Anasayfa İncelemelerBelgesel İncelemeleriMimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

Yazar: Ömer Acıoğlu
Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni
Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

İlhan Mimaroğlu’nu bilir misiniz? Bilmiyorsanız kısaca bahsedeyim. Mimaroğlu, Türkiye’de elektronik müziğin ilk temsilcilerinden biri; ama aynı zamanda avangart ve deneysel yapımlar çeken ilk yönetmenlerden biridir. Yaptığı pek çok müzikle kendi izini yaratmış, kendi besteleriyle kendi sesini bulmuş önemli bir isimdir.

2019 yılının en çok konuşulan belgesel filmlerinden biri olan ve 2020 yılının en iyi Türk filmlerinden biri olarak değerlendirdiğim Mimaroğlu, İlhan Mimaroğlu’nun yaşadıkları, evlilik hayatı ve müzikal yolculuğuna dair deneysel bir anlatı sunuyor – tıpkı onun yaptığı besteler gibi. Yönetmenliğini Serdar Kökçeoğlu’nun üstlendiği film, geçtiğimiz günlerde Heimatlos Films’ten MUBI’ye tekrar geldi. Üstelik, daha sonra incelemesini yazacağım Mimaroğlu Remix Project belgeseliyle birlikte. Gelin, sizleri Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni’ne doğru bir yolculuğa çıkarayım.

1926’da İstanbul’da dünyaya gelen İlhan Mimaroğlu, 60’lı yıllarda eşi Güngör Mimaroğlu’yla birlikte Türkiye’den Amerika’ya göç ediyor. Orada, alanının en iyi isimleriyle çalışan Mimaroğlu, o sıralarda Columbia Üniversitesi’nin Princeton Kampüsü’ndeki Müzik Stüdyosu’nda elektronik müzik türünde ilk eserlerine imza atıyor. Bu bestelerle Mimaroğlu’nun müzikal kimliğini inşa edişine tanıklık ediyoruz. İlerleyen yıllarda evlilik, edindiği deneyimler ve savaş, grev, hak gibi temalar aracılığıyla modernizme de ciddi anlamda karşı duruyor. Radikal bir sanatçı portresi çiziyor; fakat diğer yandan da güçlü ve ilham verici bir ilişkiye odaklanıyor.

Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

Bu belgesel, modernizmle ve kendi geçmişiyle bir hesaplaşmadır. Bir yandan sanatı ve müziği dönüştürme arayışındadır; diğer yandan da kendisiyle ve dünyayla hesaplaşır. “Kendisiyle hesaplaşma” diyorum çünkü sadece müziklerini değil, evliliğini ve bir anlamda toplumsal yalnızlığını da izliyoruz. Bu bir müzikal; fakat alışık olduğumuz senfonik bir müzikal değil. Bu, elektronik ve deneysel bir müzikal. Mimaroğlu’nun besteleri kadar deneysel ve sorgulayıcı bir yapısı var. Öyle ki, son yıllarında Nâzım Hikmet’in “Makinalaşmak İstiyorum” adlı şiirini öylesine gür ve sert bir şekilde okur ki, bu performans bile başlı başına güçlü bir müzikal kimlik ortaya koyar.

Öte yandan, hem bağlı hem de özgür bir evlilik söz konusudur. Eşi Güngör Mimaroğlu’yla olan evliliği, bildiğimiz klasik evlilik anlayışından oldukça farklıdır. Filmdeki bu ilişki, hem Güngör Mimaroğlu’na özgürlüğü tattırır hem de İlhan Mimaroğlu’nun yalnız kalma arzusunu açıkça ortaya koyar.

Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

Görsel açıdan film, İstanbul’dan çok Manhattan’ı odağına alır. Çünkü Manhattan sokaklarındaki grevler onu sorgulamaya, sokaklardaki kaos ise deneysel müzik üretmeye teşvik eder. Bu yüzden film, izleyicisini Mimaroğlu’nun müzikal dünyasına deneysel bir yolculuğa çıkarırken alışılmadık bir melodi ve ses evreniyle karşı karşıya bırakır. Görsellik son derece deneysel ve alışılmışın dışındadır; ancak bu durum belgeselin sınırlarını ve seyrini – olumlu anlamda – oldukça zorlar.

Sesler ve müzikler bu filmin adeta vitamini. Arife Hümeyra Hüsmen’e göre, “Elektronik müzik besteleri ses tasarımının temelini oluşturuyor. Belgeselin ses altyapısı oluşturulmuş ve sesler üzerine görüntüler giydirilmiştir. Görüntü kurgusundan önce ses tasarımının gelmesi, belgeselin müzikal bir hissiyatı öne çıkarmayı amaçladığını gösterir.” Bu doğru mu? Evet. Çünkü bu belgesel yalnızca görüntüler sunmuyor. Gösterilen görüntüler filmin yaklaşık %25’ini oluşturuyorsa, geri kalan %75’i İlhan Mimaroğlu’nun müziğinden ve sesinden besleniyor.

Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

İlhan ve Güngör Mimaroğlu’nun görüntülerinin yanı sıra, eski bir komedyen olan oğulları Rüstem Batum’un sesiyle de ikilinin hayatını farklı bir bakış açısıyla dinliyoruz. Bu anlatım, onların kimliğini daha net görmemizi sağlarken biraz da sarsıcı bir etki yaratıyor.

Uzun lafın kısası… Mimaroğlu, evlilik hayatı, göç ve müzikal açıdan sınırları zorlamaya dair çarpıcı bir film. Son derece deneysel bir müzik belgeseli olmakla kalmıyor, aynı zamanda bizi Mimaroğlu’nun zihnine ve fikirlerine bir yolculuğa çıkarıyor. Hem modern hem de nostaljik bir yolculuk vaat ediyor. Kemerlerinizi bağlayın, Mimaroğlu ile bir dehanın zihnine inmek üzeresiniz.

Puan: 4,5/5

Mimaroğlu: Bir Dehanın Deneysel Zihni

Bunlar da ilginizi çekebilir

Yorum Yap

Bu internet sitesinde, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Bu internet sitesini kullanarak bu çerezlerin kullanılmasını kabul etmiş olursunuz. Kabul Et Daha Fazlası...