerika, nasıl oldu da aya SSCB’den daha önce ayak bastı?” sorusunu sorduruyor. Neyse buraya girmeyelim benim için hala tam kafama yatmayan yerler var diziye dönelim.
Gordo’nun kapsül içindeki test uçuşuyla başlayan bölüm devamında başarısız bir roket kalkışı ve Noel Yeni Yıl Arifesi ile devam edip bitiyor.
Kapsülün yeterlilikte olmaması simülasyon sırasında bile sorun çıkarırken Ruslar’ın bir diğer başarılı fırlatışı ve Alman roket bilim insanıyla yapılan roketin kalkış yapamaması da ekibi zorluyor ve üstlerindeki baskıyı daha da arttırıyor. Fakat hepsinin Amerika’ya olan inancı tam. Vatanseverlik duyguları yerinde!
Alan, Gordo ve Glenn’in hayatına daha odaklı giden dizide kendi hayatlarında yaşadıkları zorluklara bölüm boyunca daha fazla fazla yer verilmiş. Alan’ın babasından çok sevgi görmemiş bir birey olduğunu (aramıza hoşgeldin), Gordo’nun eşiyle hala sorunlar yaşayıp üstesinden gelmeye çalıştığını, Glenn’in ise uzay programına çekimser yaklaşan John F. Kennedy’e ulaşmaya çalışmasını izliyoruz. Anlatmaya çalıştığım şey şu ki uzay yarışı odaklı dizide ayrıca üç farklı insanın hayatına da ortak oluyoruz.
Sadece roketler ve uzay yarışıyla izleyiciyi elinde tutmaya çalışmayıp “insan” faktörünü de ele alarak izleyiciyle bağ kurabiliyor dizi. 8 bölümlük maceranın ortasına geldiğimiz 4. Bölümle dizi bizi zorlamadan, sıkmadan fakat bazen -Amerikan yapımı olması kaynaklı- Amerikan milliyetçiliğiyle ufak da olsa yorabiliyor ancak sık boğaz etmiyor merak etmeyin.
Dizinin temposu düşmeyecek aksine yükselecek düşüncesiyle izlemeye devam edeceğim. Hala filmini izlemedim fakat bir ara izleyip dizi-film karşılaştırması yaparım daha anlaşılır olur. Diğer bölümlerde görüşmek üzere takipte kalın.
The Right Stuff İnceleme (Bölüm 3-4)
Ahsen Aktaş’ın Diğer Yazıları İçin Tıklayın.