Gibi 6. Sezon 7. Bölüm: Gece Kaplanları
Gibi’nin bu haftaki bölümü, ilk bakışta neşeli bir kaplıca gezisiyle sakin bir atmosfer içerisinde başlıyor. Ama ilerleyen dakikalarda bölümü seyrederken insan kendine şu soruyu sormadan edemiyor: “Kime ne kadar güvenebiliriz?” Belki de bu bölümün en büyük başarısı, o tipik kaçamak tatili havasını bir anda kuşkulu bir suç atmosferine çevirmesiydi. Üstelik bunu öyle gösterişli geçişlerle değil; gündelik cümlelerle, tanıdık bakışlarla yapıyor.
Bölüm, Yılmaz, İlkkan ve Ersoy’un hot tub içinde gevşeyerek sohbet ettiği sahneyle açılıyor. O rahatlama anı, şişman bir adamın hiçbir açıklama yapmadan bizimkilerin hot tub’ına dalmasıyla, rahatsız edici bir belirsizlikle bozuluyor.
“Tanıdınız mı beni?” gibi garip sorular soran adam, üçlünün şaşkın bakışları ve reddedişleri neticesinde “sıhhatler olsun” diyerek ortamdan ayrılıyor. Bu garip olayın ardından gelen kaşınmalar ve şüpheli bakışlar, seyirciye merak uyandıran bir izlenim kazandırıyor. Baştan sona her şey tanıdık ama bir tuhaf. Gibi’nin farkı da burada zaten: tanıdık olana yabancı bir ton yerleştirmek.
Bir noktadan sonra bu yolculuk yalnızca bir gezi değil; kolektif paranoyanın prova sahasına dönüşüyor. İnsanlar önce kaşınan yerlerini gösteriyor, sonra merhemin fiyatını tartışıyor, ardından yanlarındaki kişinin niyetini sorgulamaya başlıyor. Bu durumun garipliği, kimsenin suçlu olduğundan emin olamaması. Çünkü Gibi burada açıkça bir şey anlatmak istemiyor; aksine, izleyiciye kendi deneyimini yaşatıyor. Bu bölüm, özellikle izlerken zihninizde “Ben olsam nasıl tepki verirdim?” sorusunu uyandıran bir yapı kuruyor. Suçsuzlukla suçluluğun birbirine karıştığı o ince çizgi, bölüme asıl gerilimi veriyor.
Yılmaz’ın megafonla yaptığı anons, zihinlerimizde oluşan soru işaretlerinin yerini yavaş yavaş doldurmaya başlıyor. Otobüste herkesin hot tub’ına yabancıların girdiğini öğreniyoruz. Ne tesadüf ki tüm kadınların banyosuna Handan, tüm erkeklerin banyosuna ise Sulhi giriyor. Herkesin banyosuna aynı ilginç ve tutarsız sorularla girilmiş. O andan itibaren tansiyon yavaş yavaş yükseliyor. Elbette hedef Sulhi ve Handan çifti. Krem satışları, kaşıntının aniden kesilmesi, hot tub geçmişleri… Her şey onları sessizce otobüsün merkezine çekiyor.
Bölümdeki en ilginç şeylerden biri, suçlamaların ortasında herkesin “Ama biz de kesin bilemeyiz.” çizgisinde gidip gelmesi. Ortada kesin kanıt yok ama şüphe var. Herkesin şüpheyle hareket ettiği bir ortamda, gerçek suçlunun davranışı bile sıradanlaşıyor. Bölüm bu tedirginliği ustalıkla inşa ediyor.
İlkkan’ın şoför koltuğuna geçmesi, muavinin şöförün kızına duyduğu platonik aşk, Sulhi’nin hesap yaparak kendini aklamaya çalışması… Her şey “Bir şeyler oluyor ama ne?” dedirtiyor. Üstelik bu bölümde ilk defa karakterler bile işin içinden tam çıkamıyor. Bir noktadan sonra herkes sessizce oylama yaparak çiftin suçsuz olduğunu kabul ediyor. O andan itibaren mesele kapanmış gibi oluyor.
Ama bölüm burada bitmiyor. Kapanıştaki kafe sahnesiyle her şey yeniden sarsılıyor. Arkadaşları Davut’un, “Türkiye’nin en büyük swinger çetesi çökertilmiş, adı Gece Kaplanlarıymış, siz oradaymışsınız.” demesiyle bölüm baştan sona bambaşka bir ışıkla aydınlanıyor. İzleyici olarak biz de şaşkınız çünkü bu kadar şey yaşandı ama kimse işin özünü göremedi.
İşte Gibi’nin gücü de burada. İzleyiciyle karakteri aynı çizgide bırakıyor. Ne karakterler üstün, ne biz. Aynı sisin içindeyiz. Aynı iyi niyetle yanılmışız.
“Gece Kaplanları” bölümü, Gibi’nin komediye yüklediği yeni anlamın da bir örneği. Bu bölüm, kahkahadan çok “Acaba ben olsam anlar mıydım?” dedirtiyor. Mizah burada bir araya gülme eylemi değil, topluca yanılma hâli. Gülümserken bir yandan da içimizden “Kimse düşündüğü kadar masum değil.” cümlesi geçiyor.
Gibi 6. Sezon 7. Bölüm: Gece Kaplanları