Faruk: Kurguyla Gerçek Arasında
27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali‘nin ikinci gününde izlediğim Faruk, Aslı Özge’den çıkmış bir film. Aslı Özge hem yönetmen koltuğunda otururken hem de filmin senaryosunu yazıp kurgu sürecinde de yer almış. Daha öncesinde Aslı Özge’nin diğer filmlerini izlememiştim fakat bu filmiyle deneysel işler üretme açısından sinemaya yeni bir soluk getirebileceğini düşünüyorum. Berlin Film Festivali’nde Türkiye’den gösterilen tek uzun metrajlı film olma özelliğiyle de akıllara kazındığını düşündüğüm film 74. Berlin Film Festivali’nin Panorama bölümünde yer almıştı.
Türkiye-Almanya-Fransa ortak yapımı olan film, bu üç ülkenin birleşiminden ortaya çıktığı için beklentimi epey yükseltmişti fakat umduğumu bulamadım. Yer yer güldüren sahneleri oldu. Faruk Amca’nın tavırları çok gerçekçiydi. Ara ara kurgusal olan belgesel gerçeklikle birleşti ve gerçek ve kurgunun iç içe geçtiği bir film izlemiş olduk. Bu yönlerden Nuri Bilge Ceylan’ın Kuru Otlar Üstüne filmindeki Samet’in çekim yapılan kapıdan aniden içeriye girerek gerçekliğe kavuşması ve Charlie Kaufman’ın Synecdoche, New York filmindeki gibi bir hayal-gerçek kavramlarını hatırladım ve bu hatırlamalar ülkemiz açısından deneysel kategoriye girebilecek, yeni uygulanan bu anlatım biçimini çekim açılarıyla veren filmin sinemada yeni bir soluk getireceğini ve uygulanabilirliğini arttıracağını düşündürttü ve keyiflendirdi beni.
Yeni gördüğüm özelliklerden bir tanesi Aslı’nın Faruk Amca’yı yönlendirişi oldu. Sahneler ara ara kesildi ve tekrardan çekildi, düzeltmeler yapıldı. Bir noktada sanki bir film değil de kamera arkası görüntüler izliyor gibiydik. Sonra tekrardan filme geri döndük bu bir noktada izleyiciye kopukluk yaşattı. Kurgu ve gerçeğin iç içe geçtiği hayal dünyasını filme yedirmek zordur. İzleyicinin yaşadığı kopukluk, filmin akıcılığını koparttı ve odak noktası dağılmış oldu. Bir zamandan sonra alışsak da bu alışma süreci biraz zaman aldı diyebilirim. Sonlara doğru acaba ne zaman bitecek diye de sorgulamalarım başladı çünkü kamerayı, seti, arka plan konuşmalarını gördüğümüz sahneler yeniliğini yitirerek çoğaldılar ve git gide olağanlaşmaya başladılar. Filmde böyle bir aktarım yolu seçilmişken ve çok daha iyi bir şekilde iletişim aracı olarak kullanılabilecekken bayağılaşan ve sıkıcılaşan bir filme dönüştüğü için öte yandan üzüldüm. Ama yine de bu zorlu süreç idare edilmiş oldu ve ileriki projelere, daha iyilerine kapı açabilecek bir araç olarak kullanılabileceğini düşünüyorum. İzleyenler de belki düşünmüştür sinemamıza farklı bir bakış açısı sunduğunu.
Konusu gereği birkaç yorumum daha olacak. 27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali‘ne yakıştıramadığım bir film oldu. Faruk filminin daha çok kentsel dönüşümü konu aldığını düşünüyorum. Tabi bir de yanında baba-kız ilişkisini gözler önüne seriyor. Bir kızın babaya attığı kazığı çok net bir şekilde gördük. İzleyicilerden geri aldığım dönütler neticesinde de film boyunca en çok etkilenen nokta bu kazık olduğuna kanaat getirdim. Benim açımdan da öyleydi; kentsel dönüşüm, evsizlik, yaşam alanının yokluğunda yaşanılan sıkıntılardan çok o son sahnedeki Aslı’nın babasına bıraktığı sesli mesaj etkileyiciydi. Çekilen mekanların gerçek olması ve gerçek yaşanmış bir hikâye olan bir belgesel filmi olmasıyla Aslı Özge’nin amacına ulaştığını düşünüyorum. Gerçek oyuncular, hikâye, anlatım ve yarı kurgu olan yanılsamaların varlığı film çekilmeden önceki sürece götürdü beni. O mekânı gerçekten de içselleştirebilen, anı yaşayabilen izleyiciler olacaktır. Fakat sadece gerçekten yaşayanlar etkilenecektir. Herkese hitap eden bir film olduğunu düşünmüyorum. Beni 6 Şubat depremine götürdü bir noktada. Bu açıdan da izleyiciye geçmişi hatırlatabilecek özellikte bir film olması önemliydi benim için. Ama yine de 27. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali‘nde gösterime uygun bir film olmadığını düşündüm.
Faruk Amca samimiydi. Oyuncular ve mekân gerçekti. Faruk otoportresi izleyiciye zaman zaman kopukluklar yaşatsa da gelecek projelere feyiz olabilecek özelliğiyle Aslı Özge’nin kafasında kurduğu ve yaşattığını düşündüğüm senaryoyla amacına ulaştığını düşündüğüm bir film oldu. Kim bilir belki de Aslı Özge için de çok yeniydi bu aktarım biçimi.
Faruk: Kurguyla Gerçek Arasında