The Flash: Çoklu Evrene Açılan Bir Kapı
DC evreninin ele avuca sığmayan geveze çocuğu Barry Allen’ın çoktan hak ettiği solo film 16 Haziran’da vizyona giriyor. Son zamanlarda gişeden hüsranla dönen ve hayranlarını hayal kırıklığına uğratan DC Extended Universe, bu sefer hiç de fena olmayan bir iş çıkarmış. Her ne kadar başrol oyuncusu Ezra Miller’ın geçtiğimiz sene boyunca çıkardığı olaylarla gündemden düşmemesi filmi geri planda bıraksa da, bu filme bir şans vermek isteyebilirsiniz.
Filmin fragmanlarından da anlayacağımız üzere Barry Allen, Flash olma işini hemen hemen çözmüş gibi. Hala Justice League ile çalışan Barry, Bruce Wayne’le de oldukça sıkı fıkı. Beraber olaylara koşan ikili arasında duygusal bir yakınlık da oluşmuş durumda. Barry’nin babasını hapisten kurtarması için de elinden geleni yapan Bruce, son umutları olan delilin de boş çıkmasıyla çaresiz kalır. Bu süreçte zamanla oynayabildiğini keşfeden Barry annesini ve babasını kurtarmak için tek şansının bu olduğunu fark eder. Ancak işler pek de planladığı gibi gitmeyecektir.
Gotham yine olaylı bir sabaha başlar, diğer üyelerin işi başından aşkın olduğu için bu sefer Gotham’ı kurtarmak Barry’ye düşer. Hareketli geçen sabahın ardından işe giden Barry, üniversitede platonik olduğu Iris West ile karşılaşır ve aslında her şey Iris’in Henry Allen’ın temyizi ile ilgili sorular sormasıyla tetiklenir. Akşam eve döndüğünde ise Bruce’tan ‘ Üzgünüm’ notuyla bir paket gelmiştir… Barry’nin babasını kurtarmak için son şansı olan kamera görüntüleri de masumiyetini kanıtlayamaz. Her şey üst üste gelmişken, eski evine ziyarette bulunan Barry bu yolculukta zamanda geriye gidebildiğini de keşfeder. Bunu hemen Bruce’la paylaşır ancak evrenin işleyişiyle oyun oynanmayacağını söyleyen Bruce’u tabii ki dinlemeyecektir.. Her şeyi planlayıp annesini kurtarmaya giden Barry beklenmedik bir şekilde yıllar öncesinde mahsur kalır, hiçbir şey planladığı gibi gitmeyecektir..
Sinema evreninde bir türlü istediğini bulamayan, üst üste başarısız sayılabilecek filmlerle seyirci karşısına çıkan DC bu sefer ortalama üstü bir filmle bizleri biraz da olsa sevindirmeyi başarıyor. Fena olmayan senaryosu, karakterin doğası gereği yerinde yapılan ve seyirciyi güldüren esprileri, oyunculuklar ve beklenmedik bazı sürprizlerle, The Flash DC’nin son zamanlarda yaptığı en iyi iş olmaya aday. Özel hayatını bir kenara bırakıp, objektif bir şekilde oyunculuğu için yorum yapmak gerekirse, Ezra Miller bu işin altından oldukça başarılı bir şekilde kalkmış. Barry Allen’ın içe kapanıklığı ve garip olarak tanımlanabilecek kişiliğini oldukça iyi yansıtmış. Filmin önemli bir kısmında iki kişiye birden hayat verdiğini düşünürsek oldukça iyi bir performans sergilemiş. Ezra dışında castta bulunan tanıdık yüzler ve yeni katılan karakterler de oldukça başarılı. Ancak dövüş ve zamanda yolculuk sekansları çok tatmin edici değil. CGI oldukça göze batıyor, adeta animasyon film izliyormuş gibi bir hava var. Kullanılan teknolojinin yanı sıra, Ezra Miller’ın koşma sahnelerindeki hareketleri de bu sekansların kötü olarak nitelendirilmesine sebep oluyor. Ama bu filmi kötü olarak değerlendirmek için yeterli değil tabii ki. Müzikler, yönetmenlik, senaryo ve oyunculuklar göz önüne alındığında gayet yeterli bir film olmuş diyebiliriz. Uzun zaman sonra sinemadan mutlu olarak ayrılabileceğimiz bir film olmuş.
Filmin DC sinema evreninde önemli değişikliklere sebep olacağı aşikar. Şimdi gözler DC Extended Universe’ün nasıl devam edeceğinde. Ezra role devam edecek mi, yeni Batman kim olacak, çoklu evrenler sinema evrenini nasıl etkileyecek, tanıdık yüzler evrene katılacak mı? Bu soruların cevabını yakında alır gibiyiz.. Ama bu filmin bu soruları tekrar gündeme getirmesi de bir başarı değil midir?
The Flash: Çoklu Evrene Açılan Bir Kapı