Anasayfa İncelemelerDizi İncelemeleri Senna: Dramatize Edilmiş Bir Ulusal Kahraman

Senna: Dramatize Edilmiş Bir Ulusal Kahraman

Yazar: Ezgi Uslu

Senna: Dramatize Edilmiş Bir Ulusal Kahraman

Brezilyalı Formula 1 efsanesi ve aynı zamanda ülkenin ulusal kahramanlarından biri olan Ayrton Senna’nın yaşam hikâyesini konu alan Senna (2024), her ne kadar akıcı bir hikâyeye sahip olsa da, klişelerden kaçamayıp abartılı ve dramatik bir anlatımın ötesine geçemiyor.

Yarış temalı film ve belgeseller arasında en çok öne çıkan yapımlardan biri olan efsanevi Senna (2010) belgeselinin ardından, Formula 1 efsanesini çok daha detaylı bir şekilde izleyebileceğimiz bir mini dizinin çıkacağını duymak oldukça heyecan vericiydi. Ancak, bu mini dizinin Drive to Survive gibi oldukça dramatik ve yarısı kurgu olan bir işle ön plana çıkan Netflix’in üstleneceğini ve prodüktör ekibinde Senna’nın kendi ailesinin de olduğunu öğrendikten sonra, bu heyecanın pek de kalıcı olmadığını söyleyebilirim. Nitekim, tam da tahmin ettiğim gibi, gerçeklikten uzak, pist dışındaki birçok olayın atlandığı ve Senna’yı tek boyutlu bir kahraman gibi gösteren bir iş ortaya çıkmış.

Vicente Amorim’in yönettiği bu altı bölümlük Netflix dizisi, Senna’nın trajik ölümünden başlayarak geçmişe bir yolculuk yapıyor ve onun Brezilya’daki çocukluğundan Formula 1 zirvesine uzanan kariyerini işliyor. Gabriel Leone’un canlandırdığı Ayrton Senna, karizmatik, adaletli ve sportmen kişiliği ile ön plana çıkıyor; serinin başından sonuna kadar bu tekdüze Hollywood tipi kahramanın dışına çıktığı tek bir anı bile görmüyoruz.

Senna’nın bir başka Formula 1 efsanesi Alain Prost ile olan rekabetinin ana odak olduğu seride, bu ikilinin yaşadığı gerginlikleri sadece pistte değil, pist dışında da görüyoruz. Ancak, Alain Prost, tek boyutlu Hollywood kahramanımızın gölgesinde kalan, zafiyetleri olan bir karakter olarak yansıtılıyor. Tıpkı Senna gibi, diğer karakterlerin de sadece arketiplerden öteye geçemediğini söyleyebiliriz.

Özellikle kadın karakterler seride çok az yer kaplıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri tabii ki de Senna’nın ailesinin yapım aşamasında bitmek bilmeyen istekleri ve Senna’nın ilk eşi Lilian ya da televizyon yıldızı Xuxa gibi karakterlerin dizide dakikalık görünümlerden öteye geçememesidir. Kaya Scodelario tarafından canlandırılan ve kurgusal bir karakter olan gazeteci rolündeki Laura ise, Senna’nın başarılarını taçlandırmaktan öteye gitmiyor; kahraman olarak tanıtılan bu karakterin aslında neden bu kadar sevildiğine dair somut bir şey izlemiyoruz.

Karakterlerin yetersizliği ve olayların aşırı dramatize edilmesi gibi göze çarpan eksiklikleri yok sayarsak, dizi aslında oldukça akıcı. Özellikle yarış sahnelerindeki yüksek tempo ve Formula 1 araçlarının hızını hissettiren çekimler seyirciye görsel bir şölen yaşatıyor. Senna’nın en bilinen yeteneklerinden biri olan yağmurlu pistteki zekâsı ve ıslak zeminde yarattığı mucizeler oldukça gerçekçi bir şekilde ekrana aktarılmış. Dizinin bu bölümlerini izlerken, kahramanımızın fazla dramatize edilmiş karakterini görmezden gelebiliyoruz.

Genel olarak baktığımızda, Senna, yarış sahneleriyle göz kamaştıran bir yapım. Ancak, Brezilya’da nasıl ulusal kahraman ilan edildiği, Senna’nın kişisel mücadeleleri ve pist dışında bıraktığı etki gibi unsurlar oldukça yüzeysel ele alınmış olup karakteri gerçeklikten koparıyor. Formula 1’in en büyük efsanelerinden biri olan bu pilotun yarış mücadelesini izlemek ve yarışların arkasındaki hikâyelere odaklanmak istiyorsanız tatmin olabileceğiniz bir yapım. Ancak, benim gibi daha derin bir karakter anlatımı bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.

Senna: Dramatize Edilmiş Bir Ulusal Kahraman

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...