İlk ve Son: Deniz ve Barış’ın Serüveni
BluTV’nin son yapımlarından İlk ve Son; Deniz ve Barış çiftinin on yıllık bir ilişki serüvenini anlatıyor. Başrollerini Özge Özpirinçci ve Salih Bademci’nin paylaştığı İlk ve Son’un ilk üç bölümü yayınlandı.
Türkiye’de bir ilk olarak terapi yorumu seçeneğiyle de izlenebilen dizi, bu seçenek sayesinde karakterlerin kişiliklerini ve anlık yaşadığı duygu durumlarını daha net anlamamıza da yardımcı oluyor.
10 yıllık bu serüvende tutku, aşk, nefret, hüzün gibi birçok güçlü duyguyu aynı anda veren ve bu duyguları seyirciye başarılı bir şekilde geçiren İlk ve Son, diziyi de daha güçlü bir hale getiriyor ve karakterlerle bağımızı güçlendiriyor. Bu on yıllık serüveni ilk bölüm itibariyle ilk yılı ve son yılı olarak anlatan dizi bu anlamda da güzel bir iş çıkarıyor. Ana karakterlerimiz Deniz ve Barış’ı bir yanda tutku ve aşk dolu bir çift olarak izlerken aynı anda birbirinden nefret eden, kavga eden bir çift olarak izlememiz seyirciyi başarılı bir şekilde sarsıyor. Başından beri bu yoğun duyguları aynı anda seyirciye aktarması, başarılı oyunculuklar sayesinde de diziyi güçlü bir yapım haline getiriyor.
En başından ilk ve son yıllarını izleyerek bu üç bölümü izlediğimiz dizi, kurgu anlamında da başarılı bir iş çıkarmış durumda. Bu kurgusu sayesinde, aynı bölüm içerisinde, bir sahnede cenaze izlerken diğer sahnede düğün izlemek, bu sahneleri iç içe diyalogları ve karakterleri bu sahnelere yedirerek vermek ve karakterleri hem hayatlarının en mutlu gününde hem de en kötü gününde aynı anda görmek, seyirciyi başarılı bir şekilde ekrana kilitliyor. Karakterlerin yaşadığı bu yoğun duyguları görmek, bir yandan da terapist yorumu sayesinde bu duyguları anlamak; karakterlerle ve diziyle seyirci arasındaki bağı da güçlendiriyor.
Dizinin masalsı bir anlatımdan uzak durarak izlediğimiz bu ilişkiyi gerçekçi, adeta yüzümüze çarparak anlatması da dizinin bir diğer başarılı yanlarından olmuş durumda. Böyle bir anlatımı tercih ederek de dizi hızlıca akıyor ve seyir zevki yükseliyor.
İlk ve Son’u heyecan verici bir hale getiren de ilişkinin nerede bozulduğunu merak ettiren bir şekilde kurgusunu düzenlemesi. Deniz ve Barış çiftinin ilişkisi bu kadar iyi giderken, birbirlerini bu kadar çok seven, böyle bir tutkuyla bağlı olan çiftin başına ne geldiği; nasıl bu tutkulu çiftten birbirlerine dahi dokunmayan bir çifte döndükleri de merak konusu. İlerleyen bölümlerde elbette bu açığa çıkacak ancak izlediğimiz zaman akışına göre tahminler yürütmek bile; diziyi sürekli kafamızda tutan, dizi bitse de aklımızı meşgul edecek bir hale geliyor.
Baştan ve sondan adım adım ilerleyerek izlediğimiz dizi sürekli “bu çifte ne oldu?”, “bu kadar keyifli, tutkulu insanlar nasıl bu hale geldi?” sorusunu sürekli seyirciye sordurması da yazım ve kurgu sürecinin başarılı olduğunu gösteriyor. İlişkilere böyle yakın mercekten bakmak da izleyiciye ayrı bir keyif veriyor. Hele bunu bir de terapist eşliğinde, karakterlerin analizleriyle izlemek ve bu ilişkiyi anlamak Deniz ve Barış’la olan bağımızı da güçlendiriyor.
Bu güzel, tutkulu ilişkinin boşanma aşamasına gelmiş bir çift haline dönmesinin suçlusu hangi olay ya da ilişkinin hangi tarafı, bunu merak içinde beklemedeyiz. İlk ve Son yapımı, yalnızca tükettiğimiz bir dizi değil; etkileşime de girdiğimiz bir dizi haline geliyor.
Gelecek bölümleri heyecan içinde beklerken bir ilk olan “terapist eşliğinde izleme” seçeneğini de başka yapımlar için de görmek izleyenleri mutlu eder, bu sayede karakterleri anlamak, onların duygularıyla bağ kurmak ve tüm yapımla etkileşime girmek çok daha kolay hale geliyor. Umarım bu terapist-yorum son olmaz.
İlk ve Son: Deniz ve Barış’ın Serüveni