Kavak Ağacının Gölgesinde: Başlamak Bitirmekten Daha Değerli
Kurduğun hayali gerçekleştirmek için insan şimdiden yola çıkmalı mı? Evet, çıkmalı. Zaten hayalini gerçekleştirmek, yolda olmaktan ve aldığı yol boyunca bir şeyler öğrenmekten geçiyor. Çünkü bir şeylere başlamak, bazen bitirmekten daha değerli. Yola çıkmak ise varmış olmaktan daha değerli.
İstanbul Film Festivali’nin 6. gününde, 6. filmindeyiz. Yeni Bakışlar bölümünde izlediğim ilk film olan Kavak Ağacının Gölgesinde filminden bahsedeceğim huzurlarınızda. Kenan Diler’in yönetmenliğini, senaristliğini, görüntü yönetmenliğini üstlendiği ve aynı zamanda kurgusunu da yaptığı bu film, annesine şahane bir hayat yaşatmak için Van Gölü kenarında bir butik otel açmanın hayalini kuran Mikail Haskanlı’yı anlatıyor. DLR Film’in yapımını üstlendiği bu belgesel, 16 ve 17 Nisan tarihlerinde İstanbul Film Festivali kapsamında seyirciyle buluşacak.
Mikail, kimilerine göre bir derviş, kimilerine göre bir meczup, kimilerine göreyse bir Marksist; hem davranışıyla hem de görünüşüyle. Mikail, yaşadığı bölgenin ve ailesinin ataerkil, aşiretçi, katı geleneklerinden kendini soyutlamak için Van’da sıra dışı, sanat dolu bir kafe işletiyor. Mikail bu kafeyi işletirken, 14 yaşından beri babasının ikinci eşi olan ve ataerkil değerler nedeniyle zulüm görmüş annesine, ataerkillikten uzak, şahane bir hayat yaşatmak için Van Gölü’nün kenarında bir butik otel yapmak istiyor ve bunun için de Van Gölü’nün kenarına bir kavak ağacı dikiyor.
Bu hikâyeyi iki yönden ele alacağım. İlk olarak Mikail’in yaşadıklarından bahsetmek gerekiyor. Filmde Mikail, aslında hayallerini gerçekleştirmek için umut eden, yola çıktığında durmayan, yeri geldiğinde elinden gelenin fazlasını yapan insanlardan biri. Yani bizim gibi bir insan aslında. Fakat diğer taraftan, insanlığa dair de bir sözü var. Mikail’le birlikte hayatta aceleci insanların, Alzheimer hastası babasının ve Mikail’in merhaba dediği binlerce temiz kalpli insanın önünden geçiyoruz. Ama bu filmde Mikail’in de dediği gibi, acele etmeden, yavaşça, sindire sindire, özümseyerek bunu yapıyoruz. Bu esnada hayallerimizi gerçekleştirirken (yoldayken) aslında çok şey öğrendiğimizi fark ediyoruz.
Bir diğer konu da filmdeki kavak ağacı meselesi. Bir sitede yaptığım araştırmaya göre, çocuklar dünyaya gelir gelmez kavak ağacı dikildiğine dair bir yazıya rastladım. Filmdeki kavak ağacı ise aslında bir çocuk gibi, yarattığı hayalin tohumlarına dair bir anekdot olarak değerlendirilebilir. Dahası, nesiller boyu bırakılacak bir miras niteliği taşıdığından hiç kuşkum yok.
Tüm bunları göz önünde bulundurduğumda Kenan Diler, bu konuyu son derece kendine has bir dille; yer yer umut verici bir tona sahip, eli yüzü düzgün bir hikâyeyle aktarmış. Bu hikâyeyi de dört mevsim şeklinde, yavaşça işlemiş: Kış, ilkbahar, yaz ve sonbahar. Kenan Diler film boyunca her şeyi kendi başına yapmış. Diyorum ya, kurgusu, görüntü yönetmenliği, senaryo, yönetmenlik gibi alanların hepsini üstlenmiş. 65 dakikalık süresine rağmen hikâye yavaş ilerliyor. Fakat bu yavaşlık bence kötü değil. Birazdan değineceğim bazı konularda ufak tefek sırıtan detaylar var; o konuda da bahsimi açacağım, merak etmeyin.
Kenan Diler’in kamerası sürekli Mikail’i takip etmiş. Röportajlarını yaparken Kürtlerin de yaşadığı Van şehrini mesken ediniyor. Bunu yaparken de aslında toplumdan soyutlanmış insanları tasvir etmeyi ihmal etmiyor. Daha sonra babasını, kafeyi ve kavak ağacını yakından çekerek gayet iyi işlemiş. Fakat görsel açıdan bazı ufak yerlerde titreme mevcut. Bazı sahnelerde amatör bir hava hissediliyor. Ancak bu görsellik, Mikail’in bakışlarıyla gayet dengeli bir yere oturuyor.
Müzikleri ise minimalist denilebilecek kadar az. Ne denli az olduğunu şöyle anlatayım: Çok fazla müziğe yer verilmemiş; fakat görsellik, filmin müziklerini aramamamızın önüne geçiyor. Özellikle son sahnede çalınan gitar müziği, filmin akılda kalan unsurları arasında yer alıyor.
Hızlıca toparlıyorum, çünkü bugün daha yazacak çok filmim var. Kıssadan hisse: Kavak Ağacının Gölgesinde, hayallerin hızlı gerçekleşmeyeceğini; aksine, büyüyerek, gelişerek, yol alarak, öğrenerek gerçekleşebileceğini duygusal ama ilk film olarak gayet başarılı bir biçimde aktarmış. Yeni Bakışlar bölümünün şu ana kadar iyiye yakın işlerinden biri. İyiye yakın dememin sebebi, biraz ufak pürüzlere sahip olması. Onun dışında seyredilebilir bir belgesel var karşımızda.
Puan: 3,5/5
Kavak Ağacının Gölgesinde: Başlamak Bitirmekten Daha Değerli